19 Aralık 2007 Çarşamba

Yazıyı, Antik Yunan imge ç/alıntısı olduğunu anlamadığımda yazmıştım!

Güncelleme (24 Aralık 2014): Yazının başlığı "Türkiye tiyatrosunun Everest'i" idi. Şimdi yazsam, "Türkiye tiyatrosunun Lut Gölü" derdim!...

***

Türkiye tiyatrosunun Everest'i

Hilmi Bulunmaz
19 Aralık 2007


Theope'yi okumamak toplumsal suç değil; Theope'yi engellemek tiyatral bir suçtur. Theope'yi okumamak, Theope'yi azaltmaz. Okumayanı azaltır. Theope'yi okumadan, tiyatro sanatıyla uğraşmak olanaksızdır. Theope'yi okumadan tiyatro sanatıyla uğraştığını iddia eden biri, yumurtasız omlet yaptığını yada yediğini iddia eden bir salaktan farksızdır. Ben Theope'yi okudum diye övünmüyorum. Theope'yi okumasaydım, eşekten farksız biri olurdum. Sırtıma konulan her yükü aptalca taşırdım. Yalancılarla, iftiracılarla, sansürcülerle, sanal canavarlarla işbirliği yapabilecek denli donanımsız biri olurdum. Yada şöyle denilebilir: Theope'yi okuyabilecek donanıma sahip olduğumdan; yalancılarla, iftiracılarla, sansürcülerle, sanal canavarlarla işbirliği yapmıyor, hakikat sever Coşkun Büktel ile işbirliği yapıyorum. Bu durumda kazanan Theope olmuyor; okuyan oluyor. Theope okunmadığında, yitiren Theope olmuyor; okumayan oluyor…

("Tiyatroda 'Üçüncü Abdülhamid' istibdadı" başlıklı yazıdan.)