Yusuf Köksal
Türkiye tiyatrosuna Theope gibi bir "Everest" armağan eden Coşkun Büktel, "küçük dağları ben yarattım" anlayışının piyasa yaptığı günümüzde, köşesine çekilerek köşeyi dönme hesapları yapmıyor. Vandallara karşı savaşımını sürdürürken, bir yandan da "gerçek eleştiri" havuzunun dolmasına katkıda buluyor. Devlet Tiyatroları'nda emek harcamasına karşın, "gerçek eleştiri havuzu"nu dolduranlardan biri olan Yusuf Köksal da, Büktel'in "iltifatına tabi" oluyor. Lezzetle ve imrenerek okuyacağınz bir yazı... HB
Coşkun Büktel
20 Ocak 2008
"Permüjde" eleştirmenin acıklı sonu
SUYUNUN SUYU BİLE OLAMAYAN ELEŞTİRMEN: İHSAN ATA
Yusuf Köksal
2O Ocak 2008
Yaşam Kaya, İhsan Ata, Üstün Akmen gibi insanlar, tiyatro eleştirisi yazmak için; bilimsel yöntemlere, araştırmaya, kaynak ve belge göstermeye, (en azından hataya düştüklerinde okurları yanıltmamak için düzeltme yapıp özür dileyecek kadar) uygar olmaya ve hatta Türkçe öğrenmeye hiç gerek yokmuş gibi; kravat takmak ve losyon kullanmak bütün hataları örtbas etmek için yeterli olurmuş gibi; kısacası, adeta cehaletin propagandasını yaparmış gibi, eleştiri yazıyor ve (sahiplerinin vandal olması sayesinde) tiyatronline, tiyatrom, tiyatrodergisi gibi (karşı sesleri sansür eden) sitelerde, dezenformatif faaliyetlerini tek yanlı olarak ve güven içinde sürdürüyorlar. Lütfi Akad yerine hiç araştırmadan Yılmaz Güney yazan (Bakınız: Üstün Akmen) Shakespeare'in 14. Yüzyıl'da yaşadığını bile iddia edebilen (Bakınız: Yaşam Kaya) bu "çalakalem", bu "permüjde" eleştirmenler, tüm uyarılarımıza rağmen, uyarılarımızı sansür ederek onları kollayan vandal site sahipleri sayesinde, fıkra lazlarının inadına benzer bir inatla, düzeltme yapmayı da, okurlardan özür dilemeyi de, bize teşekkür etmeyi de reddediyorlar.
İhsan Ata, nasıl olmuşsa, Yusuf Köksal'ın sitemizde birkaç gün önce yayınladığımız eleştirisine cevap vermeye kalkmış. Bu nedenle Yusuf Köksal'dan ikinci yanıtı aldı; daha doğru bir deyişle, ikinci tokadı yedi. İhsan Ata, sanıyoruz ki, artık, aslında türünün diğer eleştirmenleri gibi susmasının kendisi için çok daha hayırlı olmuş olacağını anlamıştır. Çünkü Ata'nın Köksal'a karşı yazdığı cevap yazısı, kendi liginde bile fazlasıyla "permüjde" bir yazı olmuş ve Köksal karşı cevabında o "permüjde"likleri birer birer sergileyerek, vandal sitelerin eleştirmen diye kimleri kolladığını ve eleştiri diye nasıl ilkellikler ("permüjde"likler) yayınladığını, okurlar önünde, somut ve reddedilmez biçimde bir kez daha kanıtlamış. Bu, aslında, o eleştirmenlerin(?) "permüjde"liği değil; daha çok, onları eleştirmen sayarak koruyup kollayan Mustafa Demirkanlı, Enver Başar, A. Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) gibi site sahiplerinin "permüjde"liğidir.
Köksal'ın Ata'ya karşı ikinci yazısını okumak için...
TIKLAYINIZ!