(Foto: MEASURE FOR MEASURE)
Hilmi Bulunmaz
16 Haziran 2008
"İstanbul Üniversitesi Oyuncuları"nın sahneye koyduğu Shakespeare'in "Kısasa Kısas" oyununu izledim!... Kenter Tiyatrosu'nda oynanan oyun, oyuncuların tüm gayretine karşın tiyatro sanatı kumaşından yoksundu... Bunun bir tek nedeni var... Shakespeare oyun metinlerinin yetersizliği!...
Tolstoy'un "Sanat Nedir?" kitabında dile getirdiği gibi, Shakespeare, ne yazık ki cilalandığı kadar parlak bir yazar değil. Shakespeare'i anlayacak kadar İngilizce bilen biri değilim. Doğal olarak salt çevirileri okuyorum... Çok yakın bir zamanda okuduğum Kral Lear, İrfan Şahinbaş tarafından çevrilmiş bir oyun. Şahinbaş'ın ne kadar İngilizce bildiğini bilmesem de, dilimizi bilmediğini anlamam Kral Lear çevirisi kuşkusuna neden oldu!
Bu arada, izlediğim Kısasa Kısas oyununun çevirmeni Zeynep Avcı da Türkçe'ye egemen biri değil. Ayrıca İngilizce'ye de egemen olduğunu sanmıyorum. Coşkun Büktel tarafından yazılan "Yönetmen Tiyatrosu"na Karşı kitabını okuyarak, Zeynep Avcı'nın yetersizliğini görebilirsiniz...
Yola çıkılan metin yeterli olmayınca, sonuç hüsran oluyor. İstanbul Üniversitesi Oyuncuları, o denli gayretkeş insanlar ki, neredeyse metni eleştirmeyi bile göze almakta zorlandım. Çocukların yoğun emeği karşısında eğilip büküldüm. Adeta ezildim. Ne var ki, bildiğim gerçekleri de okurlarıma sunmak zorundaydım...
***
25 kişilik bir kadronun aylarca bir arada bulunup oyun çıkarabilmesi, haydi gündeme uyarak söyleyelim; Çek Cumhuriyeti'ni yenen Ulusal Takım'ın başarısı denli önemli bir durum!...
Metin zayıf olunca, oyuncular "katkı" yapmışlar. Bazı yerlerde uygun düşen "katkı", bazı yerlerde hiç de uygun düşmemiş. Örnekse "dük müsün, ne sükümsün?" sözü, kulağa hiç de hoş gelmiyor...
Her şeye karşın, İstanbul Üniversitesi Oyuncularını kutlarım...
Hilmi Bulunmaz
16 Haziran 2008
"İstanbul Üniversitesi Oyuncuları"nın sahneye koyduğu Shakespeare'in "Kısasa Kısas" oyununu izledim!... Kenter Tiyatrosu'nda oynanan oyun, oyuncuların tüm gayretine karşın tiyatro sanatı kumaşından yoksundu... Bunun bir tek nedeni var... Shakespeare oyun metinlerinin yetersizliği!...
Tolstoy'un "Sanat Nedir?" kitabında dile getirdiği gibi, Shakespeare, ne yazık ki cilalandığı kadar parlak bir yazar değil. Shakespeare'i anlayacak kadar İngilizce bilen biri değilim. Doğal olarak salt çevirileri okuyorum... Çok yakın bir zamanda okuduğum Kral Lear, İrfan Şahinbaş tarafından çevrilmiş bir oyun. Şahinbaş'ın ne kadar İngilizce bildiğini bilmesem de, dilimizi bilmediğini anlamam Kral Lear çevirisi kuşkusuna neden oldu!
Bu arada, izlediğim Kısasa Kısas oyununun çevirmeni Zeynep Avcı da Türkçe'ye egemen biri değil. Ayrıca İngilizce'ye de egemen olduğunu sanmıyorum. Coşkun Büktel tarafından yazılan "Yönetmen Tiyatrosu"na Karşı kitabını okuyarak, Zeynep Avcı'nın yetersizliğini görebilirsiniz...
Yola çıkılan metin yeterli olmayınca, sonuç hüsran oluyor. İstanbul Üniversitesi Oyuncuları, o denli gayretkeş insanlar ki, neredeyse metni eleştirmeyi bile göze almakta zorlandım. Çocukların yoğun emeği karşısında eğilip büküldüm. Adeta ezildim. Ne var ki, bildiğim gerçekleri de okurlarıma sunmak zorundaydım...
***
25 kişilik bir kadronun aylarca bir arada bulunup oyun çıkarabilmesi, haydi gündeme uyarak söyleyelim; Çek Cumhuriyeti'ni yenen Ulusal Takım'ın başarısı denli önemli bir durum!...
Metin zayıf olunca, oyuncular "katkı" yapmışlar. Bazı yerlerde uygun düşen "katkı", bazı yerlerde hiç de uygun düşmemiş. Örnekse "dük müsün, ne sükümsün?" sözü, kulağa hiç de hoş gelmiyor...
Her şeye karşın, İstanbul Üniversitesi Oyuncularını kutlarım...