"8 yaşından bu yana yazar. İlk yazıları Doğan Kardeş’de görüldü. Yazılarına sık sık yer verilirdi fakat bir simitçi çocuğun öyküsünü yazınca Doğan Kardeş sürekli yazarlık teklifini geri çevirmekle kalmayıp yazılarına da pek yer vermez oldu. O zaman belki anlam verememişti buna ama sonradan düşününce 9 yaşında tavşan kardeş öyküleri yazmak yerine simitçi çocuk öyküsü yazmak herhalde bilmeden, doğal, dürtüsel "solculuk" yapmaktı ve o zaman nerden bilsin di ki Cağaloğluna gidip bulduğu “Hayat-Ses-Doğan Kardeş” grubunun başındaki Şevket Rado Milliyetçi-muhafazakar biriydi."
(Kaynak: tiyatrom; Üçüncü tekil şahıs A. E. Timur'un sıradanlığın içindeki ayrıntılarla yaşamından kesitler..)
Hemen İkinci Abdülhamid'in mezarının karşısında bulunan ve şimdi yerinde yeller esen Doğan Kardeş binasına sık sık giden A. Ertuğrul Timur, demek ki, daha o yaşta, yani karga kovalayacak yaşta, kan çektiği için, kendini İkinci Abdülhamid'in yakınına atmış. Doğan Kardeş ile kan kardeşi olmak isteyen Timur Kardeş, bu konuyu işlediği yazısına da "Üçüncü" sözcüğüyle başlamış. "Da Vinci'nin Şifresi" gibi heyecan uyandıran bir hayatı olan Timur, yani "Üçüncü Abdülhamid", çocuk yaşta sünnetlerde komedyenlik yapan Hilmi Bulunmaz'la dalga geçmediğine göre, biz de, karga kovalayacak yaşta gericilerin dergilerinde yazı yazmak isteyen bir amatör olmaya heveslenen (hala yazmak isteyen bir heveskar olmasına karşın, bir türlü yazamayan) "Üçüncü Abdülhamid"i eleştirmiyoruz. "Çocukluk" deyip geçiyoruz!...