Bizden esinlenerek; "Devlet Tiyatroları İntihar Ediyor." diye bir yazı yazacağını iddia eden Mustafa Demirkanlı, grip olduğundan, uzun zamandır bu yazıyı yazamıyor... (http://www.tiyatrodergisi.com.tr/public/?nid=3199)"Kısa Bir Açıklama" yaparak, hasta olduğunu ve bu yüzden yazı yazmakta zorlandığını belirten Mustafa Demirkanlı,( http://www.tiyatrodergisi.com.tr/Public/default.aspx?nid=3259) Suat Erkan adlı bir okurun yazısına yer vermiş...
Katılmadığımız birçok yanı bulunmasına karşın, önemli şeyler söylediğinden yayımlıyoruz:
DEVLET TİYATROSUNU SAVUNMAK???!!!
Suat Erkan
Tiyatro dergisinde TOBAV ve DETİS son eylemini de okudum ve kendi kendime dedim ki; bir kurum kendini ancak bu kadar yıpratır, rezil eder ve kuruma düşman olanlara bu kadar büyük koz verir.
Başlık ne güzel… Devlet Tiyatroları İntihar Ediyor…
Kültür ve Turizm Bakanı'nın söylediklerinden 3 alıntı yapılmış ve bu sözlerin Devlet Tiyatrosu çalışanlarına hakaret olduğu ve Mine Acar'ın bu sözlere sessiz kaldığı söylenmiş. Bir kere şunu kabul edelim; istatistikler de gösterir ki, Bakan'ın sözleri yalan değil.
Protestocu grupların liderleri, gelin kabul edin, bunlar doğru… Yıllarca sahneye adım atmadan maaş alanlar olmadı mı? Oldu! Dizide oynayacağım diye görev almak istemeyen olmadı mı? Oldu! Önce bu tespitlerin doğru olduğu konusunda herkes birleşsin… Dizilerde öyle isimler var ki, sahnede görmeyi özledik… Öyle sanatçılar var ki, bu protestolara, basın açıklamalarına harcadıkları enerjilerini sahne için harcasalar da, sahnede izlesek diye bekledik…
Kızmayın, darılmayın, kabul edin, sizin kendi kurumunuza verdiğiniz zararı yedi kat düşmanınız size vermez… 2 yıldır devam eden, büyük enerji sarf ettiğiniz yeni yönetimi devrime çabaları bir türlü size göre mutlu sona ulaşamadı… Ama siz devam ediyorsunuz… Devletle oyun oynuyorsunuz…
Devlet Tiyatroları tüm Türkiye tiyatro kültürünün koruyucusudur diyorsunuz, ama önce siz kendiniz kendi kurumunuzu korumakta sıkıntı yaşıyorsunuz… Tek derdiniz Mine Acar'ın genel müdür olması mı? Evet diyeceksiniz şimdi.. Diyelim ki Mine Acar dediğiniz gibi kuruma büyük zarar verdi… Peki geçmişte, 23 nisanda makam koltuklarına oturup kalkan çocuklar gibi, genel müdürlük yarışlarınız sırasında kurum zarar görmedi mi sanıyorsunuz?
Öyle bir an geldi ki, kimin genel müdür olduğu belli değildi… Bu protestocu liderler çok iyi bilirler o zamanları.. Ama o gün koltuk kavgasını yapanlar, şimdi birlik olmuş, başkasına karşı koltuk savaşını sürdürüyor… Biz hep aynı isimleri hep aynı kavgaların içinde görüyoruz… Sürekli aynı şey.. Kayıkçı kavgası gibi…
Sanki Devlet Tiyatrosu'na sanat, tiyatro yapmak için değil de, makam, koltuk, yönetim kavgası yapmak için gelmişler, dernekler açmışlar, vakıflar kurmuşlar gibi geliyor. Size göre kim ne kadar doğruyu söylerse söylesin, ama genel müdür hep kurumdan yana tavır alsın. Size ayıp olmasın diye sessiz kalsa bile olamaz. Konuşmalı kurumu savunma adı altında sizleri savunsun. Çünkü sizin iş yapmadığınız, aksattığınız ya da sabote ettiğiniz zaman dokunulmazlığınız var sanki…
İlle de yıllardır tanıdıklarımızdan, tanınmış isimlerden birileri genel müdür olsun.. Başkası olamaz.. Ankara'da lokallerde bu işler halledilsin… Gençler sizi hocaları; ağabeyleri olarak bilsin, siz ne derseniz onları yapsın, sizin derneklerinize, vakıflarınıza üye olsun…
Sizler emekliliği hak etme rahatlığından mıdır nedir, mangalda kül bırakmıyorsunuz… Sizden sonra tufan olsun di mi? Size yar olmayan kimseye olmasın… Masum, tiyatro sanatını yapmaya çalışanlara ne olursa olsun… Zaman ve dönem sizden geçmiş ya da geçmekte olduğu için , sizden sonrakilerden size ne di mi? Yapmayın.. etmeyin… Devlet Tiyatroları bu ülkeye gerekli… Hem de çok gerekli.. Bu kurumu siz kapattıracaksınız.. Ama siz diyorsanız, kapanırsa kapansın, bizim olmayan kimsenin olmasın, arkadan gelen gençlere ne olursa olsun, o zaman siz, hangi Devlet Tiyatrosu'nun uğrunda savaş veriyorsunuz? Ya da veriyor musunuz?
Saygılarımla…
Kaynak: http://www.tiyatrodergisi.com.tr/Public/default.aspx?nid=3260
