Metin Kondel
22 Ağustos 2019
Tiyatrocu Ulvi Alacakaptan bahsi. İlk (kez olarak) Anadolu turnesinde Of'ta izlemiştim Hasan Nail Canat'la. Sonra Bursa'da üniversitede okurken Namazgâh'ta bir dairede sazlı sözlü tiyatral birşey yaptı. İki tane Arap misafirle gelmiştim.
Hiçbir şey anlamadılar oyundan ama beğendiklerini söylediler.
Sonra Gerçek Hayat dergisinde bir ropörtajda söylediği bir sözle hatırladım. "Bir zamanlar samimiyet diye sandığımız şey meğerse parasızlıkmış." 12 Eylül askeri darbesinden sonra hidayete ermiş bir solcu. Bunlar bagajlarıyla gelirler. Ulvi Alacakaptan'ın dilinde tuhaf bir panik var, sürekli üst perdeden birşey satıyormuş gibi. Pisişik bir Yeşilçam hastalığı var, sözle rol, bakışla rol, herşey rol, hayat komple rolden ibaret onlar için. Tiyatrosunda da aynı. Birinci perde bitti, o seyirciye sözü uzatıyor, birşeyler geveliyor. Milli Görüş camiasında sanat, sinema, tiyatro, edebiyat türü şeyler hak getire. Onlara hidayete ermiş komünist bozuntusu lazım. Bugün kültürde iktidarın tavrı da odur. Hidayete erme potansiyeli olan solcu ve komünistleri fonla, Allah kerimdir.
Eh, Ulvi Alacakaptan da görüyor mama nerde. Mecburen sarayın kapısından o da sağa sola saldırıyor. Aslan numarası yapıyor.
Sonuçta Milli Görüş hareketinin dünyayı sırf politikayla kurtarabileceğine olan kör inancı eldeki sanatçı, yazar vb. adamların uzaklaşmasına sebep oluyor. Dünyalarında kültür diye bir şey yok çünkü. Öyle bir ufukları yok. Gençleri Rasim Özdenören okuyacak, reise hayran olacak, Atatürk'ü de muteber bilecek, zaten Milli Görüşçü dediğiniz de bu. İtikatta Müslüman amelde biraz reisçi icabında hafiften Kemalist! Bu garabette hidayete erememiş bir solcunun durmasına imkân var mı?
https://www.facebook.com/metinkondel/posts/2605441176147310
22 Ağustos 2019
Tiyatrocu Ulvi Alacakaptan bahsi. İlk (kez olarak) Anadolu turnesinde Of'ta izlemiştim Hasan Nail Canat'la. Sonra Bursa'da üniversitede okurken Namazgâh'ta bir dairede sazlı sözlü tiyatral birşey yaptı. İki tane Arap misafirle gelmiştim.
Hiçbir şey anlamadılar oyundan ama beğendiklerini söylediler.
Sonra Gerçek Hayat dergisinde bir ropörtajda söylediği bir sözle hatırladım. "Bir zamanlar samimiyet diye sandığımız şey meğerse parasızlıkmış." 12 Eylül askeri darbesinden sonra hidayete ermiş bir solcu. Bunlar bagajlarıyla gelirler. Ulvi Alacakaptan'ın dilinde tuhaf bir panik var, sürekli üst perdeden birşey satıyormuş gibi. Pisişik bir Yeşilçam hastalığı var, sözle rol, bakışla rol, herşey rol, hayat komple rolden ibaret onlar için. Tiyatrosunda da aynı. Birinci perde bitti, o seyirciye sözü uzatıyor, birşeyler geveliyor. Milli Görüş camiasında sanat, sinema, tiyatro, edebiyat türü şeyler hak getire. Onlara hidayete ermiş komünist bozuntusu lazım. Bugün kültürde iktidarın tavrı da odur. Hidayete erme potansiyeli olan solcu ve komünistleri fonla, Allah kerimdir.
Eh, Ulvi Alacakaptan da görüyor mama nerde. Mecburen sarayın kapısından o da sağa sola saldırıyor. Aslan numarası yapıyor.
Sonuçta Milli Görüş hareketinin dünyayı sırf politikayla kurtarabileceğine olan kör inancı eldeki sanatçı, yazar vb. adamların uzaklaşmasına sebep oluyor. Dünyalarında kültür diye bir şey yok çünkü. Öyle bir ufukları yok. Gençleri Rasim Özdenören okuyacak, reise hayran olacak, Atatürk'ü de muteber bilecek, zaten Milli Görüşçü dediğiniz de bu. İtikatta Müslüman amelde biraz reisçi icabında hafiften Kemalist! Bu garabette hidayete erememiş bir solcunun durmasına imkân var mı?
https://www.facebook.com/metinkondel/posts/2605441176147310