14 Aralık 2008 Pazar

İnsan bilincinin ırzına geçen diziler!

Kurban Bayramı nedeniyle gidip kaldığımız Datça'daki evde, televizyon bulunduğu için ve ben "televizyon kültürü"ne sahip olmamanın bilisizliğini, az da olsa gidermek düşüncesiyle, hemen her akşam, yarım saati aşmayan sürelerle televizyon izledim. Handiyse her akşam, Arka Sokaklar denilen ucube diziye takılmadan edemedim. Baştan sona bir palavra olan dizi, gerçek arka sokaklarda çatır çatır gençleri öldüren polisleri, ekran gerçeğinde aklamanın ötesinde bir işleve sahip değil. Polis kurşunuyla katledilen Baran Tursun ve diğer "Baran Tursun"ların kanı yerdeyken, neredeyse ısmarlama bir mantıkla piyasaya sürülen Arka Sokaklar, salt içerik olarak değil, biçim ve biçem olarak da tam bir aptallaştırıcı görsel felaket. Hemen her karesinde insanları aptal yerine koyan Arka Sokaklar, izleyenlere uzayda yaşıyormuş izlenimi veriyor. Polis devleti görünümü veren bir biçimde yönetilen Türkiye'de, olamayacak denli aptallıklar potpurisi biçimiyle sunulan dizi, doğal ki diğer diziler gibi, iki reklam arasını dolduran ninni makinesi olmanın ötesine geçemiyor. Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için üretilen dizilerin en aşağıda seyredenlerinden biri olan Arka Sokaklar, Kurtlar Vadisi gibi faşizmi estetize ediyor. Bu aptallaştırıcı diziyi izlememekte yarar var. Diziler konusunu işleyen soL gazetesindeki haberden tadımlık sunup, sizleri soL'daki haberi okumaya davet ediyorum. (HB)


(...)

Arka Sokaklar

“Yüzyıllara meydan okuyan, büyülü, kocaman bir şehir: İstanbul. Ve bu şehrin her sokağını, herkes için daha güzel, daha ‘yaşanır’ bir yer yapmak uğruna her türlü kötülüğe ve sıkıntıya meydan okuyan yürekli polislerimiz… İstanbul Polis Teşkilatı Asayiş Şube’de görev yapan ‘sivil’ bir ekip, minibüsleriyle bu metropolün sokaklarını arşınlamakta ve karşılarına çıkan her türlü kanunsuzlukla savaşmaktadırlar. En karmaşık vakayı bile çözüp müdahale eden polisler insanların hayatının huzurlu olması için çabalıyorlar...”

Son bir haftada “polis kıyafetiyle” işlenen iki suç, vatandaşın polise kimlik sormaktan bile korktuğunu gösteriyor. Polisler “dur” çağrısına uymadığı için adam öldürüyor. Hoşlanmadığı kişilere gözaltında işkence yapmakta da özgür. Rüşvet almak, adam kayırmak olağan. Güvenlik güçlerinin her gün işlediği suçlar nedeniyle, Emniyet Müdürlüğü huzur ve güvenlik sağlayan değil, korku saçan bir kurum.

(...)

(Bakınız: soL, "Görmenin iktidarı")