Coşkun Büktel
7 Nisan 2007
(Yani 9 ay önce)
(...) Gördüğünüz üzere, her zaman yaptığımı yine yapıyorum: Mustafa Demirkanlı'yı cevaplamadan önce, okurlara onun ne dediğini tek kelime kısaltmadan, aktarıyorum. Çünkü Demirkanlı'nın (ve tartıştığım tüm Demirkanlı'ların) hiçbir kanıt göstermeden sahte para sürer gibi piyasaya sürdüğü salakça yalanlardan ve iddialardan haklı olarak korkmuyorum.
Ama Demirkanlı, okurlarına benim yazımı (hatta yazımdan herhangi bir cümleyi bile) aktarmak, ya da hiç değilse, yazıma link vermek gereğini bile duymuyor. Niye duymuyor? Çünkü benim yazılarımda iddialar yok, somut kanıtlar ve belgeler var. Çünkü ben, onun hakaret diye nitelediği saptamalarımı okurların önüne koyabilmek için, neredeyse her cümlemi, somut kanıtlarla destekliyor, kanıtlarıma kaynak gösteriyor, kaynakların "direkt" linklerini vererek onları okurlar için kolayca ulaşılabilir ve test edilebilir kılıyor, hiçbir ayrıntıyı belirsiz ya da desteksiz bırakmıyorum. Desteksiz atmıyorum. Kısacası: Ben, Demirkanlı'nın ne dediğini okurlara duyurmaktan haklı olarak korkmuyorum, Demirkanlı ise benim ne dediğimi okurlara duyurmaktan haklı olarak "korkuyor".
Demek ki, belgelerle kanıtlanmış apaçık gerçek şu: Ben, dürüstlükten, ciddiyetten ve bilimsellikten asla taviz vermiyorum. Demirkanlı ise, beni sürekli olarak, yalanın ve sansürün olağan sayıldığı; kanıtlara, belgelere, kaynaklara ve araştırmaya gerek duyulmadığı; herkesin bohçacı karılar gibi ağzına geleni rasgele söyleyebildiği, bulanık bir zemine çekmeye çalışıyor. O bulanık zeminde kör döğüşü yapalım istiyor. Tiyatro sanatı, o zeminde, onun düzeyinde tartışılan bir şey olsun istiyor. Tiyatro tartışmalarına kendisinin de katılabilmesi için, belgeymiş, kanıtmış, kaynakmış gibi şeylerin şart olmamasını, bunların yalnızca Coşkun Büktel'in manyakça takıntıları sayılmasını istiyor; Coşkun Büktel'in söylediği her şeyin Theope saplantısı olarak etiketlenip okurlardan saklanmasını tercih ediyor.
(Kaynak: Coşkun Büktel, "Kim Değişti")