Sınıfsal nedenlerle değil, kişisel çıkar umarak, "oy vermeyen yada boşa oy veren"lere karşı uyanık olmak gerekiyor... Coşkun Irmak'ın yazısı, bu bağlamda olduğundan, tadımlık olarak yayımlıyor ve link veriyoruz:
(...) Gözüme bir başlık ilişti: “Şevval CHP’ye oy vermeyecek”. Kim bu Şevval? Resmi var. Biraz yaklaştım; Şevval Sam. Hımmm... Gazete okuyana seslendim:
“Ya, şu haberi merak ettim, Şevval CHP’ye neden oy vermeyecekmiş?” Adam, bana gazeteyi uzattı:
“Buyurun, okuyun”.
Mahcup oldum:
“Hayır, şey değil de, nedenmiş, onu merak ettim...”
“Alın, okuyun. Bende başka gazete var...”
Aldım. “Sabah Gazetesi”. Faşist olduğu için CHP’ye oy vermeyecek olan Şevval Sam, Ufuk Uras’a verecekmiş oyunu. Sabah Gazetesi’nin bu haberini ben şöyle okuyorum:
“Ey sanatçı, aydın, okuyan yazan, kendinde hikmet gören! Sen, farklı, herkesin göremediğini gören, herkesin gördüğünün farklı taraflarını görebilen, ayrı ve ayrıcalıklı bir varlıksın. Sürüye katılma! Sen biriciksin ve değerlisin. Siyasal mücadelenin ancak örgütlü olarak yapıldığında bir anlam taşıdığı ve sonuç getireceği gibi bir saçmalığa meyletme. Meyledenleri de caydır. Popülariteni böyle kullan! Bir başına, tek başına, dimdik dur. Bunu da bağıra çağıra bildir. Biz de haber yapalım, bu bağırışını çağırışını büyütelim. 22 Temmuz’da oylar parçalansın. Sen bir başına ve onurlu bir sanatçı olmanın gururunu yaşa, AKP yine hükümet olsun, biz de malı götürelim.”
CHP’ye oy verip vermemenin önemi yok, Şevval Sam. Ama rolünün bu olduğunu bil. Meclise girmek uğruna, Türkiye düşmanlarıyla dirsek temasında bulunmaktan çekinmeyen ve örgütünden istifa edip; örgütlü sınıf mücadelesini savunanlara nanik çeken birine oy vermenin bana göre başka anlamı yoktur. (...)
tıkla: TATİL