Piyasa kültürüyle yayımlanan, piyasa kültürünü yeniden oluşturan, kapitalist değerlerin yücelmesi için göğsünü siper eden; Tiyatro... Tiyatro... , Tiyatral İstanbul ve sahte Oyun'un karşıtı olarak yayımlanan OYUN dergisi, okunmak için yayımlandığından, tüm durumunu bu anlayışa hizmet etmek için örgütledi...
Herşeyden önce ederini saptarken çok dikkatli davrandı; 1 TL...
Diğer yayınların 5 TL olduğunu düşündüğümüzde, OYUN'un ne denli önemli bir işlev üstlendiğini anlamış oluruz...
Tamamı kuşe olan OYUN, tiyatro yayıncılığının kağıt kalitesinin altında kalmamaya özen gösterdi...
Tamamıyla kendine ait bürolardan satışı yapılan OYUN, Devlet Tiyatroları'nın gişelerine sığınan bir zavallılık içerisinde bulunmuyor...
Hiçbir sponsora kendini teslim etmeyen OYUN; "Devlet Sadakası", "Efes Pilsen Harçlığı", "AKBANK Çanağı", "İsviçre Hastanesi Kıyağı", "İpragaz Enerjisi", "Yapı Kredi Sigorta Garantisi"... gibi duvarlara sırtını dayamadan yaşamını sürdürüyor...
Peki; çürüyen, küflenen, intihar edip, bir ceset gibi yaşamaya çabalayan Türkiye tiyatrosu sponsorsuz, devletsiz ve sadece millete yüzünü dönerek yaşayamaz mı? Hemen yanıtını verelim; yaşar!!! Yeter ki, devlet, millet için savaşım veren tiyatroları; mühürlemesin, baskı uygulamasın, basmasın, oyuncularını ve izleyicilerini gözaltına alarak işkence yapmasın!!!
Peki, bir tiyatro dergisi neden çanaktan beslenmek zorunda kalır? Hemen yanıtını verelim; kapitalist değerlerin yeniden üretilmesi için!!!
Peki, örnekse 3000 adet ve hem de kuşe kağıda dergi bastırdığınız zaman masrafı ne olur? Hemen yanıtını verelim; 1200 TL, yani dergi başına 40 kuruş...
Dağıtımcı ne denli kar payı alır? Ortalama yüzde otuz... Dergi başına 30 kuruş eder...
Şimdi küçük bir hesap yapalım:
3000 adet dergi 3000 TL... 1200 TL matbaa vs... 900 TL... 900 TL de size kalır...
Tiyatro... Tiyatro... dergisini 3000 adet bastığını ilan eden Mustafa Demirkanlı, 5 TL'den satıyor... Demek satılıyor ki 3000 adet basıyor... Satılmazsa, matbaacıların dayatması yok ki 3000 adet olacak diye!!! İsterseniz 500 adet bile bastırabilirsiniz... Ha, finans kapitalin halkla ilişkiler müdürlerini etkilemek için banal yalan söylemek için sanal tiraj üretiyorsanız, o sizin bileceğiniz birşey!!!
Mustafa Demirkanlı diyor ki:
Hüseyin Hilmi Bulunmaz, utanmadan, sıkılmadan sitesinde kendi ile ilgili şunları da yazabilen biridir:
“'Oha filan oldum yani'
Bugün akşam yemeğinde; havuç ve patates destekli enginar, salçalı makarna, kıvırcık salata, uskumru çirozu, antep fıstıklı tahin helva, pudra şekerli çilek yedim...”
Hakikaten, O’ha ya da çüş derler insana. Arkadaşları ev kirasını ödemek için didinirken (Kendi sitesinde utanmadan bunu da lanse etmişti), insanlar kuru soğan ekmekle karnını doyururken bu ülkede, nasıl da insanlarla alay edercesine aktarıyor yediklerini, anlamak mümkün değil bu sosyalist (!) kuyumcunun?(http://www.tiyatrodergisi.com.tr/Public/?nid=3269)
"...insanlar kuru soğan ekmekle karnını doyururken bu ülkede, nasıl da insanlarla alay ederceseni aktarıyor yediklerini, anlamak mümkün değil..."
Yukarıdaki alıntıyı gözönünde bulundurarak, Demirkanlı'nın hesabını yapalım:
3000 dergi 5 TL'den 15000 TL... Matbaa vs. 3000 TL... Dağıtım için 4500 TL... Geriye, 7500 TL kalır...
(Yediğimiz yemekte gözü kaldıysa), Demirkanlı, dilerse her ay bir kamyon enginar yiyebilir!!!
Özetle; okunmak için değil, satılmak için yayımlanan dergiler, kapitalizmi yeniden üretmek adına pazara sürülüyor...
Finans kapitalin çanağından beslenen dergilerin halktan yana bir çabası olamaz...
Enginar tarlası satın alacak denli para kazanan dergiler; metanın değişim değeri için varlıklarını sürdürüyorlar... Biz OYUN dergisi olarak, metanın kullanım değerine önem veriyoruz...
Tiyatro... Tiyatro... dergisini okurken, Ayça'nın "Buraları Yıkılıyo!" parçasını dinliyorum... Bu yazıyı yazarken Ciao Bella (İtalyan Partizan Türküsü) dinliyorum...
Evet, 1 TL ve 32 sayfanın tamamı kuşe dolan dergimizi berduşlar da okuyabilir...
Herşeyden önce ederini saptarken çok dikkatli davrandı; 1 TL...
Diğer yayınların 5 TL olduğunu düşündüğümüzde, OYUN'un ne denli önemli bir işlev üstlendiğini anlamış oluruz...
Tamamı kuşe olan OYUN, tiyatro yayıncılığının kağıt kalitesinin altında kalmamaya özen gösterdi...
Tamamıyla kendine ait bürolardan satışı yapılan OYUN, Devlet Tiyatroları'nın gişelerine sığınan bir zavallılık içerisinde bulunmuyor...
Hiçbir sponsora kendini teslim etmeyen OYUN; "Devlet Sadakası", "Efes Pilsen Harçlığı", "AKBANK Çanağı", "İsviçre Hastanesi Kıyağı", "İpragaz Enerjisi", "Yapı Kredi Sigorta Garantisi"... gibi duvarlara sırtını dayamadan yaşamını sürdürüyor...
Peki; çürüyen, küflenen, intihar edip, bir ceset gibi yaşamaya çabalayan Türkiye tiyatrosu sponsorsuz, devletsiz ve sadece millete yüzünü dönerek yaşayamaz mı? Hemen yanıtını verelim; yaşar!!! Yeter ki, devlet, millet için savaşım veren tiyatroları; mühürlemesin, baskı uygulamasın, basmasın, oyuncularını ve izleyicilerini gözaltına alarak işkence yapmasın!!!
Peki, bir tiyatro dergisi neden çanaktan beslenmek zorunda kalır? Hemen yanıtını verelim; kapitalist değerlerin yeniden üretilmesi için!!!
Peki, örnekse 3000 adet ve hem de kuşe kağıda dergi bastırdığınız zaman masrafı ne olur? Hemen yanıtını verelim; 1200 TL, yani dergi başına 40 kuruş...
Dağıtımcı ne denli kar payı alır? Ortalama yüzde otuz... Dergi başına 30 kuruş eder...
Şimdi küçük bir hesap yapalım:
3000 adet dergi 3000 TL... 1200 TL matbaa vs... 900 TL... 900 TL de size kalır...
Tiyatro... Tiyatro... dergisini 3000 adet bastığını ilan eden Mustafa Demirkanlı, 5 TL'den satıyor... Demek satılıyor ki 3000 adet basıyor... Satılmazsa, matbaacıların dayatması yok ki 3000 adet olacak diye!!! İsterseniz 500 adet bile bastırabilirsiniz... Ha, finans kapitalin halkla ilişkiler müdürlerini etkilemek için banal yalan söylemek için sanal tiraj üretiyorsanız, o sizin bileceğiniz birşey!!!
Mustafa Demirkanlı diyor ki:
Hüseyin Hilmi Bulunmaz, utanmadan, sıkılmadan sitesinde kendi ile ilgili şunları da yazabilen biridir:
“'Oha filan oldum yani'
Bugün akşam yemeğinde; havuç ve patates destekli enginar, salçalı makarna, kıvırcık salata, uskumru çirozu, antep fıstıklı tahin helva, pudra şekerli çilek yedim...”
Hakikaten, O’ha ya da çüş derler insana. Arkadaşları ev kirasını ödemek için didinirken (Kendi sitesinde utanmadan bunu da lanse etmişti), insanlar kuru soğan ekmekle karnını doyururken bu ülkede, nasıl da insanlarla alay edercesine aktarıyor yediklerini, anlamak mümkün değil bu sosyalist (!) kuyumcunun?(http://www.tiyatrodergisi.com.tr/Public/?nid=3269)
"...insanlar kuru soğan ekmekle karnını doyururken bu ülkede, nasıl da insanlarla alay ederceseni aktarıyor yediklerini, anlamak mümkün değil..."
Yukarıdaki alıntıyı gözönünde bulundurarak, Demirkanlı'nın hesabını yapalım:
3000 dergi 5 TL'den 15000 TL... Matbaa vs. 3000 TL... Dağıtım için 4500 TL... Geriye, 7500 TL kalır...
(Yediğimiz yemekte gözü kaldıysa), Demirkanlı, dilerse her ay bir kamyon enginar yiyebilir!!!
Özetle; okunmak için değil, satılmak için yayımlanan dergiler, kapitalizmi yeniden üretmek adına pazara sürülüyor...
Finans kapitalin çanağından beslenen dergilerin halktan yana bir çabası olamaz...
Enginar tarlası satın alacak denli para kazanan dergiler; metanın değişim değeri için varlıklarını sürdürüyorlar... Biz OYUN dergisi olarak, metanın kullanım değerine önem veriyoruz...
Tiyatro... Tiyatro... dergisini okurken, Ayça'nın "Buraları Yıkılıyo!" parçasını dinliyorum... Bu yazıyı yazarken Ciao Bella (İtalyan Partizan Türküsü) dinliyorum...
Evet, 1 TL ve 32 sayfanın tamamı kuşe dolan dergimizi berduşlar da okuyabilir...