9 Mart 2007 Cuma

Bir paneli gündeme taşımak yada Özgür Sahne

3 Aralık 2000 tarihini taşıyan bir yazıyı bugün (9 Mart 2007) okuyabildim...

Üzerinde daha sonra duracağım bu yazının, okurlarımız tarafından okunmasında yarar var...

Herşeye karşın, yazının bir bölümünü buraya aktaralım:


Özgür Sahne'den Fidan Eroğlu:

Arkadaşlar, biz İnsancıl Atölyesi'nde yaklaşık bir yıldır çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar sırasında biz bilinç olarak birtakım gelişmeler içerisindeyken, diğer yandan, yani Aydınlanma Hareketi üzerinden, o hareket içerisinde içten içe bir çürümenin yaşandığını idrak etmeye başladık.

Eğer yalnızca taciz yanıyla gördüğümüz bir şey olsaydı bu (daha geniş bir alanı kapsadığı için bunu söylüyorum) o zaman bunu başka bir şekilde çözümleyebilirdik. Ama bunun hem taciz, hem sanatın binlerce yıllık gelişimine yapılan bir ihanet, bir de aydınlanmaya ve yaratılmaya çalışılan yeni insan modeline karşı yapılan bir ihanet olduğunu gördüğümüz için, yani sorunun çok daha vahim olduğunu gördüğümüz için tartışmaya açtık.

Aslında biz büyük bir korkuyla girdik bu tartışmalara; ama tartışmaların içinde korkunun bilinçli cesaret olduğunu kavradık. Fakat bir şeyi daha kavradık bu tartışmalarda; Biz sistem içindeki ilişkiler gibi, bizden daha çok bilen, bizim hocamız olan, hep söz söyleyen insanlara karşı aynı sistemde uygulanan anlayışla, bir tapınma kültürünü taşıyoruz.

Muhalif sistem içindeki insanların içinde de tapınma, susma ve onaylama kültürü var; yani daha çok biliyor, daha güzel anlatır, o konuşsun, diyerek hep birilerine bıraktığımız sözler sonucu eleştirel bilincimizi yitirmeye başladığımızı fark ettik. Bunu birçok alanda da fark ediyoruz ve taciz konusuyla birlikte, bunun muhalif alanlarda da tartışılması gerektiğini ve yaratılması gereken yeni insan modelinde de bu eleştirel bilincin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Teşekkür ederim.


Yazının tamamını okumak için; http://iatp-web.org/headline.asp?act=view&hid=75


Önemli not: 1988/89 yıllarında "öğrencim" olan Fidan Eroğlu; son derecede dürüst, çalışkan, ilerici, işçi sınıfı ahlakını içselleştirmiş, emeğin değerini anlayabilecek denli işçilik yapmış, "aydınlanmacı ve aydınlatmacı palavracılara" pabuç bırakmayacak kıvamda entelektüel bir insan olduğundan, iddiaları bana inandırıcı geldi...

Taraflar görüşlerini belirttikçe burada yayımlayacağım... Hiç kimseye sansür koymadan, hiç kimseyi kayırmadan!..