Bir zamanlar, Özdemir Nutku'nun yazdığı "Yaşayan Tiyatro" kitabının yardımıyla tiyatro savaşımı veriyor ve Türkiye tiyatrosunun ölmemesi için elimizden geleni yapıyorduk...
Oktay Akbal'ın kulakları çınlasın: "Önce Ekmekler Bozuldu" ve ardından herşey... Bu herşeyin başında da tiyatro geldi...
Başta Özdemir Nutku olmak üzere, tüm tiyatro gericileri bu durumdan sorumlu...
Türkiye tiyatrosunda herşey o denli "absürd" hale geldi ki, "gerçek" bir tavır geliştirmek olanaksız gibi görünüyor...
Çürüyen, küflenen, intihar eden ve ceset haline gelen Türkiye tiyatrosu, her yanından buram buram kokuyor...
Konservatuara hazırlanan çocuk yaştaki insandan tutun yayın organlarına dek, tüm tiyatro ceset haline gelmiş, koku salıyor...
Akbabaların bile iştahını yok eden bu ceset, orta yerde durdukça sıkıntısı bize de yansıyor...
Tiyatro yayımcılığı yaptığını iddia eden ve her türden şantajcılığı meslek edinmiş Tiyatro... Tiyatro... dergisi, yukarıda belirtilen pisliğin taşıyıcısı ve çamur atıcısı olarak varlığını sürdürmeye çalışıyor...
Türkiye tiyatrosunun kirlenmemiş ve kirlenmeye niyeti olmayan ender kişilerinden biri Coşkun Büktel'e çamur atmaya yeltenen Tiyatro... Tiyatro... dergisinin Sahibi ve Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Mustafa Demirkanlı, tamamıyla sorumsuz bir tavırla davranıp, çamur üretimini sürdürüyor...
Yoldaşları; Ahmet Levendoğlu, Ali Taygun, A. Ertuğrul Timur, Nihal Kuyumcu, Üstün Akmen... ile birlikte strateji belirleyip, taktik geliştiren Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Mustafa Demirkanlı, tamamıyla büyük bir sorumsuzluk içerisinde bulunup, Türkiye tiyatrosunun çürümesi, küflenmesi, intihar etmesi ve ceset halinde mumyalanarak Mısır'daki Keops piramidine sığınması için elinden geleni ardına koymuyor...
Internet Teröristleri gibi ağız kullanan Mustafa Demirkanlı:
"Coşkun Büktel, bir anlamda Hacker'dır, hacker'larla kol kola olan biridir. Coşkun Büktel, kendisini ilgilendirmeyen sorunlara kapalıdır, yakın arkadaşlarının sahtekarlıklarını bile görmezden gelir. Hırsı hacker'lığı bile onaylatan Büktel'in bu yüzünü teşhir etmek şart oldu. Yakında...."
diyerek belirsizlik oluşturuyor...
Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Mustafa Demirkanlı yukarıdaki sözleri bir araya getirerek:
"Ben; çürüyen, küflenen, intihar eden ve ceset halinde orta yerde kalıp, pis kokular salgılayan Türkiye tiyatrosunun bir neferiyim..." diye slogan atmış oluyor...
"Çamur at izi kalsın!" mantığıyla sorumsuzluk anıtı olarak, hala insan yüzüne çıkabilme "duyarlılığı" gösteren Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Mustafa Demirkanlı; Ahmet Levendoğlu, Ali Taygun, A. Ertuğrul Timur, Nihal Kuyumcu, Üstün Akmen... 'nin dışında, herhangi bir insanın yüzüne bakabiliyor mu?!... Çok merak ediyoruz...
Ve tadımlık olsun diye, Coşkun Büktel'in www.coskunbuktel.com adlı sitede Mustafa Demirkanlı ve yoldaşları için yaptığı yorumun kısa bir bölümünü aktarıp link veriyoruz:
Ben, Mustafa Demirkanlı'yı teşhir etmeye değil, onun şahsında, ona destek veren tüm tiyatro camiasının çürümüşlüğünü bir kez daha teşhir etmeyi amaçlıyorum. Tıpkı daha önce ve hâlâ "Theope" sayesinde de teşhir ettiğim gibi... Demirkanlı'nın bana küfretmesi umurumda değil; koca bir tiyatro camiasının bu küfre sessiz kalmasını, bu küfrü sessizlikle onaylamasını bile acıklı bir Yeşilçam filmiymiş gibi sadece seyrederek umursamayabilirim; ama bana edilen küfre rağmen Demirkanlı'yla aynı safta kalacak tüm "entelektüellerin" bilmesini isterim: Onları Demirkanlı'nın yalanlarına ortak olmuş sayacak, tiyatro alanındaki çürümüşlükten sorumlu tutacak, onların attıkları her adımı sorgulayacak, okurların vicdanında alayını mahkum etmeyi görev edineceğim.
Tiyatro sanatının bu kadar çirkeflikle barış içinde bir arada olmasını asla kabul etmeyeceğim.
Kaynak: http://www.coskunbuktel.com/buktelkimdegisti.htm