26 Eylül 2008 Cuma

Hüzünlü bir türkü gibi söylenmiş ağıt!...

Cüneyt İngiz'i şahsen tanımam. Yazılarından tanırım. Beni, bir insanı şahsen tanımak değil, yapıtlarını tanımak ilgilendirir. İngiz, her nedense, bende olumlu izlenimler bırakan küçük boyutlu yazılar yazıyor. Hadi Çaman'ı şahsen de, yapıtlarıyla da tanırdım. Benim için dünya görüşü birincil ölçüt olduğundan, Hadi Çaman'ın ölümüne ne sevindim, ne de üzüldüm. Beni pek ilgilendirmedi. Ne var ki, Cüneyt İngiz'in yapıt haline getirdiği gözyaşı, yüreğime dokundu ve okurlarıma sunma gereksinimi duydum. Tiyatro Dünyası sitesinden aktarıyorum... (HB)


Kan, Ter ve Gözyaşı


Cüneyt İngiz
23 Eylül 2008


Bir kez daha anladım mesleğimizin ne kadar zor, meşakkatli ve bir o kadar da vefasız yönünü. Bütün acılarımızı sığdırmaya çalıştığımız bu hayatta, sahne denen o küçücük dünyaya çıktığımız anda her şeyi unutup, yeni ufuklarda arıyoruz üretmenin ve yaratmanın mutluluğunu. Ve nedense hep cenazelerde farkına varıyoruz aslında ne kadar da kısa bir ömür içinde çırpındığımızı.

Hadi Çaman ayrıldı aramızdan önceki gece. Tiyatroya deli gibi aşık, kanını sahne için akıtan, terini her bir oyununda sonuna kadar akıtan ve sahnesi elinden alındığında gözyaşı döken değerli insan.

Hiçbir arkadaşını unutmayan, her cenazede canından çok sevdiği tiyatrosunun kapısını ardına kadar açan o değerli insan, bu sefer kendi tiyatrosunda, son kez sahnedeydi, gözyaşları arasında. Vefa gösterdiği tüm dostları yanında olmasa da o oradaydı yine.

Sahneye çıkanlar oldu, hakkında konuşanlar, anılarını anlatanlar. En önemlisi yine tutulması zamanla belli olacak sözler atıldı ortaya. “Sahnesi kapanmasın” , “o hep yaşasın bu sahneyle” , “Bu sahneye çok emek verdi” denildi. Sözler tutulur mu bilmem ama tutulmalı, bu kadar çabuk unutmamalıyız verdiğimiz sözleri, bu kadar çabuk tüketmemeliyiz tiyatroya emek verenleri.

Bir damla yaş süzüldü gözümden Hadi Çaman’ın canından bir parçası olan Candaş’ın da hasta olduğunu öğrendiğimde. Bir köpek kadar bile hisli olamadığım için üzüldüm. O da kanser olmuştu sahibinin acısıyla. Bir kez daha insan olmanın ağırlığı çöktü omuzlarımın üstüne.

Yeditepe Oyuncuları’nın en güzel oyunlarını seyretme şansım oldu. Tiyatro salonunun kapısında seyircisiyle sohbet edişini, onları sevgiyle karşılamasını ve yolcu etmesini hatırlıyorum hala.

Denilecek çok şey var… Ama söz buraya kadar…

Rahat uyu Hadi hocam, mekanın cennet olsun... Ve ışığın hiç sönmesin…

(Kaynak: Tiyatro Dünyası)

***

Ayrıca bakınız:
www.cuneytingiz.com
TODER