24 Şubat 2009 Salı

"Skandalların şimşek hızıyla kirlettiği tiyatromuzun sorunlarını ameliyat masasına yatırıyoruz" üstüne Hilmi Bulunmaz-Ömer Kurhan yazışması!

Ömer F. Kurhan'ın, "'Özdemir Nutku skandalı', 'Talât Halman skandalı' gibi skandalların şimşek hızıyla kirlettiği tiyatromuzun sorunlarını ameliyat masasına yatırıyoruz!" başlıklı videomuz nedeniyle gönderdiği açıklamayı ve bizim Kurhan'a verdiğimiz yanıtı okuyunuz. (HB)


video yorumunuz hakkında yanıt


Ömer F. Kurhan
24 Şubat 2009
Sayın Bulunmaz,

Bir arkadaşımın uyarısı sonucunda, OYUN sitesinde yayımladığınız son video yorumunuzda benimle ilgili bazı değerlendirmeler yaptığınızı öğrendim. Bir yazımda, Coşkun Büktel ve Feridun Çetinkaya’yı sentezleyerek “Coşkun Çetinkaya” dememi yanlış bulduğunuzu söylüyorsunuz. Örneğin “Coşkun Çetinkaya” adlı bir kişinin gerçekte olmadığını, dolayısıyla kişilere ayrı ayrı hitap etmenin yerinde olacağını belirtiyorsunuz. Ayrıca, yarım kalan polemiğimizle ilgili olarak da bir açıklama yapma gereği duymuşsunuz.

Öncelikle, TAKSAV ve Halman'a verilen ödül konusunda yarım kalan polemiğimizle ilgili düşüncemi ifade etmek isterim. Hiçbir polemik sonsuza dek uzayamaz. Dolayısıyla, sizin bir yanıt yazmamış olmanız benim açımdan rahatsız edici değildir. Bununla birlikte, bir yanıt yazılacağı söylendiğinde, doğal olarak bunu gündemime almak zorunda kalıyorum. Kabul edersiniz ki, belirsizlik yaşandığında, örneğin görüşlerimi toparlamak istediğim yazıyı da erteliyorum. Hali hazırda bir yanıt yazar mıyım, yazmaz mıyım belirsizliğini sürdürdüğünüzü görüyorum. Buna karşılık benim tavrım, artık görüşlerimi toparlayıp İATP-G’ye sunmak olacaktır. Yine de bir yanıt yazacak olursanız, tabii ki değerlendiririm. Yazma konusunda rahat davrandığımı biliyorsunuz.

“Coşkun Çetinkaya” meselesine gelince, jestlerini esas alarak Coşkun Büktel ve Feridun Çetinkaya’ya atfen ürettiğim bu adlandırmayı ayıplamanızı gereksiz buluyorum. Gerek Büktel’in tanıtım spotları, gerekse Çetinkaya’nın yazısı ve tabii aralarındaki pohpohlama ilişkisi göz önüne alındığında, rahatsız edici olduğunu kabul ettiğim bu adlandırmanın pek masum kaldığını fark etmeniz gerekirdi. Bu arkadaşlarımızın sorunu, küfür ve hakaretin sınırında dolaşmayı ve zaman zaman bu eylemleri de gerçekleştirmeyi, açık sözlülük sanmalarıdır. Böyle bir tutumun sahibi olduklarını göstermek zor değildir. Bu tutuma nasıl karşılık verileceğini iyi bildiğimi düşünüyorum; hem de hakaret ve küfürden yardım dilenmeksizin… Meydanı terk etmeleri kendilerinin bileceği bir iştir. Kişisel sitelerinden dışarı çıkmasalar yanıt verme gerekliliği zaten doğmaz ve ben de sizi rahatsız etmek zorunda kalmazdım. Büktel’in üzerine spotlar serpiştirmeyi pek sevdiği yazılarımı güncellemeyi bıraktığını fark etmişsinizdir. Bunu normal karşılıyorum. Yıllardır iftiracı, olmayanı oldurdu dedikleri Özdemir Nutku’nun gerçekten de ikinci bir Théophé’nin varlığına işaret ettiği gerçeği karşısında tabii ki şaşkınlık yaşayacaklardır. İthamın niteliği ne karar vermek ve kantarın topuzunu kaçırmamak, dikkat isteyen işlerdir.

Saygılarımla,

Ömer F. Kurhan
(24 Şubat 2009 Salı 10:04)

***

Hilmi Bulunmaz
24 Şubat 2009


Merhaba Sayın Kurhan,

"Mektup" yazma nezaketi gösterdiğiniz için, teşekkür ederim.

Yaklaşık iki aydır, kızımın sağlık sorunlarıyla uğraşıyorum. Bu sorunların dayatması sonucu, hastanenin yoğun bakımı bölümüne "yoğunlaşmam" nedeniyle, size yanıt yazamadım. Sadece, güncelden kopmamak için "küçük" yazılar yazarak, sitemi sıcak tutmaya çalıştım. Şu anda, "yoğun" sorunum kalmadı. Bu arada, size vereceğim yanıtın yüzde doksanı tamamlandı. Ancak yazı, son fırça darbelerini bekliyor.

Bu arada, kamuoyuna sözlü ve yazılı olarak belirtmeme karşın, size yazdığım "özel" mektupta da dile getireyim: "Emrah Özlek", dünyanın en doğru sözlerini de söylemiş olsa, sanal kişi olduğu için, taraflardan özür dilediğim gibi, sizden de özür dilemek durumundayım.

"Coşkun Çetinkaya" ifadesini, siz nasıl "özgürce" kullanabiliyorsanız, ben de, bu durumu "özgürce" eleştirebilme hakkına sahip olmam gerekir.

Saygılarımla,

Hilmi Bulunmaz


Not: Yukarıdaki mektubumda bulunan "Saygılarımla, Hilmi Bulunmaz" sözcüklerinin çıkmadığını, saatler sonra gördüm. (25 Şubat 2009 / Saat: 02.00) Ayrıca, yukarıdaki mektubu yazar yazmaz, Kurhan'a göndermeme karşın, bu mektubun gitmemiş olduğu kanısına vardım. Hatta, yukarıdaki bana ait olan mektubu, Feridun Çetinkaya ve Coşkun Büktel'e de göndermeme karşın, Büktel'le yaptığım telefon görüşmesi sonucu, gönderdiğim mektubu Büktel'in almadığını öğrendim. (Sanırım; 24 Şubat 2009 / Saat: 11.00 suları.) Mektubu, Büktel'e, telefonda okuyarak dinlettim. Daha sonra, Feridun Çetinkaya'ya (24 Şubat 2009 Salı 19:36) ve Coşkun Büktel'e (24 Şubat 2009 Salı 19:37) göndermeyi denediğimde, başarıya ulaştım. Ancak, bu arada, Kurhan'a gönderdiğim mektubun gitmediği kanısına vardım. Internet ortamını doğru dürüst kullanmasını beceren biri olmadığımdan, Kurhan'a gönderdiğim mektup gitmiş mi, gitmemiş mi emin olamıyorum. Sabah ilk işim, Internet ortamını iyi bilen birine durumu sorup netliğe kavuşmak olacak. Çünkü, Kurhan'ın aşağıya aktardığım yeni mektubundan, bir "eksiklik" olduğu kanısına vardım.

***

Ömer F. Kurhan
24 Şubat 2009


Sayın Bulunmaz,

Son video yorumunuza ilişkin yazımı yollarken, yayımlanmasını istediğime dair bir not düşmediğim için sitenize koymamış olabilirsiniz. Ben o yazıyı şahsıma karşı eleştirilerinize kısa bir yanıt verme gereği duyduğum için yazmıştım. Yani yanıt hakkımı kullanmıştım. Sitenizin karışık bir yapısı olduğu için konuldu mu konulmadı mı kesin bir şey söyleyemem. Eğer konulmamışsa yanıtımın yayınlanmasını talep ediyorum. Yayınladıysanız, linkini rica ediyorum.

Saygılarımla...
(24 Şubat 2009 Salı 23:15)