21 Şubat 2009 Cumartesi

ABD emperyalizminin gölgesinde doğan İsrail'in Gazze'deki katliamına karşı çıkılırken, Yahudi düşmanlığına meyledilirse, Hitler'in ruhu hortlayabilir!

SOKAKLARI KİRLETMEYİN!


Yenikapı Tiyatrosu
21 Şubat 2009


Bilindiği gibi, sokakta tiyatro yapmak salonda yapmaktan çok daha önemli ve üstünde her ayrıntısıyla durulması gereken bir üretimdir. Bu anlamda, oyuncularımızın Filistin eylemliliği üstünden izlediği bir oyunda bir tiyatro topluluğu, oyun içinde, tüm tiyatro dengelerinden ve kuramlarından yoksun, Filistin sorununun ağırlığını kaldıramamış ve Yahudi düşmanlığı üzerinden prim yapmaya çalışmıştır.

Daha önce de bir çok tartışmada söylediğimiz gibi, küfürün olduk olmadık her yerde halkın popüler kültür beğenisinden etkilenmiş algılarını harekete geçirmek için kullanıması, estetik değerden ve gerçekçilikten yoksun olarak tiyatro sanatının içinde yer alması nefretle karşıladığımız bir durumdur.

Filistin sorunu, her şeyden önce yüreklerimizi dağlayan ve insan olan herkesin canını acıtan bir sorundur. Öyleyse bu soruna yaklaşım da, aynı ciddiyet içinde algılanmalıdır. Ciddiyetten yoksun disiplinsiz yaklaşımlar, hem halkta diğer sokak tiyatrolarını da aynılaştıracak, hem de onların sokakta sanatı bayağı bulmalarına yol açacaktır.

İsrail Hükümeti ve ordusu Filistin'de acımasız bir katliam yapmaktadır. Ama İsrail'de ve dünyada bu katliamı reddeden, gerek kendi ülkelerinde vicdani red eylemleriyle, gerekse ülkelerinin dışında Filistin’e destek eylemlerinde yer almalarıyla, pasifist değil, oldukça militan bir çizgide olan Yahudiler de vardır ve direnmektedirler. Filistin, İsrail, Türk, Kürt, Ermeni ve tüm dünya halkları kardeştir. Tarih bir sınıflar mücadelesidir ve insanlığın ortak düşmanı kan emici vampirler, yani burjuvazidir. Bu anlamda sokağa çıkarken, bir derdi estetize ettiğimiz ve onun halk tarafına geçisinin nasıl olacağına ilişkin tartışmaları doğuracağımız gözardı edilmemelidir.

Biz, Yenikapı Tiyatrosu olarak, sokağa çıkan her topluluğun başından beri destekçisi, takipçisi ve yardımcısı olduk. Bundan sonra da, bu anlamda, kapitalizmin rekabet kültürü yerine, Marksizm'in dayanışma kültürünü korumaya devam edeceğiz. Ama bir kez daha, sokağa çıkan dostlarımıza, tarihi sorumluluklarını hatırlatmakta fayda görüyoruz. Bu işi küçümsemeyin ve ne yaptığınızın farkındalığıyla hareket edin. Aksi takdirde sadece kendinizi popüler kültüre yedeklemekle kalmayacak, sokağa çıkan diğer toplulukların da kendini ifade etmesinin önüne geçmiş olacaksınız.

Bir kez daha, ezilenlerin derdini estetize etmek için, her sanat üreticisini sokağa, özgürleşmeye çağırıyoruz; ama ne yaptıklarının bilincinde olmaları dileğiyle...