Tartışmanın, polemiğin yararına inanan bir site/dergiyiz... Tiyatro sitelerinin tartışma yaşaması, tartışma oluşturması hoşumuza gidiyor...
tiyatrom'un başlattığı "Sadakaya Hayır!" anlamına gelen kamyanyayı başından beri destekliyor, içinde yer alıyoruz. Diğer tiyatro siteleri, bu kampanyaya, yasak savma biçiminde yaklaşıyor yada hiç yaklaşmıyorlar...
Kampanya, ses getirmeye başlayınca, yasak savmacılık, uzun zaman sonra da olsa, kendini dayatıyor: tiyatrodergisi.com, tiyatrom'a konuk olunca bu durumu "anımsıyor"!... tiyatronline, hiç de aykırı olmayan ve düzen yanlısı görüşünü, yasak savmacı bir mantıkla, içine bir tutam (Dostlar Tiyatrosu hırsız mı?) polisiye boyutu katarak kaleme alıyor!... tiyatroevi'nin bir yaklaşımı, birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da yok... Kişisel site olma özelliğinin ötesinde işler yapan coskunbuktel.com ise, imza verip; "Bravo Timur" diye yüreklendirerek konuya sahip çıkıyor...
Bu kampanya, birçok işe yaramakla birlikte, tartışma kültürünün gelişimine de katkıda bulunuyor. A. Ertuğrul Timur'dan birkaç paragraf aktarıp, link veriyoruz:
tiyatronline Editörü sevgili Yaşam Kaya da, nihayet bir tiyatro yayınının başındaki kişilerden biri olarak, Özel Tiyatrolara Devlet Yardımı konusuna değindi.
Yaşam Kaya, başlığını "Özel Tiyatrolara Devlet Desteğine Aykırı Bir Bakış" şeklinde atmış, ama bu konuya zaten hep yinelenen tarzda yaklaşmış, buna neden "aykırı bir bakış" deme gereği duymuş? Doğrusu ya anlayamadım; zira gerçekten en alışıldık, en fazla rağbet gören bakışı, o da tekrarlamış.
Nedir bu klasik yaklaşım? Yardım Özel tiyatroların hakkıdır, ama dağıtım şekli bir daha gözden geçirilmelidir, şu kişinin hem jüride olması hem yardım alması etik değildir, şunlar şunlar neden yardım almamıştır, şaşırtıcıdır.
Bu artık o kadar klasik, o kadar klasik bir bakış olmuştur ki bırakın konuya genel hatlarıyla yaklaşım şeklini; Evrensel Gazetesi’nde de, Radikal'de de, Milliyet'te de , tiyatronline'da da ne tuhaftır ki "vah vah bunlar yardım alamadı oysa hakkıydı" diye örnek verilen isimler bile bir eksik bir fazla ama hep aynı (Semaver Kumpanya, Nesrin Kazankaya, Mahir Günşiray). Yahu bir taneniz de, DOT, uluslararası projeler yapıyor, onlar neden almadı ya da Garajİstanbul'u İstanbul'a kazandıranlar neden almadı, ya da bir başka topluluğu akıl edip örnek vermiyor? Örnekler bile aynı. E, bu durumda da “bu yayınlara birileri mi dikte ettiriyor bu haberleri?” yada "Bu arkadaşlar hep yinelenenlerin dışında hiç mi farklı bir şey yazamıyor?” diye düşünmeden yapamıyoruz. Öyle ya bakış açısı aynı, örnekler bile aynı olunca, akla böyle bir şey geliyor doğal olarak. (...)
tıkla: Yaşam Kaya'ya ve Birleşen Topluluklara