12 Nisan 2007 Perşembe

KİMSE DEĞİŞMEDİ!

"Düzgün bir adam, düşman toplamadan tek adım olsun atamaz." Hermann Hesse

Değişim yasasına direnen bir ülkede yaşıyoruz... Değişim kurallarına uymamak için inat eden bir sanat alanında savaşım veriyoruz... Tiyatronun değişmemesi için tüm güçlerini barikatlara yığan gericilerle uğraşmak zorunda kalıyoruz...

Coşkun Büktel soruyor: "KİM DEĞİŞTİ?"
(Bakınız: http://www.coskunbuktel.com/buktelkimdegisti.htm)

Hiç düşünmeden yanıt verelim: KİMSE DEĞİŞMEDİ!

Coşkun Büktel'in yazısının spotunu aktaralım:


Bugün, Özdemir Nutku skandalını, OYÇED skandalını, "Çığ" skandalını "görmeyen", "duymayan", "yazmayan" Mustafa Demirkanlı; üç-beş yıl önce kaleme aldığı "Çığlık" başlıklı yazısında, "görmeme", "duymama" ve "yazmama"yı, "aklından bile geçiremeyeceği" bir alçaklık saydığını söylüyordu.


Bir kez daha yineleyelim: KİMSE DEĞİŞMEDİ!

Çünkü: Mustafa Demirkanlı o zaman da yalan söylüyordu, şimdi de yalan söylüyor...

Coşkun Büktel'in "KİM DEĞİŞTİ?" yazısının ilk paragrafını aktaralım:

Hilmi Bulunmaz iyi bir iş yaptı: Tiyatro Tiyatro dergisinin sahibi Mustafa Demirkanlı tarafından yazılmış "Çığlık" başlıklı yazıyı, yazılışından üç-beş yıl geçtikten sonra, bugün (7 Nisan 2007) tiyatroyun.com adlı sitede yeniden gündeme getirdi. (Bakınız: http://tiyatroyun.blogspot.com/2007/04/lk.html) Demirkanlı'nın (her nasılsa boş bulunduğu —gardının düştüğü— bir anında yazılmış) ibretamiz "Çığlık"ını, bugün Hilmi Bulunmaz sayesinde yeniden okurken, baştan sona düşündürücü ipuçlarıyla dolu bu yazının, özellikle şu aşağıya aktardığımız paragrafı dikkatimizi çekti:


Ve iki nokta üstüste (:) 'den sonra gelen Mustafa Demirkanlı alıntısını aktaralım:


ve sonrasında körfez depremi…
ardından İ. Rahmi Dilligil döneminde yaşananlar karşısında,
Kültür Bakanlığı’nın eksik kalan desteği de vermesinin ötesinde...
ve hatta yeni destekler bile verilmesi için bizden istenenler… sonucunda…
kalemimizin namusunu koruduk… sonuç!..
D.T’ları ilanları kesildiği gibi…
özel sektörden aldığımız bazı ilanlar da anlaşılmaz bir biçimde bıçak gibi kesilmişti, kesilmişti çünkü, “bedeli!” karşılığı verilmek istenen destekler için, istedikleri “bedel!”i, yani; görmeme, duymama, yazmama “bedel!”ini ödemeyi kabul etmemiştik. İyi de yapmıştık, aksini değil yapmak, aklımızdan bile geçiremezdik.

(Bakınız: Mustafa Demirkanlı,
"Çığlık")


Coşkun Büktel'in dört kısa paragrafını daha aktaralım:


Acaba özel sektör artık dürüst olmaya karar verdi ve reklam vermek karşılığında Mustafa Demirkanlı'ya alçakça dayattığı ahlaksız şartları ("görmeme, duymama, yazmama" şartlarını) dayatmaktan vaz mı geçti?

Yoksa Mustafa Demirkanlı, kendisine alçakça dayatılan ahlaksız şartlara karşı direnmekten mi vazgeçti?

Özel sektör mü değişti? Demirkanlı mı? Özel sektör mü alçaklıktan vazgeçti? Demirkanlı mı alçaklıkla el sıkıştı?

Özdemir Nutku skandalına, OYÇED skandalına, "Çığ" skandalına Tiyatro Tiyatro'nun (çarşaf çarşaf reklamlarla dolu) sayfalarında asla rastlayamamış/rastlayamayan okurlar, yukarıdaki sorulara hangi cevabı vermeliler?


Mao Zedung'un önemli sözü olan: "Düşmanımın düşmanı dostumdur" sözünü, bireysel çıkarları için kullanan Mustafa Demirkanlı'ya, "mertçe ve Türkçe" bir "güncelleme" yazan Coşkun Büktel'in yazısını okuyunuz...

Şunu unutmadan: KİMSE DEĞİŞMEDİ!

Kaynak:http://www.coskunbuktel.com/buktelkimdegisti.htm