23 Haziran 2007 Cumartesi

Milliyet tiyatroyu bilmiyor!

Milliyet gazetesi, oldum olası tiyatro sanatından anlamıyor. Anlamak istemiyor. Böyle bir çaba göstermiyor...

Milliyet'e, tiyatro sanatıyla ilgili olduğunu iddia eden kim geldiyse, bu sanatın gelişmesine değil, gerilemesine neden oldu. Zeynep Oral da içinde olmak üzere...

Bu durum, son derecede doğal... Bunun başat nedeni; Milliyet'in, diyalektiği bilen yazara sahip olmaması... Özellikle tiyatro sanatıyla ilgili olduğunu iddia edenlerin hiçbiri diyalektikten, bilimden, hatta sanattan anlamıyorlar. Onlar, sadece birer erguvani (oligarşik) olduklarından, şansları yada emekleriyle değil, ağları ve bağlarıyla gazeteye intikal ediyorlar...

Miraç Zeynep Özkartal da bunlardan biri... Milliyet gazetesinin, tiyatro haberlerini de yapan Özkartal, tiyatrodan bihaber...

18 Haziran 2007 tarihli Milliyet'in bir haberini, olduğu gibi aktaralım:


Ödenek tartışmasında hedef Ali Poyrazoğlu

Tiyatrolara verilen devlet ödeneği konusundaki tartışma büyüyor. Komisyon üyeleri "Kendi oyunu konuşulurken Ali Poyrazoğlu odadan çıkıyordu" dese de tiyatrocular, ödeneğin Poyrazoğlu'nun oyununa verilmesine tepkili

MİRAÇ ZEYNEP ÖZKARTAL

Semaver Kumpanya'ya, özel tiyatrolara dağıtılan devlet yardımının verilmemesi üzerine başlayan tartışma devam ediyor. Yardım alamayan Işıl Kasapoğlu, Mahir Günşiray, Emre Kınay, Nesrin Kazankaya gibi isimlerin aynı zamanda ödenekli tiyatro çalışanı olmaları, "Kültür Bakanlığı'nın devletten maaş alan tiyatroculara yardım vermediği" iddiasını doğurdu.

Kasapoğlu basına gönderdiği mektupta şöyle diyordu: "Ödenekli devlet kurumlarından maaş alanlar özel kamu tiyatrolarında çalışamazlarmış! İnşallah bu sadece dedikodudur, yoksa iyice utanılacak bir durum çıkıyor. Tiyatroculara tiyatro yapmak yasak, ama mafya dizilerinde oynayabilirler!"

'Talep çok, imkân yok'

Özel Tiyatrolara Yardım Değerlendirme Komisyonu'nun kriterlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Müdürlüğü Genel Müdür Vekili Mustafa Atalar'a sorduk. Kendisi de komisyonda görev alan Atalar şunları söyledi: "Talep çok, imkânlar kısıtlı. Biz kararları verirken tiyatrodan gelen arkadaşların fikirlerine de danışıyoruz. Tabii belli kriterler var. Mesela yardım almak için kurulan uyduruk kumpanyalar oluyor, bunu araştırıyoruz." Atalar, yönetmelikte "ödenekli tiyatro kadrosunda olanlar yardım alamaz" gibi bir madde bulunmadığını, ancak "Kadrolu sanatçıların tiyatro kurup yardım istemelerini etik bulmayanlar olduğunu" belirtti.

Tartışmaya Tiyatronline adlı internet sitesinde yayımlanan bir yazıyla katılan Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği temsilcisi Orhan Kurtuldu da, "Bakanlığın devlet bütçesini, keyfiyete göre ve çifte standart uygulayarak kullandığını" iddia etti. Yazısında "Kültür Bakanı'nın suç işlediğini" de belirten Kurtuldu, şunları söyledi:

'Ödeneği alan ile veren aynı'

"Bu Bakan devletin bütçesini haksızca kullanmıştır. Basın yoluyla ilgili makamlara suç duyurusunda bulunuyorum. Bakanlık, ödenek vermediği tiyatrolara bunun nedenlerini, verdiği tiyatrolara da hangi kriterlere göre verdiğini açıklamak zorunda. Ödenek komisyonlarında ödeneği hem alan, hem veren konumda kişiler asla olmamalıdır. Bu yıl komisyonda görev alanlar istifa etmelidir."

Kurtuldu'nun sözünü ettiği 'hem alan, hem veren' komisyon üyesi Ali Poyrazoğlu, bu yıl "Tak Tak Takıntı" adlı oyunu için 92 bin YTL ödenek aldı.

Mustafa Atalar ise bu rahatsızlığı çözmek için başvurdukları yöntemi şöyle anlattı: "Komisyonda, fiilen tiyatro yapan kişilerin bulunması da istendiği için Poyrazoğlu'nu davet ettik. Ama kendi yardımı konuşulurken Poyrazoğlu odadan çıkıyor".

Bir başka komisyon üyesi yazar Refik Erduran da sürekli şikâyet telefonları aldığını ve bir daha bu komisyonda görev yapmak istemediğini söyledi. Erduran prosedürü şöyle açıkladı: "Komisyonun bürokrat üyeleri tiyatroların dosyalarını vergi, borç gibi konularda inceliyor. Ali Poyrazoğlu ise tiyatro gruplarını sanatsal açıdan değerlendiriyor." Poyrazoğlu ile ilgili bir başka iddia da, oyununun masraflarını İşsanat'ın karşıladığı ve ödenekli sayılması gerektiğiydi. İddiayı doğrulayan İşsanat yöneticisi Meriç Soylu, Poyrazoğlu'nun oyunlarının prodüksiyon masraflarını ve oyuncuların maaşlarını İşsanat'ın ödediğini belirtti.

'Hayır, İşsanat oyuncuların maaşını ödemiyor'

"Benim komisyonda bir tane oyum var. Onların almadığı para benim cebime girmiyor. İşsanat da prodüksiyonuma belirli bir katkıda bulunuyor. Oyuncularımın maaşlarını ödediği doğru değil."


'Yönetmelik iyi uygulama kötü'

NESRİN KAZANKAYA (Tiyatro Pera)

Aslında bu, çok çağdaş bir yönetmelik. Ama uygulanmasında terslikler var. Bize hiçbir gerekçe gösterilmedi. Elimdeki kâğıtta sadece şöyle yazıyor: "Tiyatronuz bu yıl yardıma uygun görülmedi". Biz Devlet Tiyatrosu (DT) sanatçıları zaten kurumun izniyle dışarıda çalışıyoruz. İzni veren kurum desteği vermiyor. Altı yıldır başvuruyoruz, bir kere bile yardım alamadık. Özel tiyatrolar tek kişilik diktatörlükle mi yönetiliyor?'Poyrazoğlu ödeneği cebine atıyor'

MAHİR GÜNŞİRAY (Tiyatro Oyunevi)

Komisyon üyelerinin seçiminin dayanağı yok. İki yazar ve bulvar komedisi yapan bir tiyatro patronu, Ali Poyrazoğlu var. O da utanmadan en büyük payı kendine alıyor. Bizim yardımdan yararlanmamamız Poyrazoğlu'nun 1997'de "Mahir Günşiray da kim oluyor?" demesiyle başladı. DT kadrosunda olmamı gerekçe gösterdiler. Biz DT çalışanları görevimizi yapıp karşılığını alıyoruz. Devletten aldığımız maaşı yine tiyatroya yatırıyoruz. Ama Poyrazoğlu o 92 bin YTL'nin 2-3 bin YTL'sini harcıyor, gerisini cebine atıyor. Devlet soruşturma açmalı. Ortak hareket etmek için Tiyatrolar Platformu kurduk.

tıkla: Milliyet


Herşeyden önce, Özkartal, olayın tamamına vakıf değil yada olayın tamamını göstermek istemiyor. Gizliyor...

Haberin başlığından başlayalım:
"Ödenek tartışmasında hedef Ali Poyrazoğlu" değil. Hedef "Devlet Sadakası" dediğimiz kavram ve bu kavramın içerdiği durumun yanlışlığı...

Kimin açısından durum yanlışlığı var? Bizim açımızdan... Biz kimiz? Bu tartışmanın genişlemesini sağlayan tiyatrom.com ve tiyatroyun...

Bir tiyatro yöneticisi, bakanlığın odasına tutsak olursa, özgürlüğünü rafa kaldırmış demektir. İstediği denli "Kendi oyunu konuşulurken Ali Poyrazoğlu odadan çıkıyordu" diye hikaye anlatılsın. "Devlet Sadakası" için savaşım verenler, halkın istemlerine yanıt veremezler...

Bu yıl Semaver Kumpanya'nın patronu Işıl Kasapoğlu para alamadığı için, onun karşısına Ali Poyrazoğlu'nu koyarsınız. Gelecek yıl Ali Poyrazoğlu para alamadığında da, Ali Poyrazoğlu'nun karşısına Ferhan Şensoy'u koyarsınız!...

Siz bir yazar olarak, kişinin karşısına kişi koyma kolaycılığına yada saptırmasına başvurursanız, durum ister istemez sizin yazdığınız gibi olur...

"...Işıl Kasapoğlu, Mahir Günşiray, Emre Kınay, Nesrin Kazankaya gibi isimlerin aynı zamanda ödenekli tiyatro çalışanı olmaları, 'Kültür Bakanlığı'nın devletten maaş alan tiyatroculara yardım vermediği' iddiasını doğurdu." Sözleri de, asal tartışmanın gözden kaçmasına neden oluyor. "Devlet Sadakası" anlayışına tutsak olan bir mantıkla yazı yazmaya başlandığında, bu tür yapay karşıtlıklara gitme zorunluluğu doğuyor... Yineliyoruz: "Devlet Sadakası" verilmemeli, "Devlet Sadakası" alınmamalı. Tiyatro, kendi olanaklarıyla ayakta durabilmeli. Bağımsızlığın tek koşulu bu!...



Sürecek...