4 Şubat 2009 Çarşamba


Ahmet Alpay Dikmen

İnsanımız her şeyin en kötüsüne layık görülüyor. Televizyon kanallarında, sinemalarda Recep İvedik adı verilmiş bir ucube her gün fersah fersah pazarlanıyor. Bir insanın bu kadar çirkin olabilmesi ve bu kadar magandaca davranabilmesi için özel çaba sarf etmesi gerekir; Şahan Gökbakar da bu ucubeyi yaratmak için gerçekten çok özel çaba sarf ediyor. Esas beceri bir ucubeyi bir ‘halk kahramanı’na dönüştürebilmekte. Kahraman halktan ve halk da kahramanından feyz alıyor. Burada Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal’dan bahsetmiyoruz. Kimse artık bu modası geçmiş halk kahramanlarına itibar etmiyor. Yeni kahramanımız Recep İvedik iğrenç kahkahaları ve giyimiyle yeri göğü inletiyor; insanlık tarihinde erdemli olarak kabul edilen her şeyle alay edip, erdemi spontan bir duygusallıkta ve en iğrenç şeylere yüklediği duygusal anlamlarda buluyor. Recep İvedik bir zevksizlik ve zevzeklik abidesi. Bu abideye biraz duygusallık, biraz dangalaklık, biraz da sıradanlığın çekiciliği katılarak ‘yeni erdem’ tanımı yapılıyor.

(...)

(Bakınız: soL, "Recep İvedik, Kasımpaşalılık ve Magandalıkta Erdem Arayışının Arkeolojisi")