Hilmi Bulunmaz
6 Nisan 2007
Tiyatro, her şeyden önce bir sanattır... Tiyatroyu sanat olmaktan çıkarıp iktidarların yedeğinde bir tür tapınma aracı olarak kullanmak isteyen güçler var. Bu güçler, tiyatro uygulaması içerisinde bulunan insanlarla birlikte, akademik zırhlarına güvenerek, evrensel düzlemde tiyatro metni ve gösterisi oluşturan kişi, kuruluş ve kurumlara karşı savaşım vermekte, evrensel değerlere bağlı yazarların oyunlarını, sözde tarihsel dayanaklara yaslanarak, yok saymakta, imha etmek istemektedir.
Tiyatro özdekseldir. Gizemci görüşlerle ele alınan tiyatro, sanat olmaktan çıkarılıp bir tür büyüsel öge olarak görülmek/görünmek isteniyor. Parayı, ünü, güvenceyi sağlayanlara tapan tiyatroculara gereksinim duyan egemenler; "Tiyatro bir afyondur!" anlayışıyla baktıkları bu alanı, tamamıyla fizikötesi mantıkla yönetmeye çalışıyorlar.
Tiyatro; Kral, Padişah, Çar, Şah, Sultan yönetimlerine boyun eğen bir sanat değildir. Tiyatroyu, gerici emelleri için, kutsal bir şemsiye olarak gören egemenler, güvendikleri tiyatroculara; ısmarlama işler yaptırıyorlar. Ulusal ve uluslararası bildiri hazırlayıcıları da, her zaman için bu egemenlerin sözcüsü olarak, ısmarlama metin yazmayı, adeta yarış haline getiriyorlar.
Tiyatro; metinleriyle ve gösterileriyle, feodal beylere teslim edilemeyecek denli ilerici ve çağdaş olmalıdır. Dünya tiyatrosu; Shakespeare, Moliere, Brecht... gibi yazarların gerisine düşürülmek isteniyor. Başta Amerika olmak üzere, her türden gerici ve kapitalist ülkelerdeki egemenler, dünya tiyatrosunun imha olması için elinden geleni yapıyorlar. Akademik zırhlarına bürünen insanların vaftiz edici çürümüşlüğüne sırtını dayayan statükocu tiyatrolar, bu duruma alet yada dayanak oluyor.
Ulusal ve uluslararası tiyatro bildirilerini; Kral, Padişah, Çar, Şah, Sultan... gibi feodal yöneticilere hazırlattıran ITI (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü), bu sanatın çürümesine, küflenmesine, intihar etmesine neden oluyor. Bu çürümüşlüğe, bu küflenmeye ve bu intihara ortak olmamak, hatta karşı çıkmak için, ezilenlerin yanında yer almak gerekiyor.
Biz; "Bütün Dünyanın İşçileri Birleşin!" sloganına önem veren kişi, kuruluş ve kurumlar olarak, "Karşı Bildiri" sunma yerine, "Karşıt Bildiri" sunmayı uygun görüyoruz. Şimdiye dek, kanıksanmış ve yasak savma niteliğinde kaleme alınmış metinler yerine, dünyayı yerinden oynatmak isteyen güçlerle bağlaşık kurarak, geleceğin tiyatrosunu oluşturma adına, sesimizi yazıya dönüştürme çabası içerisinde olduğumuzu duyururuz.
Bundan böyle, 27 Mart tarihini tiyatro tapınıcılarına bırakıp, 1 Mayıs tarihinin Dünya Tiyatro Günü olarak düşünülmesini ve uygulanmasını öneriyoruz. Bu önerimize katkıda bulunmak isteyen kişi, kuruluş ve kurumların görüşlerine önem veriyoruz.
***
Hüseyin Hilmi Bulunmaz kimdir?
1955 yılında İstanbul'un Beykoz ilçesinde doğan H. Hilmi Bulunmaz, 8 yaşında bir kundura işliğinde çalışmaya başladı. 10 yaşındayken, kendisi için büyük bir facia olan anne-baba ayrılığını yaşadı. Yine aynı yaşta; marangozluk, seyyar satıcılık, konfeksiyon işçiliği, oyuncak fabrikasında işçilik... gibi birçok iş yaptıktan sonra, kuyumculuk mesleğinde "karar kıldı".
Hemen hemen hiçbir eğitim görmeyen Bulunmaz, resmi ideolojinin etkisinde kalmadı.
Bulunmaz, işçiliği sürdürürken, bir yandan da bağlama ve ritm saz çalarak sahne yaşamıyla tanıştı. 1972 yılında Ortaoyunu, Köy Seyirlik Oyun, Gölge Oyunu gibi geleneksel sahne sanatlarını tanıdıktan sonra, kendini komedyen olarak sahnede buldu.
Türkiye'de tiyatroyu sanat olarak gören ve görmeye çalışan ustalarla birlikte çalıştı.
Tüm dünyaya, Türkiye'yi barbar olarak tanıtan 12 Eylül Faşizmi Dönemi'nde haksız yere gözaltına alındı, tutuklandı ve sürekli olarak işkence gördü.
Kurduğu tüm salonlar egemenler tarafından basıldı, baskına uğradı, mühürlendi, oyuncuları ve izleyicileri sürekli olarak gözaltına alınıp tehdit edilerek edilgenleştirilmek istendi.
Yönettiği tüm oyunlar, bir biçimde engellendi, yasaklandı, oynanılmaz duruma getirildi.
Kurduğu kuruluş ve kurumlar talan edildi.
Bulunmaz, İtalya, Hindistan, Rusya, Almanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya... gibi ülkelerde araştırma yaptı.
Kurduğu ve talan edilen birçok kuruluş ve kuruma sahip olan Bulunmaz, Türkiye'de; hiçbir kapitalist, faşist ve gericiden destek almadan yaşayan, profesyonel anlamdaki tek tiyatro sahibi olmanın haklı gururuyla mücadelesini sürdürüyor.