Aşağıdaki yazıyı, bize Orhan Aydın gönderdi. Aşağıdaki yazının içeriği, bu sabah (6 Ocak 2009), soL gazetesinde de yayınlanmıştı. (Bakınız: soL, "NHKM: Sevdalınız Komünisttir") Ancak, yazıda bulunan "...AKP hükümetinin bu kararının, Nâzım Hikmet önünde saygıyla eğilmek anlamına geldiğini görüyor...uz." sözü hoşumuza gitmediği için, soL gazetesindeki haberi, sitemize aktarmak istememiştik. Yazıyı, bir de Orhan Aydın yollayınca, yayınlama kararı verdik. Yayınlarken de hoşumuza gitmeyen bölümü belirtmeyi uygun gördük. Bizce, AKP, hiçbir konuda samimi olmadığı gibi, Nazım Hikmet'i vatandaşlığa alma konusunda da samimi değil. Seçimlere birkaç ay kala, halka şirin görünmek ve bu şirinliği oy'a dönüştürmek için takla atıyor AKP. "...AKP hükümetinin bu kararının, Nâzım Hikmet önünde saygıyla eğilmek anlamına geldiğini görüyor...uz." sözlerini unutmadan, aşağıdaki yazıyı okuyunuz. (HB)
Sevdalınız komünisttir!
Emekçilerin, ilericilerin, yurtseverlerin yüreğindedir!
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek tarafından dün yapılan açıklamada, Bakanlar Kurulu kararıyla Nâzım Hikmet’in vatandaşlık hakkının iade edildiği duyuruldu.
Bu gelişme, başta emekçileri ve ilericileri olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerini şaşırttı ve ilgi çekti.
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi olarak, bu konudaki görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
Öncelikle, AKP hükümetinin bu kararının, Nâzım Hikmet önünde saygıyla eğilmek anlamına geldiğini görüyor, bükemedikleri bileği öptüklerini biliyor ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Türkiye’nin ilericileri, emekçileri, 2002 yılında “Sevdalınız komünisttir!” ibareli afişler ve imza metinleriyle, Nâzım’ın 100. yaşını “Nâzım yeniden vatandaş olacak” iddiasıyla selamlamışlardı ve toplanan yüz binlerce imza, Nâzım’ın bu ülkenin emekçilerinin, öğrencilerinin, ilericilerinin, yurtseverlerinin kalbinde yaşadığının açık bir göstergesi olmuştu.
AKP hükümeti bu kararıyla, hâlâ bu ülkenin bilinç düzeyinin oldukça gerisinde olduğunu ve bu ülkeyi ileriye götüremeyeceklerini bir kez daha ilan etmiştir.
Gericiler ve geriden geliyorlar.
Halkımız Nâzım’a vatandaşlığını çoktan iade etmişti.
AKP hükümeti neden bugün böyle bir karar alıyor?
2006 Nisanı’nda Abdülkadir Aksu, içişleri bakanı olarak bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “şahsın kendisinin başvurusunun gerektiği”ni ifade etmişti.
AKP hükümetine sormak istiyoruz:
Acaba, şahıs, kendisi mi başvurmuştur?
O zaman hukuki karşılığı olmayan bir kararı bugün nasıl alabilmektedirler?
Değerli halkımız,
Nâzım Hikmet’in vatandaşlığının iadesi bu ülkenin emekçi halkıyla ve ilericileriyle dalga geçmek değilse eğer, bilinmelidir ki, çok ciddi bir sıkışmanın ürünüdür.
Yolsuzluklarla, din istismarıyla, memleketi satan tavizsiz işbirlikçi tutumuyla ipliği pazara çıkan AKP hükümeti, seçimlere girerken yeni toplumsal desteklere ulaşma arayışındadır. Bu karar da bunun göstergelerinden biridir.
Bu karar, diğer uydurma demokratikleşme adımları gibi, Tayyip Erdoğan’a meydanlarda, salonlarda, Ertuğrul Günay’a açılışlarda, kokteyllerde böbürlenme olanağı sağlamak için alınmıştır.
Hiçbir samimiyeti yoktur.
AKP hükümeti, son dönemde özür dilemeyi bir alışkanlık haline getirmiştir.
Aynı işkencede öldürülen Engin Çeber’in ailesinden özür dilenmesi gibi, aynı Alevi yurttaşlarımızdan özür dilenmesi gibi, aynı Kürtçeye ilişkin yasal düzenlemeler yapılmayıp, TRT 6’nın açılması gibi…
Nâzım Hikmet’in vatandaşlığının iadesi kararı da, bu özür kervanında yerini almıştır.
AKP hükümeti, samimi değildir. Din istismarcılığının yolsuzluklarla ayaklarına dolanmasından sonra, bu defa demokratikleşme istismarcılığına soyunmuşlardır.
Bu ülkede her şeyi satılık hale getiren AKP, yine tüccarca hesaplar peşindedir.
AKP hükümetine sormak istiyoruz:
Bu kararın ardından 12 Eylül’ün vatandaşlıktan çıkardığı övünç kaynağımız Yılmaz Güney’e de vatandaşlığı iade edilecek midir? Bu toprakların en güzel seslerinden biri olan Sümeyra Çakır’ın vatandaşlığı da iade edilecek midir?
AKP hükümetine sormak istiyoruz:
Vatandaşlık iadesi kararını, kültür-sanat yaşamının sermaye çevrelerine meze edilmesinin önüne geçilmesi de takip edecek midir? Sanatçılarımızın sponsor bataklığından kurtulmasına imkan verecek midir? Kapatılan ve yağmalanan müzeler, kütüphaneler, senfoni orkestraları, tiyatro salonları, yeniden kamunun hizmetine sunulacak mıdır?
Nâzım’ın sözleriyle “kitaba hasret” halkımız, eşit ve parasız eğitim olanaklarına kavuşacak mıdır? Yine Nâzım’ın sözleriyle, “yobazın karanlığını”, “yabancının roketini”, “paranın saltanatını” bu topraklardan silmeye doğru devam edecek midir?
AKP hükümetini, âlemi aptal, kendilerini akıllı sanmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz.
AKP hükümetini, bu ülkenin değerlerini seçim malzemesi yapmayı bırakmaya çağırıyoruz.
Bu halk, bunları yutmayacak artık!
Sevdalımız komünisttir!
Ve yüreği bu ülkenin emekçilerinin, öğrencilerinin, ilericilerinin, yurtseverlerinin yumruğu gibi sıkılıdır!
107. yaşında Nâzım Hikmet’i bir kez daha selamlıyor, halkımızı işbirlikçi riyakârlıkla mücadeleye devam etmeye çağırıyoruz!
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Yönetim Kurulu