15 Eylül 2008 Pazartesi

Orhan Aydın, 12 Eylül Faşizmi'ni yargılıyor!...

Kapitalizm, iyice alçaklaşıp gayya kuyusuna düştüğünde; rengi hakileşir, biçimi tektipleşir, kokusu çirkinleşir ve bunun adına faşizm denir. Türkiye, kurulduğundan bu yana, faşizmi yedeğinde tutarak yaşamak zorunda kalan bir kapitalizm modeliyle "yönetiliyor". Türkiyeli yöneticiler, halkına değil, faşizme güveniyor; sivil faşizme, polis faşizmine, ordu faşizmine...

Türkiye halkı, faşizmden çok çekti, çekiyor, çekecek. Özellikle 12 Eylül Faşizmi, halkın tüm özgürlüklerini imha etmek için oluşturuldu. Bir yandan Kürt kimliğini imha etmek isteyen 12 Eylül Faşizmi, diğer yandan Türk Dil Kurumu'nu iğdiş ederek, aslında salt Kürtçe'ye değil, Türkçe'ye de düşman olduğunu kanıtladı. Sadece Kürt halkına değil, Türk halkına da düşman olduğunu, onların dillerini iğdiş ederek kanıtlayan 12 Eylül Faşizmi, Türk - Kürt çelişkisini ön plana alıp, kapitalist - emekçi çıkarlarının uzlaşmazlığını ötelemek istedi. Başaramadı...

Yine deniyor; yine başaramayacak...

Orhan Aydın gibi, balık hafızalı olmayan tiyatrocular yaşadıkça, 12 Eylül Faşizmi'nden hesap sorulacak. Aydın'ın yüreğimize su serpen yazısını, kendi organı soL gazetesinden bir gün önce biz yayınlıyoruz. Yarın soL'da da okuyabilirsiz:


Unutmadım…


Orhan Aydın
15 Eylül 2008


- 13 Eylül 1980 günü, Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nda benimle birlikte; Erkan Yücel, Fuat Çiğiltepe, Yeşim Dorman, Rengin Somurçay, Mehmet Karagül, Hasan Yıldırım, Halil Yapağılı ve Mualla Çiğiltepe arkadaşlarımın kollarına kelepçe vurduran, sorgusuz sualsiz tam üç ay Bursa Cezaevi’ne koyduran,

- Orhan Kemal’in aynı adlı romanından uyarlanan ‘Müfettişler Müfettişi’ oyunu için, dönemin Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi savcılarına; “Halkı, Devlet’e karşı isyan’a teşvik” iddianamesi yazdırtan ve oyunun yaratıcıları olan bizleri, “Halk düşmanı” ilan eden,

- Daha önce onlarca kez oynanmış olmasına karşın “Halkın Gücü” adlı oyunu, Urfa ilinin Birecik ilçesinde, “Komünizm propagandası” yapmaktan yasaklayıp, tüm yaratıcılarını Urfa Cezaevine koydurtan, dört ay süre ile mahkemeye çıkarmadan, olabilecek en zor koşullarda tutukluluk yaşatan,

- Aynı oyun için; “bölücülük propagandası” yapmaktan dava açtırtan, özgürlüğümüze kavuştuğumuz 1981 yılı, altıncı ayının üçüncü gününde, “gizli örgüt üyesi olmak” gibi düzmece bir suçla tümümüzü tekrar tutuklatan,

- Tiyatro salonumuzu “yasak yayın bulundurmak” gibi düzmece gerekçelerle üç kez mühürleten,

- Tüm İç Anadolu Bölgesi turnesini mahkeme kararı olmaksızın yasaklayan,

- Tiyatromuzun kütüphanesini ve evlerimizdeki kitaplıkları talan eden, “yasak” diyerek Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Gorki, Tolstoy gibi yüzlerce yazarın kitaplarına, tiyatro metinlerine, klasik müzik plaklarına el koyup, gözlerimizin önünde yakan,

- Çevremizdeki tüm dostlarımızla birlikte ailelerimizi de sürekli taciz eden siz, faşist darbeciler;

Genel Kurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı, Orgeneral Kenan Evren,

Kara Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral Nurettin Ersin,

Hava Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral Tahsin Şahinkaya,

Deniz Kuvvetleri Komutanı, Oramiral Nejat Tümer,

Jandarma Genel Komutanı, Orgeneral Sedat Cilasun ayağa kalkın.

Aradan 28 yıl geçti. Unutmadım.

- 10.000 kişiyi gözaltına aldırdınız.

- 1 Milyon 683 kişiyi fişlediniz, 210.000 dava açıp, 230.000 kişiyi yargıladınız.

- 7.000 kişi için idam cezası isteyip, 517 kişiye idam cezası verdiniz.

- 50 kişiyi idam ettiniz. Bunlardan biri olan Erdal Eren’in yaşı henüz 17 idi.

- Toplam 71.000 kişiyi TCK’nin 141,142 ve 163 maddelerinden yargılattınız.

- 98.000 kişiyi “örgüt üyesi” olmakla suçladınız.

- 388.000 kişiye pasaport verdirmediniz.

- 30.000 kişiyi “sakıncalı” bularak işlerinden attırdınız.

- 14.000 kişiyi yurttaşlıktan çıkardınız.

-3 00 kişi “kuşkulu” biçimde ölü bulundu.

- 171 kişiyi işkence ile öldürttünüz.

- Toplam 937 filmi “sakıncalı” bulup yasakladınız.

- Yılmaz Güney’in tüm filmlerini ve Dünya sinemasının önemli yapıtlarını yasakladınız.

- Sokağa çıkma yasakları ilan edip, tiyatroların kapılarına kilit vurdurdunuz.

- 11 adet oyun yasaklayıp, yaratıcılarını hapislere attınız.

- 23.000 derneğin faaliyetinin durdurulmasını sağladınız.

- 4.000 öğretmen, 120 öğretim görevlisi, 47 hakim’in işine son verdiniz.

- Sıkıyönetim mahkemeleriniz, toplam 400 gazeteci için 4.000 yıl hapis cezaları istedi.

- Gazetecilere 3.000 yıl hapis cezası verildi. 31 gazeteci hapse atıldı. 300 gazeteci saldırıya uğradı, 3 gazeteci kışkırtmalar sonucu katledildi.

- Toplam 39 ton gazete, dergi ve basılı yayını yaktırarak “imha” ettirdiniz.

- Cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirdi.

- 144 kişi “kuşkulu” bir biçimde, 14 kişi açlık grevinde öldü; 16 kişi “kaçarken” vuruldu; 73 kişiye ”doğal ölüm” raporu verdirtiniz; 43 kişinin “intihar” ettiğini bildirdiniz.

Unutmadım. Unutmadık.

Benim gibi, öfkeyle kin tutan binlerle yurttaş, siz faşist generallerle hesaplaşmayı bekliyoruz.

Ölü yada diri, ayağa kalkın.

oaydinoaydin@gmail.com