A.Ertuğrul Timur
Sayın Hilmi Bulunmaz ağırlıklı olarak Mustafa Demirkanlı'ya bir yanıt yazmış olup ben sadece bana yönelik kısa bir bölüme mümkün olduğunca kısa bir yanıt yazacağım.
Önce sayın Bulunmaz'ın bana yönelik satırlarını buraya aktarayım
----------------------------------------------------------------------------------
(...)
Ertuğrul Timur, tiyatrom.com adlı sitenin sahibi… Başlattığı kampanyalarla ses getiren Timur; toplumsal yararlılıkla, sanatsal yararlılığı birleştiren bu kampanyalarla insanların bilinçlenmesine katkıda bulunuyor… Şimdiye dek, Coşkun Büktel'in hiçbir yazısına link vermeyen Timur, birdenbire, ne değiştiyse, onlarcasına link verme gereksinimi duydu… (Sonradan Demirkanlı ile mi konuştu, ne yaptıysa, verdiği link'leri kaldırıp, anlaşılması zor bir yöntemle, Büktel'in yazılarını özensiz ve okunamaz bir mizanpaj düzeniyle alt-alta sıralayarak, aklı sıra, ya da Demirkanlı'nın aklı sıra, hem sansüre devam edip hem de sansürcü olmadığını kanıtladı!…) Özdemir Nutku'dan yana tavır alan Timur, bende düş kırıklığı oluşturdu. Sormadan edemiyorum: Bu ne perhiz (kampanyalar), bu ne lahana turşusu (Özdemir Nutku/iftira destekçiliği)?!...
(...) Hilmi Bulunmaz
----------------------------------------------------------------------------------
Haklısınız, "Toplumsal yararlılıkla, sanatsal yararlılığı birleştirmeye, kendi sorunlarıyla ve toplumsal sorunlarla daha ilgili olunmasına" elimden geldiğince (gerekirse provakatif denilmesi pahasına) çabalıyorum doğrudur. Siz de sık sık destek veriyorsunuz teşekkür ederim bunun için de.
Şimdiye dek Coşkun Büktel'in hiç bir yazısına evet yer vermedim, zira yukarıda sizin bahsettiğiniz değer yargılarında yani "toplumsal yararlılıkla, sanatsal yararlılığı birleştirmeye" dönük bir Coşkun Büktel yazısı göremedim. Daha çok kendisiyle ilgili, kendi yazdığı, kendi çevirdiği oyunlar üzerinden fırtınalar koparmayı seçen bir yazar ne kadar toplumsal yararlılıkları ilke edinmiş, ne kadar kişisel kırgınlıklarının, öfkelerinin, iç birikintilerinin ürünü olarak yazmaktadır doğrusu ya emin olamadım. (Kitaplarından eserlerinden söz etmiyorum internet sitesindeki polemikleri içindir bu sözüm)
"birdenbire, ne değiştiyse, onlarcasına link verme gereksinimi duydu…" sözüne gelince bunda iki etken vardı. Birisi Coşkun Büktel artık manşetinden tiyatromu sansürcülükle suçlar hale gelmesiydi ve buna bir yanıt verilmesi gerektiğini düşünmemdendi, diğeri ise artık gerçekten bıkmıştım yeniden yeniden bu polemiklere yer vermemiş olmamın temcit pilavı gibi tekrarlanmasından ve "Al verdim bakalım ne olacaksa" demek için yer verdim. Yazımda da belirttiğim gibi ben o polemiklerin daha çıkışından yanlış olduğunu ve değersiz olduğunu düşünüyorum. (Kitaplarından eserlerinden söz etmiyorum internet sitesindeki polemikleri içindir bu sözüm) Bunu da çok açık ve net yazdım zaten.
(Sonradan Demirkanlı ile mi konuştu, ne yaptıysa, verdiği link'leri kaldırıp, anlaşılması zor bir yöntemle, Büktel'in yazılarını özensiz ve okunamaz bir mizanpaj düzeniyle alt-alta sıralayarak, aklı sıra, ya da Demirkanlı'nın aklı sıra, hem sansüre devam edip hem de sansürcü olmadığını kanıtladı!…) demişsiniz.
Evet önce link verdim sonra Sayın Büktel bunu da beğenmez ille de bunlar tiyatrom altyapısında tiyatrom serverinda yer almazsa tiyatromda yine de yayınlanmış saymaz bu sakız gibi konu da gene uzar kaygısıyla "hadi bakalım al sadece senin sitende değil tiyatromda da yayınlanmış olsun da muradına er" gibi bir bıkkıntı ile yazımda bazı ufak düzeltmeleri yaparken bunu da kendi sayfalarıma alarak değiştirdim. Zaten biraz daha gayret etsem Coşkun Büktel'in tüm sitesi komple tiyatromun dahilinde de olmuş olacaktı zira zaten sitesinde bu polemikler dışında da pek bir şey yok sizde biliyorsunuz.
Demirkanlı ile konuşma konusuna gelince ben elbette herkesle konuşabilirim herkes birbirinden etkilenip herkes birbirine fikir verebilir Bu gün gelir Mustafa Demirkanlı olur gün gelir Hilmi Bulunmaz olur. Ama bu konuda (Bu polemiklerdeki linkleri kaldırıp kendi alanıma taşımak konusu) Demirkanlı ile bir konuşmamız olmadı. Kaldı ki benim Tiyatro Dergisi Yayın Kurulu üyesi olarak bir oyla da olsa Tiyatro Dergisine karışma hakkım vardır ama Sayın Demirkanlı'nın Tiyatrom üzerinde (kendi misafir olduğu sütun ve sayfalar hariç) hiç bir söz hakkı yoktur. Beni tanıyanlar insanların tiyatromda yer alan kendi yazılarına asla müdahale etmediğimi bildikleri gibi tiyatrom'un genel yapısına da kimsenin müdahalesine izin vermediğimi de çok iyi bilir.
Coşkun Büktel'in tiyatroma taşıdığım yazılarındaki mizanpajı beğenmemeniz konusuna gelince olabilir, Coşkun Büktel'de sizin basılı derginizdeki mizanpajınızı beğenmemişti. Bende onun bir tarafı bir kilometre uzayıp giden ve yüklenme güçlüğü yaratan kendi sitesini beğenmiyorum. O sizin dergiyi, ben onun ana sayfasını beğenmediğim gibi siz de benim Büktel polemiklerini tek sayfada toplamamı beğenmemiş olabilirsiniz. Zaten çok da severek isteyerek , gerekli görerek yer vermediğim için sadece aylardır yapılan emrivakiden kurtulmak için yayınladığımı da açıkça belirttiğim için beğendirmek gibi bir kaygı duymadım. Şimdi de bu mizanpajı bahane gösterip sansürcülüğü devam ettirmek gibi bir söz ediyorsanız PES diyorum ve artık tamam kardeşim, ben sansürcüyüm ben Coşkun Büktel'in yazılarının sansürcüsüyüm diyorum ve daha fazla da bu konuya zaman ayıramayacağımı belirtiyorum
Bu ne perhiz (kampanyalar), bu ne lahana turşusu (Özdemir Nutku/iftira destekçiliği)?!... sözünüze gelince, Özdemir Nutku ile ne bir bağlantım, ne ortak paylaşımlarım, ne bir çıkarım yoktur, bugüne dek sadece bir kez karşılaştım. Özdemir Nutku'nun bir gün ciddiye alınması gereken bir yanlışı olursa (Toplumsal yada tiyatral yarar, zarar anlamında) tiyatrom da manşet yapıp üstüne gidileceğinden de emin olabilirsiniz. Ama bu konuda ben Özdemir Nutku'yu en baştan beri haklı bulmaktaydım bunu da olabildiğince en net en açık şekilde ifade ettim daha ne yapabilirim? Sırf sizin ikide bir suçlamalarınızdan kurtulmak için inanmadığım halde Coşkun Büktel'den yana mı davranayım? Her zaman mağdur görünenden yana olmak hak mıdır? Mağdur her zaman haklı demek midir? ve ortada gerçekten bir mağduriyet var mıdır? Bana göre Özdemir Nutku yapılması gerekeni yapmıştır mantık da bunu böyle söylüyor, vicdan da, yaptığımız ankete katılanlar da.
Ben ortada bir iftira göremiyorum ve bir seçici kurulun başındaki kişinin de bir eserle ilgili kafasında oluşan soru işaretlerinin araştırılmasını istemesi iftira falan değildir, görevdir! "Çalıntıdır!" dememiştir, itham etmiyorum ama araştırılması gerekir demiştir.
Bakınız sayın Hilmi Bulunmaz elinizi vicdanınıza koyup şimdi şu iki durumu kıyaslayınız. Özdemir Nutku "kimseyi İtham etmiyorum 17 yüzyılda Fransa'da yazılmış bu adla bir eser var bu dili bilenlerin araştırmasında yarar var" tarzı bir konuşma yapmış. Kime karşı? Başında bulunduğu kurula sunulan bir esere ve bu eserin yazarına karşı. Buna hakkı var mı? Tabi ki var. Siz bir kurula bir eser sunuyorsanız o kurulun sizin eserinizle ilgili görüş belirtme, gerek duyuyorsa araştırma, beğenme beğenmeme hakkını o kurula yada kurul üyelerine vermiş oluyorsunuz. Bu kurulun kurulma, oluşturulma sebebi de budur. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, size göre gereklidir yada gereksizdir ama bu budur ve sizde eser sunarken bunu kabul ederek sunmuş olursunuz. Bir kurula bir eseri değerlendirin diye vermenin anlamı budur. Bunu istemiyorsanız eserinizi sunmazsınız. Özdemir Nutku görüş bildirme yada araştırılmasını isteme hakkını kullanmıştır. Peki ya Coşkun Büktel'in benimle ilgili şu şaibeyi ortaya atması çok mu daha masumdur "kendisi, eğer inanmamız gerekirse, bir zamanlar Hürriyet yazarıymış" (C.B.) Sonuçta her ikisi de (Özdemir Nutku'nun Büktel için ettiği söz yada Büktel'in benim için yazdığı bu söz) kişisel şüphelerden sarf edilmiş sözler değil midir? Her ikisi de bir yazarla ilgili kamuoyunda şaibe yaratacak durum değil midir? Üstelik de Özdemir Nutku bunu sadece kurul üyelerine kapalı bir toplantıda dillendirmiş ve eğer bunu (Coşkun Büktel'e iyilik yaptığını sanan kişi) dışarı taşımasa bu şaibe kamuoyuna da yansımayacak bir sözken... Oysa Coşkun Büktel'in benimle ilgili şüphesini dile getiren sözü kamuya açık alanda internet ortamında yapılmış bir şaibe uyandırma durumu değil midir? Üstelik de dediğim gibi Coşkun Büktel eserini bu kurula sunmakla eserinin araştırılma, incelenme, üzerinde konuşulma, beğenilip beğenilmeme, duyulacak şüpheleri dile getirme hakkını bu kurula vermiştir. Oysa ben Coşkun Büktel'e yada herhangi birilerine bir şeyler satma amacıyla da kendimi yada geçmişimi denetlenmeye açmış da değilim. Ne yani Coşkun Büktel'in şüphe duyma ve şüphesini dile getirme hakkı var da Özdemir Nutku'nun mu yok?
Bugüne dek açtığım ve sizin de destek verdiğiniz hiç bir kampanya Ertuğrul Timur'un kişisel sorunundan yola çıkılmamıştır, bir tekinin bile sonucunda Ertuğrul Timur yarar görmeyecektir, Bir teki dahi Ertuğrul Timur'a haksızlık yapıldığı temelinden çıkıp aylarca manşetlere taşınmış değildir. Tümü toplumsal yararlılık yada tiyatronun genel yararı amacıyladır. Ancak ucu bir yerden kendine dokunulduğunda toplumcu yada muhalif kesilenlerden değilimdir. Oysa Coşkun Büktel'in sitesindeki (Çığ aslında neyi sarsıyor hariç) diğer tüm manşetleri, polemikleri, kopardığı fırtınalar nedense direkt sadece ucu direkt kendine dokunmuş konulardadır. Muhalifliğinin başlangıçları ya kendi yazdığı oyundan dolayı, ya kendi çevirdiği oyundan dolayıdır. Benim sorgusuz sualsiz mağdurdan yana olmamı ve ille de Coşkun Büktel'le Özdemir Nutku karşı karşıya ise Coşkun Büktel'den yana tavır içinde olmamı bekleyemezsiniz. İşte böyle bir perhiz (kampanyalar) ve işte böyle bir lahana turşusu (Büktelin kendi feryat figanları) dır sorunuzun yanıtı.
Saygılar
Not : Ben tiyatro dünyası ve ülke gündeminde bunca önemli konu varken bu konuya daha fazla kafa patlatmaya yada manşetlerde tutmaya asla niyetli değilim. Size de haddim olmayarak önerim şudur: Dostluklar farklı şeydir yayıncılık sorumluluğu farklı. Şöyle bir adım geri çekilip bir kez daha konuyu tarafsız gözle inceleyiniz ortada acaba gerçekten bu kadar sakız edilecek ciddi bir yan var mıdır ? Vardır diyorsanız seçim sizin isterseniz aylarca iftiracı Özdemir Nutku'nun Coşkun Büktel'e iftirası diye manşet atın bana ne.. Elbette Sayın Büktel'in ve sizin yanıt hakkınız saklıdır ama tiyatrom da ilk defa emrivaki (defalarca konuyu gündeme taşıyarak psikolojik baskıya dönüştürdüğünüz için emrivaki diyorum) bir manşet yaptım bir daha da asla yapacak değilim.
Bu yanıt 31 Temmuz 2007 de yazılıp aynı günün devamında bazı ufak cümle ve vurgu düzeltmeleri yapılmıştır
tıkla: tiyatrom