9 Şubat 2009 Pazartesi

Halkın elindeki son umut tutamağı olan oylarını beyaz eşya, kömür, pirinçle satın almaya çalışan AKP'nin hukuksuzluğuna değinen bir Orhan Aydın yazısı

Biz, tiyatral savaşımla siyasal savaşımın atbaşı gitmesi gerektiği kanısındayız. Sadece tiyatral savaşımla, bırakınız kitlelere birşeyler söyleyebilmeyi, tiyatro bile yapılamayacağı kanısındayız. Sadece siyasal savaşımla, bırakınız kitleleri aydınlatmayı, kitlelerin gerisine düşüleceği kanısındayız.

Bunlar bizim kanılarımız...

Biz, bu kanılara sahip olduğumuz için, tiyatral savaşımla siyasal savaşımı atbaşı yürütmeye çalışan Orhan Aydın'ın bize yolladığı tüm yazıları, hiçbir ikirciklenmeye düşmeksizin yayınlıyoruz.

Biz, Orhan Aydın gibi tiyatro yapmak zorunda değiliz. Biz, Orhan Aydın gibi siyaset yapmak zorunda değiliz.

Ancak...

Orhan Aydın, bizim kanılarımıza yakın yazılar yazdığı için, onun yazılarını okurlarımıza seve seve aktarıyoruz. (HB)


Simsarlar…


Orhan Aydın
9 Şubat 2009



Ülkenin taşı toprağı altın olunca, simsarlık; sıradan zekaya sahip her yurttaşın yapabileceği iş oluyor.

Serbest piyasa ekonomisinin kuralları, kendi asalaklarını kendi yaratıyor.

Bu yüzden olsa gerek, memleket simsarlar cenneti!

Sata-sava bir türlü bitirilemeyen tatlı lokmalar, bu simsarlar tayfasının iştahını kabartıyor.

Adeta, aynı kovana üşüşmüş arılar gibi.

Dile kolay, 25 milyar dolarlık bir getiri söz konusu!

Simsarlık kelimesinin sözlük karşılığı; komisyonculuk.

Birileri, hem alımdan hem satımdan komisyon alacak.

Devletin kasasına ise, buhar olmuş miktarlar kalacak!

Şimdi, kentlerimizi çevreleyen ormanlık alanların, ören yerleri ve kültürel kalıtların bulundukları o inanılmaz zenginlik, bu komisyoncuların insaflarına teslim ediliyor.

Tüm insanî değerlerin bile, ‘dibe vurduğu’ bir dönemde yapılıyor bu.

AKP ve çevresinde odaklananların yüzleri gülüyordur.

Zaman, “Osmanlı ruhunu diriltme zamanı”!

Önce, bazı yasaları budamakla başlayacaksın işe, ardından olmadı kökten değiştirirsin hukuk sistemini olur biter.

Hukukçular; “Bu kanun, Anayasa'ya aykırıdır’, “hukuka darbedir” diyorlar; dinleyen yok.

Orman Mühendisleri Odası, avazı çıktığı kadar ‘talana dur’ çağrısı yapıyor; dinleyen yok.

TEMA neredeyse yalvarıyor; dinleyen yok.

‘2B Yasası’, bir inatlaşma örneği olarak yasallaşmış ve uygulama için adımlar atılmışken; olup bitenlerin üstüne tuz-biber eker gibi, hükümet yeni bir yasal düzenleme peşine daha düşmüş durumda!

Meclis'te görüşmeleri süren; ’Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Yasası’, hukuk sistemini alaşağı ediyor.

Sistem, çoklu hukuk sisteminin ve özelleştirmenin, evet yanlış okumadınız; yargıda özelleştirmenin yollarını açıyor.

Daha neler, neler.

Hukukçular ayakta; dinleyen yok.

Bir yandan da Başbakan, ‘yeni bir Anayasa’ söylemini tekrar gündeme taşıyor.

Anlaşılan o ki, hukuk üstünde amansız bir oyun hazırlığı var.

Seçim öncesi, ‘hukuk meselesi’ çözülürse, bir değil üç Ergenekon davası daha açılabilir!

Zaten, yasanın toplumda yaratacağı kargaşanın boyutlarını düşündüğünüzde, olacaklar şimdiden belli.

“Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Yasası” için İstanbul Barosu tüm hukukçulara ve yurttaşlara bir çağrı yayımladı.

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, meslektaşlarını ve yurttaşları; “Bu tasarıya karşı başlatılacak Etkili Eylemler Zincirine Destek olmaya” çağırırken, yasanın getirileri konusundaki saptamalar ise, durumun ne denli önemli olduğunun altını çiziyor.

Toplumsal karşılığını birlikte göreceğiz.

- "Yargı çok başlı olacak ve tüm egemenlik haklarımızın kısıtlanması kaçınılmaz olacak."

- "Devlet; adaletin sağlanması işlevinden vazgeçerek, uyuşmazlıkları ticari bir anlayışla ve pazarlamacılık yöntemleriyle çözmeyi öngörmektedir."

- "Bu yasayla; uluslararası şirketler, arabuluculuk faaliyeti yapan bürolar açarak, maktu harçla ve teminatsız olarak çok yüksek bedelli uyuşmazlıklarda yargı mercilerinin yerini alacaktır."

- "Kısaca, bu tasarının getirdiği anlayışla çok hukukluluk gerçekleşecektir."

- "Ayrıca, her tür yasa dışı oluşum ve güç odakları yargı organlarının yerini alabilecek, uygun bir ortam bulmuş olacaklardır."

İstanbul Barosu, çok daha önemli bir gerekçeyle bu yasa tasarısına karşı çıkıyor:

"Yasa, getirdiği kurallar nedeniyle, tümüyle adli sistemin yapısına aykırıdır. Tasarıda adalet arayışının ve adalete erişimin kolaylaştırılması söz konusu olmayıp, yasalaşması durumunda bağımsız yargı ve savunma dışlanarak, hukuk dışılığın egemen olması sonucu doğacaktır.”

Ne diyelim? ‘Osmanlı şaha kalkıp, at kişnetmeye başladı’ demek kanıma dokunuyor, ama gerçeklik böyle!

Biz bu yasa tanımazları ve kural çiğneyicileri daha önce de gördük.

Kentsel Üleşim'de, Kongre Vadisi'nde, Haydarpaşa'da, Galata'da, AKM'de...

Bu alanların hemen hepsi için “yürütmeyi durdurma” kararları olmasına karşın, hiçbiri uygulanmamıştır.

Şimdi, ‘2B Yasası’ ve ’Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Yasası’yla yeni bir yıkım sürecine daha giriyoruz.

Tarih, bu günleri kayda almalıdır.

oaydinoaydin@gmail.com