30 Ekim 2008 Perşembe

Eğlence dünyasının pazarlama yöntemleri

Bugünlere kolay gelmedi


Burjuvazi, sömürüsünü şirin göstermek için, kitleleri eğlendirir. Hani ünlü bir söz vardır; "Güldürürken düşündürmek, düşündürürken güldürmek." İçi boş, hamasi bir söz olsa da, yerinde kullanıldığında, hoş bir duygu verir. Burjuvazi, insanları sömürürken eğlendirir, eğlendirirken sömürür. Bu döngüyü elde etmek için, kendine ait sanatçılara gereksinim duyar. Tolga Çevik gibi sanatçılar, burjuvazinin eğlencelik askeri olarak kıta hizmetine girerler. Milliyet gazetesindeki haberi, bu gözle okumakta yarar var:


Tolga Çevik çıplak

"Komedi Dükkanı" adlı programla çıkış yapan, Tolga Çevik, bu günlere hiç kolay gelmemiş.

"Komedi Dükkanı" adlı programla çıkış yapan, bir yandan televizyon programı bir yandan da reklamlarla ekranı 'parselleyen' Tolga Çevik, bu günlere hiç kolay gelmedi. Uzun yıllar tiyatro sahnesinde performans sergileyen Çevik’in, işi icabı sahnede çıplak kaldığı bile oldu! Hafta Sonu dergisi, işte o günleri ve o ilginç oyunu yeni sayısında sayfalarına taşıdı.

1974 yılında İstanbul’da doğan Tolga Çevik, Yeditepe Oyuncuları’nın atölyesine katıldı önce... O sırada "Bu işi okumak lazım" diye düşündü ve konservatuvar sınavlarına girdi. Kazanamadı. Ama o duygu, onu çok rahatsız etti.

Atölyedeki hocalarından Göksel Kortay’ın yardımı ile Amerika’ya gitti. Robin Williams ve Tommy Lee Jones gibi ünlü isimler hocaları arasındaydı... 1996’da Central Missouri State University’nin, Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldu. Yurda döndüğünde Hadi Çaman’a "Ben döndüm, teşekkür ederim" demeye gitti ama kendini bir anda "Küheylan" oyununda buldu. Küçük bir rolle başlayacağını düşünürken, dördüncü gün anladı başrolün kendisinin olduğunu... Rolü biraz ilginçti. Dinsiz bir babayla dindar bir annenin hatalı davranışları arasında sıkışıp kalmış, yitik bir yaşam geçiren Alan’ın öyküsü anlatılıyordu oyunda...

Bütün gün İncil’le büyüyen bir çocuğun odasında duran İsa resminin yerini birden bire bir at kafasının aldığını düşünün. Ve beyninde ikisini nasıl bütünleştirdiğini... At, bu çocuğun her şeyi oluyor ve onu bir çıkmaza sürüklüyor. Oyunda, Alan’ın atıyla yaşadığı erotizm ve çıplaklık da var. Ekip, "Seyirci bundan rahatsız olur mu" diye düşünmüş işin başında, ama sonra tedirginliği üzerlerinden atmışlar.

Tolga Çevik, rolü ile ilgili olarak 11.01.1997 tarihli Hürriyet gazetesine verdiği röportajda "Oyun öyle bir tempoda başlıyor ve öyle bir tempoda bitiyor ki, seyircinin gözüne batmıyor bu. Bu çıplaklık bence yeterli" demişti.

Buradaki oyunuyla jüri özendirme ödülünü aldı.

(Kaynak: Milliyet)