25 Kasım 2008 Salı

Tiyatro... Tiyatro... dergisi, yeni bürosunu açtı

Tiyatro... Tiyatro... dergisi, yeşil ve pastel renklerin egemen olduğu bir açılış yaptı. Dergiye, kendi dünya görüşü doğrultusundaki yayınlarında başarılar dileriz. Mustafa Demirkanlı'nın sahibi olduğu derginin www.tiyatrodergisi.com.tr adlı Internet sitesinden aldığımız haberi olduğu gibi yayınlıyoruz. Sadece, parantez içlerinde birkaç not düşerek, habere biraz canlılık katmak istedik:
.
.
Tiyatro... Tiyatro... Dergisi’nin Adres ve Telefonları Değişti


Tiyatro Dergisi yeni adresinde dünyaya döndü. Taşınma, yeni telefonlar, internet bağlantısı derken altı gündür tüm irtibatlarımız neredeyse kopmuştu. Bu süre içinde yeni haber girilemediği gibi, e-postalar da düzenli kontrol edilemedi.
.
YENİ ADRESİMİZ: DOLAPDERE CAD. PINAR AP. NO: 205 (ESKİ NO: 245) PANGALTI (Ramada Otel’in arkasındaki Dolapdere’ye giden caddenin sağında 100 metre kadar aşağıda.)
.
YENİ TELEFONLARIMIZ:
0212. 233 16 26 / 0212. 233 16 44
.
YENİ FAX: 0212. 233 16 07
.

LÜTFEN HABERLERİNİZ İÇİN: tiyatrodergisi@gmail.com


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Gece sakin sakin başlıyor...
.
(İlk kareye yeşiller egemen. Mustafa Demirkanlı'nın sağında bulunan yeşil yapraklı bitki, yeşil giysili yazarlar arasında, adeta kamufle olmuş. Üstün Akmen ile Hami Çağdaş arasındaki yeşil yapraklı bitki de, tam anlamıyla gizlenmiş. Sakin başlayan gece, henüz gözlerde baygınlık oluşturmamış. Demirkanlı'nın önünde, sahte OYUN dergisi var; yargılanmayı bekliyor. Cam masa, kırılganlığı vurguluyor. Bir bardağa tutsak edilmiş üç dilim hıyar, kutuplardan uzaklaşmış penguenleri çağrıştırıyor. Hemen yanlarında bulunan bir dilim havuçsa, tutsakları güvenlik içinde idama götüren jandarmaya benziyor. Henüz gece yeni başlamasına ve sakin bir durum içerisinde olunmasına karşın, çerez ve cips kapları, hızla boşalmaya yüz tutmuş. Beyaz şarapla dolu kadehin önünde, hüzünle iç çeken kağıt-mendil, kendini devekuşu olarak duyumsuyor: Ne kağıda, ne de mendile benziyor. Kanepeler, birer kürdanla yüreklerinden şişlendikleri için, yeşil giysili insanların iştahını kapatıyor. Sahte OYUN dergisinin hemen önünde, diz çöken ve henüz kullanılmadıkları için tertemiz duran peçeteler, kimbilir hangi günahları örtecekler. Demirkanlı'nın sağına gizlenmiş ve yorgunluktan bitkin haldeki bilgisayar, nice chat'lerin acısıyla mışıl mışıl uyuyor. Yine, Demirkanlı'nın sandalyesinin arkasına asılmış lacivert (yoksa siyah mı?) ceket, Demirkanlı'ya verdiği güvenle, onun sağ kaşının sürekli olarak yukarıda ve vakur duruşuna payanda oluyor. Demirkanlı'nın, iple boynuna astığı gözlüğü, sağ kaşının yukarıda ve vakur duruşuna süreklilik kazandırıyor. Sigara ve çakmağı saymıyoruz. Biliyorsunuz; "Sigara kansere ve erken ölüme neden oluyor." Küllüğü de saymıyoruz.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Tijen Savaşkan ve Ragıp Ertuğrul...
.
(İnce çizgili ve soluk renkli gömlek, Ragıp Ertuğrul'u narin ve nazik gösteriyor. Gömleğin duruşu Petrol Ofisi'ni çağrıştırıyor. Sanki Petrol Ofisi ile Tiyatro... Tiyatro... Ofisi kankardeşi olmuşlar gibi bir duyguya kapılıyoruz. Gömlek, sıradan insanların giydiği gömleklerden birkaç gömlek üstün. Henüz yeni alınmış ve daha hiç kirlenmediği için, hiç yıkanmamış ve hiç ütülenmemiş. Üzerindeki insanın kimliğine direnme sürecini sürdürüyor. O da zamanla sahibine alışacak. Gömlek de kirlenecek, yıkanacak ve sık sık ütülenecek. Keçi sakalı, Ragıp'ı entelektüel gösteriyor. Fotoğrafaki Ragıp'a ilk bakan, entelektüel bir insanla karşılaştığını sanıyor. Tijen Savaşkan'ın üzerindeki giysiler, bir Fransız'ın Hindistan'dan ucuza kapattığı "şey"lere benziyor: Takıları Ortaköy kokuyor. Arkasındaki yeşil renkli "şey", bir askeri tatbikattaki kurmay albayın hırsını yansıtıyor. Pimapenler güveni, yeşil bitkiler ormanı çağrıştırıyor.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Şenay Gürler, Özlem Özdemir, Tijen Savaşkan ve Ragıp Ertuğrul...
.
(Ragıp'ın ayakkabıları, çorapları, kalın ve ağır saati, sağ elindeki kallavi yüzük, hatta pantalonu, onun ne denli ağır bir adam olduğunu kanıtlamaya çalışan nesneler. Ragıp, bu yaşta olmasına karşın, kulağına bir küpe taksaydı, daha sevimli hale gelebilirdi. Hemen sağ elinin yanında ve hüzünlü peçetelerin üzerinde dinlenen, yarım bardak sulandırılmış rakı, son dakikalarını yaşıyor. Mavi - beyaz renkleriyle sigara paketi, bir an önce çöpe atılmak için iç çekiyor. Pimapen ve yeşil bitki, her zamanki durağanlıklarıyla, binlerce kez söylenen ve yine binlerce kez söylenecek sözlerin bila ücret bekçiliğini yapıyorlar. Bardak altlıkları, işini peçetelere kaptırmanın dayanılmaz acısıyla kıvranıyorlar. Çerezler, yenilmedikçe bayatlamaya başlıyorlar. Kullanılmayan kürdanlar, havanın gittikçe anason kokusuna teslim olmasıyla birlikte, hızla zayıflıyorlar. Masadaki penguenlerle jandarmaların savaşımı sürüyor. Meyve suyu, bira, şarap ve rakı ittifakı sağlamlığını koruyor: "Bütün dünyanın içkileri birleşin" sloganıyla bir arada bulunuyorlar. Soyut bir resim, somut durumu gölgeleyemiyor.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Hadi Çaman (Oyun'un notu:Bizim yayınımızdan sonra, hiçbir açıklama yapılmadan "yanlış" düzeltildi! Hadi Çaman'ın öldüğü anımsandı. Hadi Çaman adı silinip Hami Çağdaş adı yazıldı.) ve Beki Haleva...
.
(Hadi Çaman rahmete kavuştuğu için, onun hakkında bir yorum yapmak istemiyoruz. Bizim tanıdığımız kadarıyla, yukarıdaki fotoğrafta bulunan er kişi Hami Çağdaş. Hami Çağdaş'ın gözlerinde ve gözlüklerinde "Hürriyet" var. Hürriyet'in logosunun yanında "Türkiye Türklerindir" sloganı. Onun gömleği de Ragıp'ın gömleğine benziyor. Bu gömlek de Petrol Ofisi havası veriyor. Yeşiller yakışıyor Hami'ye. Gözlük yakışmıyor. Lens takmasında yarar var. Yeşil renkli lens. Kalbinin üzerine konmuş çocuklar, hiç de doğal değil. Yapay. Sözcüğü tersinden de okusak: yapaY. Beki Haleva, "r"si düşmüş Bekir'e benziyor. Erkeksi. Kuaförüne dikkat etmesi gerekiyor. Saçları, peruk gibi görünüyor. Kazağının rengi hoş; boğaz bölümü fazla. Kazağı, bakana sıkıntı duygusu veriyor. Beki'nin gözlüğü, saati, yüzüğü..., konkenden yeni kalkmış yenik insan izlenimi veriyor. Bakışları yorgun. Makyajın da bunda payı büyük.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Sadık Aslankara, Nalan Özübek ve Şenay Gürler kimbilir neyi tartışıyor?
.
Sadık Aslankara, De-Ti (Denizli Tiyatrosu) dönemindeki Sadık'la aynı Sadık değil. Örselenmiş. Kızarmış. Kiremit renkli gömleği, yüzündeki kırmızılıkları pekiştiriyor. Sadık, tuğla harmanından yeni çıkmış amele görünümünde. Emekçi ruhunu tam anlamıyla yitirmeyen Sadık'ın bıyıkları Stalin'i, gözlükleri Jean-Paul Sartre'ı, saçları zamana direnen çam ağacını anımsatıyor. Sadık anlatırken, Nalan düşünüyor, Şenay gülüyor. Sadık'ın sırtındaki siyah hırka, Şenay'ın İzmir havası veren siyah giysisini tamamlıyor. Siyah, siyaha yakışıyor. Sadık meyve suyu, Nalan bira ve Şenay şarap içiyorlar. Zaman dem zamanı. Masadaki nesneleri yukarıda tanımlamıştık. Bir kez daha anlatmak, bıktırıcı olabilir.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Hasan Anamur, Mustafa Demirkanlı, Üstün Akmen, Hami Çağdaş ve Beki Haleva Tiyatro Ödülleri ni tartışıyor.
.
(Tam bir polit-büro izlenimi. Her şeye karşın ortam hoş görünüyor. Tarkovski'nin Solaris filmi, yeniden çekiliyor sanki. Her şey hazır. Biraz sonra uzaya fırlayacaklar.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Özlem Özdemir, Tijen Savaşkan ve Ragıp Ertuğrul hararetli bir tartışmanın içinde.
.
(Çok yorgunlar. Çok dalgınlar. Aslında, fotoğraf çekildiğinin farkındalar.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Herkes eğlenmiyor, Dergi nin yeni ve genç kahramanlarından Vuslat Taş çalışmaya devam ediyor.
.
(Vuslat Taş, yemiyor, içmiyor, eğlenmiyor. Çalışıyor. Mutlu, umutlu. Çalışıyor.)


Tiyatro Dergisi Yeni Ofis Açılışı
Hasan Anamur ile Mustafa Demirkanlı Oyun dergisi nin akibetini konuşuyorlar.
.
(İçinde bir japonbalığının yaşayabileceği denli az rakı bulunan, iyice sulandırılmış bir kadehin hemen yanıbaşında kurbanlık koyun gibi yatan sahte OYUN dergisi, bir sümük gibi çöpe atılmayı bekliyor.)
.
(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr, "İlginç fotoğraflar ve kareler"