YALAN: 22
ile ilgili
BÜKTEL'İN NOTU:
Sansürcü yayıncıların üçlü ittifakı (Mustafa Demirkanlı, A. Ertuğrul Timur. Yaşam Kaya) Bulunmaz'ın yukarıdaki gibi Demirkanlı yalanlarını tek tek bulup yayınlamasını ve Demirkanlı'dan kanıt istemesini "düzeysiz" buluyorlar.
Yaşam Kaya, (hiçbir kanıt göstermeden, hiç utanmadan) Bulunmaz'ın Demirkanlı'ya iftira ettiğini, söyleyip işin içinden çıkıverdiğini sanıyor (Bakınız: Kaya, "Temiz Tiyatro Temiz Yayıncılık".)
Nesi iftira, salak?!... Demirkanlı'nın yukarıda "kaynak gösterilerek" aktarılmış o belgeli sözleri söylediği mi iftira? O sözlerin iftira olduğu mu iftira? Bulunmaz, Demirkanlı'nın iftirasına "yalan" derken, kaynak ve belge göstererek konuşuyor. Kaynak ve belgesine güvendiği için "Yalanını kanıtlarsa Limousine bile veririm, vermezsem adiyim" diyebiliyor. Peki sen, Bulunmaz'ı iftirayla suçlarken hangi belgeyi gösteriyor, hangi riske giriyor, neye güveniyorsun? Sadece okurların senden bile ahmak olmasını umuyor, okurların Büktel ve Bulunmaz'a (hakikate) ulaşamayacağına güveniyorsun.
Asıl iftirayı, Bulunmaz'ın iftira ettiğini söyleyerek, "Sayın Demirkanlı'ya '20 ayrı iftira' kampanyanızın da ne kadar komik olduğunu herkes gördü. Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı'nın cevabı size artık bu sezon içinde yeterlidir." diyerek Bulunmaz'a haksız ve kanıtsız biçimde hakaret etmekle sen yapıyorsun. Asıl iftirayı, yukarıda aktardığımız belgelenmiş yalanlarıyla Demirkanlı Büktel'e yapıyor. Demirkanlı'nın o 22 yalan konusunu açıklayabildiği ve Bulunmaz'a cevap verebildiği de, senin salakça bir yalanın... Demirkanlı hiçbir şeyi açıklayamadı. Sadece yalanlarını tekrarlayarak yalanlarının arkasında durduğunu belirtti, o kadar. (Bakınız: Demirkanlı, "İnternet kirliliği, hakaretler ve gerçekler...") Ama yalanlar tekrarlanmakla inandırıcılık kazanmazlar. 40 kez bile tekrarlansalar gerçeğe dönüşmezler. Kanıtlanmış ya da cevaplanmış olmazlar.
Bulunmazın "kaynak ve kanıt göstererek" sergilediği "Demirkanlı yalanları"nı "iftira" diye nitemek, Bulunmaz'a "iftiracı" diye hakaret etmek, ona haksızca, kanıtsızca iftira etmek demektir.
Birini iftiracı diye suçlamak ağır bir sorumluluktur. Elinde belge ve kanıt olmadan, birine iftira suçu yükleyemez, o kişinin iftira ettiğini söyleyemezsin. Söylersen dangalaklık etmiş olursun. Ve asıl düzeysizlik, dangalaklara dangalak demek, dangalakların adını doğru koymak değildir. Asıl düzeysizlik, sizin gibi sansürcülerin yaptığı gibi, insanları kanıtsız belgesiz suçlamaktır. Bu tür kanıtsız suçlamaları dangalaklık olarak nitelemek ve bu tür dangalaklıklara sert tepki vermek ise sizin gibi sansürcü dangalakların iddia ettiği gibi "düzeysizlik" değil; her dürüst insanın, içinde yaşadığı topluma karşı şeref borcudur. Bu şeref borcunu ödemek yerine, bu borcu ödeyenlere iftira ederek asıl iftiracıyı destekleyen Yaşam Kaya gibi eli kirli sansürcüler ve düzeysiz dangalaklar, sabahtan akşama kadar "Temiz Tiyatro Temiz Yayıncılık" diye bağırsalar bile, kimsenin gözünü boyamayı ve alçaklıklarını, dangalaklıklarını ve cahilliklerini (Bakınız: Büktel, "Yaşam Kaya, 'İngiltere basınında yazan ilk Türk tiyatro eleştirmeni' olmakla övünüyor.") örtbas etmeyi başaramazlar.
Theope yazarı alçakgönüllü davranıyor ve düzeyden bahsetmiyor diye, düzeyden bahsetmek, cahillere, dangalaklara, iftiracı alçaklara mı kaldı?
Düzeymiş!... Pöh!
Tıklayınız: coskunbuktel.com
Oyun'un notu: Büktel'in söz ettiği Demirkanlı yalanlarını okumak için tıklayınız: YALAN: 22