Artık düşünce mahkum olmayacak!
Gazeteci Çetin Altan 2008 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın elinden aldı. Türkiye artık düşünceyi mahkum etmeyecekmiş.
soL (HABER MERKEZİ) Topkapı Sarayı'nın içindeki Aya İrini Müzesi'nde yapılan törenle, 2008 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, gazeteci Çetin Altan'a verildi. Törene katılan Başbakan Erdoğan ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın sevinci yüzlerinden okunuyordu. Erdoğan, "bugün mutlulukla ifade ediyorum ki Türkiye ne Çetin Altan'ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkûm eden bir Türkiye'dir, ne de Nâzım Hikmet'i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye'dir. İyi ki varsınız Çetin Altan, iyi ki yazıyorsunuz" dedi.
AKP'nin sevindirdikleri
Çetin Altan ödülünü alırken yaptığı konuşmada, şaşkın olduğunu ve böylesi bir muameleye alışkın olmadığını ifade ettikten sonra "umarım bu ödülü verdikleri için ileride 'bir yanılgı olmuş' demezler" dedi. Yazar Yaşar Kemal de geçtiğimiz ay, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü Çankaya'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün elinden almıştı. Buradaki törende de devlet kademesi ve sanat temsilcileri arasındaki "hoş sohbet" dikkati çekmişti. AKP'nin ülke içi demokrasiyi geliştirme adına "küstürülen sanatçılarımıza sahip çıkıyoruz" iddiası, bundan kısa bir süre sonra, Nâzım Hikmet'e vatandaşlığını iade etmesiyle yinelendi. AKP bir sonraki adımda gözünü Yılmaz Güney'e diktiyse de Güney'in "zaten vatandaş olduğu" ortaya çıkınca uğraşlar sonuçsuz kaldı.
Unutulmayanlar
Başbakan Erdoğan Türkiye'de artık düşüncenin mahkum edilmeyeceğini söylüyor. Ancak törende Çetin Altan'ın önünde saygıyla eğilen Ertuğrul Günay'ın, Frankfurt Kitap Fuarı programından çıkarılan Nâzım Oratoryosu hakkındaki, "Nâzım Moskova'ya yakışır, Almanya'ya değil" sözleri belleklerdeki yerini hâlâ koruyor. Kısa bir süre önce yazar Nedim Gürsel'in "Allah'ın Kızları" isimli romanına "dini değerleri aşağılamak" gerekçesiyle dava açılmıştı.
(Kaynak: soL)
***
Oyun'un notu: Bakınız; "Çetin Altan, takke verip külah aldı!")