17 Şubat 2009 Salı

Coşkun Büktel


5. GÜNCELLEME
17 Şubat 2009:


Benim "tanıtım spotlarımı" önemsemez görünmeye özenmesine karşın; her zaman aşırı önemseyerek "destan gibi" yazılarla cömertçe cevaplamak zorunluluğunu hissetmiş olan Kurhan'a, şimdilik, (spot olmalarına rağmen Kurhan'ın "destanlarının" tersine, afaki konuşmak yerine, bilimsel yöntemleri gözeten, kaynak, belge, link ya da alıntı sunan, içi "dolu") spotlarla cevap vermekte sakınca görmüyorum.

Bir önceki yazısında, "Yine de, eğer olur da örneğin Büktel’in yazar olarak haklarının çiğnenmesini seyirlik olmanın ötesine taşımayı başarır ve kamusal bir hak arayışına dönüştürürlerse, mütevazılığın sınırlarını zorlamaya çalışan bir destek sunacağımdan emin olabilirler." diyerek şartlı destek önerisi yaparken bile, Büktel'in "ibretlik" mücadelesini kaypak ve kaçamak Mimesis diliyle, "seyirlik" olarak niteleyip sinsice aşağılamaya kalkıştığı için; dünkü yazımda, kendisiyle ittifak kurmayı önemsemediğimi söylemiş, "Siz bana destek olmayı boşverin de kendinizi kurtarın!" demiş ve Cyrano gibi, "İstemem, eksik olsun!" diye bar bar bağırmış olmama rağmen; bugünkü yazısında Kurhan, benim ne dediğime hiç kulak asmadan, "akıl ve mantık işleyişine" hiç aldırmadan, kalkıp Büktel'in Fan Kulübüne girmeyeceğini ilan ediyor; "Ne yazık ki benim derdim Büktel’in fanları kulübüne üye olup öz pohpohlama korosuna katılmak değil." diyor. Ben, onun (tıpkı bizi "ihtiyar" diye aşağılamaya kalkıp da bugün kıvırdığı gibi) "gerektiğinde kıvırabileceği biçimde" yaptığı şartlı öneriyi, "açıkça, mertçe, Türkçe" bir lisanla, "İstemem, eksik olsun!" diye bağırarak reddettiğim halde; konuyu kapatmayı kabul etmeyen Kurhan'ın, fan kulübüme girmeyeceğini söylemesi, bir başka deyişle, "akıl ve mantık işleyişine" takla attırması; ve bu yeterince komik değilmiş gibi, bir de kalkıp "Büktel’in o pek rahatsızlık duyduğu 'Mimesis dili' ne yazık ki akıl ve mantık işleyişine dikkat edilmesini buyurmaktadır." diyerek, bu "spotun" kahkaha kreşendosuna yeni bir halka eklemesi, acıklı, çok acıklı...

Kurhan'a karşı, boyut kısıtlaması uygulamaksızın rahatça yazmakta olduğum asıl cevabım, çok daha "hisseli ve eğlenceli" olacak. Reklam diliyle söylersek: Bekleyin, çok yakında!

Kurhan'ın, yine hiçbir bilimsellik kaygısı taşımadan, Dede Korkut gibi anlat babam anlattığı, "yorumdan uzak yalana yakın" afaki "lafların" son ve en eğlenceli versiyonunu okumak için, lütfen, aşağıdaki başlığı tıklayınız:

Büktel Tanıtım Spotlarıyla İş Görmeyi Bırakıp Sonunda Bir Şeyler Söylemeyi Başardı (mı?)


NOT:

Feridun Çetinkaya'nın, İATP-G'ye ve Ömer F. Kurhan'a karşı yazdığı, müthiş bir okuma lezzeti sunan, "doyurucu" yazıyı okumak için de, lütfen, aşağıdaki başlığı tıklayın:

İATP-G “Bazı” İnsan Hakları İhlallerine Karşı