5 Şubat 1995 tarihinde kurduğumuz Bulunmaz Kültür Merkezi'ni sürekli olarak ziyaret eden Kemal Bekir, koşullarını zorlayarak, bizlere katkıda bulunmak için çırpınırdı...
Yolu Bulunmaz Kültür Merkezi'nin bulunduğu İstiklal Caddesi'ne düştüğünde, mutlaka yanımıza uğrar, sıcak çay eşliğinde, müthiş gönendirici sözlerle bizi ivmelendirirdi...
Tektipleştirilen kültür-sanat camiasına tutsak olmayı kabul etmeyen Kemal Bekir, politikadan tutun, edebiyata dek, her türden insanal edimle donatılmış bir anıt olarak varlığını sürdürüyor...
Özellikle yazın sanatıyla yakınlığı, insanı hayrete düşürecek denli sıcak olan Kemal Bekir, salt okur olarak yaşamakla yetinmeyip, yazarlığa da "sığınan" biri olarak, görkemli yapıtlara imza attı...
İşte bu Kemal Bekir'e karşı, bağışlanması zor bir suç işledik. Bulunmaz Kültür Merkezi bünyesinde bulunan Bulunmaz Yayımcılık tarafından yayımlanmak üzere Hücre adlı roman dosyasını aldık ve yayımlamadık!... Bunun tek bir nedeni vardı; yanlış kolektif kurmak!... Kurduğum kültür kurumlarının işlerinin tümüyle ben uğraşmak zorunda olduğumdan, bir de, serde sosyalistlik bulunduğundan, kolektif kurma gereksinimi duymuştum. Yayımlayacağımız (özellikle roman türündeki) kitapları seçme sorumluluğunu da Kaan Arslanoğlu'na bırakmıştım. Ne yazık ki, sonradan algıladığıma göre, Arslanoğlu, Marksçı bakış açısıyla iş yapan hiçbir insana sıcak bakmıyordu. Kemal Bekir de, Marksçı damardan beslenen bir sanatçı olduğundan, Arslanoğlu'nun hoşuna gitmemişti. Kendisine teslim ettiğimiz Hücre adlı roman dosyasına; 10 üzerinden 3 vererek, yayımlanmasını istememişti. Biz de, görevlendirdiğimiz Arslanoğlu'nun değerlendirmesine katılmak zorunda kaldık. Oysa, tüm işlerin yapılanmasına güç harcayacağıma, Hücre'yi de okuyabilseydim, Kemal Bekir'e karşı suç işlememiş olacaktık...
Neyse ki, Pencere Yayınları, Kemal Bekir'in yapıtlarını yayımladı da, rahat bir soluk aldım: Bütün Öyküler, Hücre 1952, Kaçaklar, Kanlı Düğün, Yabancılar...