3 Temmuz 2015 Cuma

Coşkun Büktel için sadece kendi ve ötekiler var; öteki özne değil, nesne!

HİLMİ BULUNMAZ, HİÇBİR KARŞILIK BEKLEMEDEN, TÜM MASRAFLARI KENDİ CEBİNDEN ÖDEYEREK, LEMİ BİLGİN'E BİRLİKTE TİYATRO OYUNLARI BASMAYI ÖNERDİ.

LEMİ BİLGİN HALKIN VE TİYATRO SANATININ YARARI ADINA YAPILMIŞ BU TEKLİFE ŞU 3 CEVAPTAN BİRİYLE KARŞILIK VEREBİLİR:

1. TEKLİFİ KABUL EDİYORUM! LÜTFEN DERHAL ANKARA'YA GELİN, PROJEYİ GÖRÜŞÜP, BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRELİM. TİYATROMUZDA HALK VE SANAT YARARINA BİR YAYIN CANLANMASINI BİZ DE ÇOK İSTERİZ.

2. OYUN BASMAYA GEREK YOK. İYİ KÖTÜ BÖYLE DE İDARE EDİP GİDİYORUZ İŞTE... ZATEN EMEKLİLİĞİME ŞURADA KAÇ GÜN KALDI?! LÜTFEN, BAŞIMA İCAT ÇIKARIP BENİ RAHATSIZ ETMEYİN!

3. BEN DEVLETİM, BANA PARA VERECEK OLAN HİLMİ BULUNMAZ'LA MUHATAP OLMAK BANA YAKIŞMAZ; BANA ANCAK BENDEN HALKIN PARASINI TIRTIKLAYACAK İFTİRACI VANDALLARLA MUHATAP OLMAK YAKIŞIR. BİZ KİTAP BASACAKSAK, ANCAK BİZDEN HALKIN PARASINI ALIP BİZİ KAZIKLAYACAK OLANLARA BASTIRIRIZ. EĞER BASTIRMIYORSAK, ŞU SIRALAR BİR DE OYUN METNİ BASARAK KAZIKLANMAYA BÜTÇEMİZ YETMEDİĞİ İÇİNDİR.

Hilmi Bulunmaz'ın Lemi Bilgin'e önerisi için, bakınız: 
http://www.tiyatroyun.blogspot.com/…/bulunmaz-yaynclktan-le…
  • Rozita Steen bunu beğendi.
  • Coşkun Büktel Eğer bugün DT genel müdür koltuğunda, halktan ve tiyatro sanatından yana bir insan oturuyorsa, yukarıda saydığımız üç şıktan hangisini tercih edeceği gayet açıktır.
  • Mustafa Demirkanlı "ben isim vermeden insanları suçlayacak kadar alçak biri değilim." İmza Coşkun Büktel (Mealen aktardım) Bakalım dediği gibi biri miymiş yoksa laf olsun diye mi sallamış... Soru: "BANA ANCAK BENDEN HALKIN PARASINI TIRTIKLAYACAK İFTİRACI VANDALLARLA MUHATAP OLMAK YAKIŞIR." Kim bu vandallar? eminim açıklamayacaktır, yukarıdaki cümlesini düzeltmesi kendi hayrınadır, "olmuş, bir hata yapmışım, isim misim açıklamadan suçlarım ben insanları da demeyip, anında konuyu değiştireceğine kalıbımı basarım...
  • Coşkun Büktel Hilmi'nin teklifi ne güzel, di mi, Mustafa? Yeni yeni oyunlar basılacak, tiyatromuz canlanacak ve tüm masrafları Hilmi ödeyecek, tiyatromuzda tüm insanlar mutlu olacak. Sen de mutlu olmaya çalış! Bu sayfada konu bu! Lütfen değiştirmeye çalışma!
  • Mustafa Demirkanlı Hiçbir şey değiştirmiyorum, Hilmi'nim girişimi de çok güzel. Sorum şu: Hani sen ismini vermeden kimseleri suçlamazsın ya... " Soru: "BANA ANCAK BENDEN HALKIN PARASINI TIRTIKLAYACAK İFTİRACI VANDALLARLA MUHATAP OLMAK YAKIŞIR." Kim bu vandallar? eminim açıklamayacaktır, yukarıdaki cümlesini düzeltmesi kendi hayrınadır, "olmuş, bir hata yapmışım, isim misim açıklamadan suçlarım ben insanları da demeyip, anında konuyu değiştireceğine kalıbımı basarım..." Hadi bakalım ya lafını ye ya da açıkla, isimsiz suçladıkların kim? Bakalım ne kadar delikanlısın...
  • Mustafa Demirkanlı Çok kolay. "Ben işime gelince isim vermeden de suçlarım, kimse de bu çelişkimi bana soramaz." de, olsun bitsin... "Lütfen değiştirmeye çalışma!" diye yalvarman gereksiz, konu yazdığın metinde, isimsiz suçlamalarında, kendi ilkene kendinin karşı çıkmasında... Bakalım, takip edelim, Büktel'i daha iyi tanıyacağız.
  • Coşkun Büktel Benim kolaylık aradığım yok, Mustafa; zorda değilim ki... Sen kendinde müfettiş yetkisi görerek bana soru soruyorsun diye, ben seni müfettiş kabul ederek senin sorularına cevap vermek zorunda değilim ki... Sana "lütfen" diyorsam, bu senin sandığın (ya da saptırmaya çalıştığın) gibi, yalvardığım anlamına gelmiyor. Ama gel şu mutlu sayfayı kirletme! Bak Hilmi Devletimizin tiyatrosuna ne güzel bir öneri yapmış, bundan mutlu olmak yerine, niye rahatsız olasın ki...? Boşver, gel sen de katıl herkesin sevincine...
  • Mustafa Demirkanlı Ahh Büktel ahhh, hayatta bir kere lafının arkasında dur... ben senin yazdığın mutluluk yazısının dışında bir şey sormadım ki? Müfettişlikle ne alakası var, kaçacak bu noktayı mı buldun? O laf senin sitenin başında durdu uzun süre. Sen isim vermeden kimleri suçladın, açıklayamıyorsun değil mi? Peki, o zaman daha önce söylediğin "İsim vermeden suçlamam" ilkenden vazgeçtiğini söyle olsun bitsin...Ben sana genel bir soru sormuyorum ki, uzun süre sitesinin başında taşıdığın ve çok övündüğün ilkene ne olduğunu soruyorum, sen napıyorsun? Yanıtı yukarıda...Büktel'in yanıtlayamadığı soruya verdiği yanıtımsılarda... Özür mü dileyecek yoksa çaresizlikten konuyu mu değiştirecek? Bakalım takip edelim, Büktel'i daha iyi tanıyacağız. Kendi kendini övdüğü Büktel mi karşıdaki yoksa yanıtını veremediği yukarıdaki takiyyedeki adam mı?
  • Coşkun Büktel Ben çok mutluyum, Mustafa! Hilmi'nin önerisi, tiyatrosever her insanı da mutlaka mutlu etmiştir. Keşke sen de mutlu olabilsen... Beni provoke etme çabanı ve umudunu ve şu müfettiş paltonu üstünden çıkarıp bi yana atarak, keşke sen de artık biraz ferahlayabilsen... Bravo, Hilmi!
  • Mustafa Demirkanlı Hilmi'nin önerisine mutlu olmadım demedim ki, tam tersi ne güzel bir öneri dedim, bunu herkes anladı... İnsanların anlayamadığı: Senin "isimini vermeden kimseyi suçlayacak kadar alçak değilim" ilkene ne oldu? Vaz mı geçtin? Yoruyorum seni, yüzüne vurduğum çok ağırına gidiyor, haklısın, çok ağır... Ama yanıtlamadan kaçamayacağın kadar da seni bağlayan bir durum... Çok uzun süre sitenin başında taşıdığın bir banner'dı... VAZ GEÇTİM, BEN İSİM VERMEDEN SUÇLARIM de ben de takip edenler de "biraz ferahlayabilse", ne dersin? Sanırım yanıtlayamayacaksın, ama ben bu utancını unutturmayacağım sana... Bakalım senin yazdıklarını beğenenler ne diyecek bu işe? Hoş sen de biliyorsun ya, kedi pisliğini örter gibi örtmeye çalışacaksın...Örtmeye çalış bakalım ama sen de biliyorsun, bu konuda artık tek laf edemeyeceksin...
  • Coşkun Büktel Mustafa'cığım, Hilmi'nin teklifine gerçekten sevindiysen, neden bu sayfada Hilmi'nin bir başka örneği tiyatromuzda asla görülmemiş bu cömert fedakarlığını değerlendiren ve Hilmi'ye saygı sunan cümleler kurmak yerine; konuyu Hilmi'den saptırmaya çalışıyorsun? Hilmi'ye fazlasıyla hak ettiği saygıyı sunmak çok mu zor? Hilmi'ye fazlasıyla hak ettiği saygıyı sunmak yerine, niye beni provoke ederek ağzımdan hakaretamiz bir laf kapıp doğru savcılığa koşmayı takıntı haline getirdin? Bırak artık bu hesapları da, Hilmi'nin teklifine gerçekten sevinmeyi dene! Lemi Bilgin'in o cömert teklifi neden kabul etmesi gerektiği üzerine birkaç cümle kurmaya çalış! Mutlu değilsen bile, mutluymuş gibi görünmeye çalış. Bak, ben Hilmi'nin halktan ve tiyatro sanatından yana o muhteşem fedakârlığına saygımdan ötürü, konuyu saptırmamak için elimden gelen her şeyi yapıyor; bir buçuk yıldır (o konuda ağzını bıçak açmadığını bile bile ama yine de inatla) yüzlerce defa sorduğum halde senin bir türlü cevaplamadığın (sonradan silip yok ettiğin o galiz küfürlerinle ilgili) klasik sorumu bile bu sayfada sormuyorum. Niye? Çünkü bu mutlu bir sayfa! Bu sayfa Hilmi'nin muhteşem özverisine adanmış bir sayfa! Lütfen (yine yanlış anlama, yalvarmıyorum) kirletme bu sayfayı! Kırk yılın başında bir tane tiyatrocu da çıkmış, "devlet malı deniz" felsefesini elinin tersiyle iterek, devlete katkı yapmayı önermiş. Gel sen de katıl herkesin bu mutluluğuna!
  • Mustafa Demirkanlı Büktel, yukarıda yazdıklarına inanıyor musun gerçekten? Senin için ağır değil mi? İlkeni göz göre göre çiğnemek, sonra da yeri geldikçe kendini övmeler... Çelişkini yani gerçek olmayanı önüne konanlara yanıt verememek, ağrına gitmiyor mu? İki, Savcılığa tabii ki şikayet de bulunacağım, merak etme yeterli karine var, ben onun peşinde değilim... Senin, kendi kendini mahkum ederek, çaresizlik için de ne diyeceğini bilememe durumun karşısında her medeni insan gibi özür dileme yiğitliğini gösterememene üzülüyorum... Hatırlarsın, bana iftira atmıştın, ispatladım, sen de özür diledin, yine özür dileyebilirsin, ben o ilkeden vaz geçtim diyebilirsin ya da isim verirsem başım derde girer onun için isim vermiyorum diyebilirsin... üç, senin tartışma sırasını bırakarak, yine konuları saptırmak için sorduğun sorunun yanıtını 26 Mart'ta vereceğim (Mahkemede) ve bir adım daha atıp, soruşturmanın genişletilerek Avi Maraşlıyan'ın sunacağım IP adresleriyle bulunmasını talep edeceğim, umarım yakın arkadaşın Bulunmaz bu konuda itiraz etmez hatta aynı talebi tekrarlar, korkunuz yoksa tabii... Evet, ilkene ne oldu? İSMİNİ VERMEDEN KİMSEYİ SUÇLAMAM ilkeni, Hilmi'nin aklına eserek yaptığı bir önerinin huşu içindeki saygı duruşuna kurban mı edeceksin? Hilmi, kurumlara Dergi çıkarmayı da önermişti, o derginin yazar kadrosuna seni de önermişti... aklına geldiği gibi öneride bulunuyor. Aslında, kimseye gereksinimi yok ki zaten baskı masrafını kendi karşılayacakmış, DT'ye neden ihtiyaç duyuyor ki? Sen kendi ilkene sahip çık ya da sus... suskunluğun çok şeyi anlatır...
  • Mustafa Demirkanlı Verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür dilerim ama "ilkem" diye yutturmaya çalıştıklarının da boş bir cümle olduğunu insanların bilme hakkı olduğunu düşünüyorum... Tanımayanlar da tanımaya başlamıştır sanırım... ben biliyordum da... dava meselesine gelince tabii ki dava açacağım, şikayette de bulunacağım... "DEVLET TİYATROSUNDAN PARA TIRTIKLAMAYA ÇALIŞAN VANDALLARLA" ahlaksız suçlamanın hesabını vereceksin... yeterli kanıt var, burada ısrarla kendinle çelişmen sana ömür boyu yeter de artar bile...
  • Coşkun Büktel Hilmi'nin bu cömert teklifinden bu kadar rahatsız olacağını tahmin edemediğimiz için, asıl biz senden özür dileriz, Mustafa! Yalnız, işi tehdide vardırmasan bence daha iyi ederdin... Dikkat et, olur mu, benim "sıfır sansürlü" demokrat sayfalarıma girip de, benim "sıfır sansür" ilkemi mümkün olan en kötü niyetle suiistimal edip, sürekli ricalarıma rağmen bana yönelttiğin bu asılsız suçlama, tehdit, hakaret ve provokasyonların yüzünden, sen bana dava açmaya çalışırken savcı sana kamu davası açmasın! YAŞASIN HİLMİ'NİN ÖZVERİLİ TEKLİFİ! BRAVO, HİLMİ BULUNMAZ!
  • Mustafa Demirkanlı Hilmi'nin arkasına bu kadar sığınman beni bile şaşırttı... Hilmi'nin teklifi yaşasın, varolsun da senin ilkene noldu? Ona bir açıklık getirsen diyorum, ilkeler öyle işine geldiği gibi değiştirilmez diye biliyordum ben.... yoksa Büktelce'nin bir ilkesi de bu mudur? İşime geldiği gibi ilkemi ya önemserim ya da önemsemem, kimse bana müfettiş gibi soramaz mı diyorsun... İlke benim değil mi, istediğim gibi kullanırım demek mi? Dedim ya beni de şaşırttın... İlkeler bu kadar kolay çiğneniyorsa onun adı ilke değil, show malzemesidir...Artık susmalısın, konuştukça batıyorsun... Bir daha da kasım kasım kasılmaya kalkma... Hadi geçmiş olsun...
  • Coşkun Büktel Uzatma, Mustafa! İnsan mahkemeye vereceğim dedikten sonra, artık son sözünü söylemiştir. Daha fazla gevezeliğe gerek kalmaz. Mahkemede görüşürüz.
  • Mustafa Demirkanlı Mahkeme adli bir yapı... Ahlak burada konuşulur, mahkeme senin ilkenle ilgilenmez... Hata yaptım diyemiyorsun, "isim vermeden suçlamam" ilkemi terk ettim de demiyorsun... neden? Sen nasıl ilkeli biri olduğunu iddia ediyorsun?.. Ayıp değil mi? Yoksa biraz utanmaya başladın mı? Rahat bırak beni, utandırdığın yeter mi diyorsun yoksa? Bu ilkesizliğinle nasıl uyuyacaksın bu gece, yarın gece, sonraki geceler... Beni bile şaşırttın... İlkeli Büktelmiş... Pöh, yesinler ilkeni, ilkesini anında satan adamı da yesinler... İlkesiz Büktel, kendi ilkesini çiğneyen Büktel, bir lokma niyetine yiyebilen Büktel... Sadece insanları yanıltmak için,"ilkem" diye övündüğü ana sayfasında uzun süre taşıdığı ve bir anda yok sayan Büktel... Utanma eşiği epey yükselmiş Büktel... Yazık çok yazık...
  • Mustafa Demirkanlı Beni bile bu ilkesizliğinle hayal kırıklığına uğrattığın için seni kınıyorum, isim vermeden yaptığın ahlaksız suçlamalardan dolayı seni kınıyorum... Büktel, ilkene neden sahip çıkmıyorsun diyemeyen, "beğen düğmecisi" arkadaşlarını da kınıyorum, sana bu kadar somut bir soruya neden yanıt vermediğini soramadıkları için...
  • Mustafa Demirkanlı Büktel, banner'ına tıklayınca çıkan şu: "Sitemin başlığına ("banner") koyduğum "İnsanları ismimi ve isimlerini vermeden suçlayacak kadar alçak değilim" (C.B.) ilkeni açıklayan ve tersini yapanları "alçak" olarak suçlayan banner'ını kaldırmayı düşünüyor musun? Yoksa, hâlâ aynı şeyi savunuyor musun? Savunuyorsan aradaki çelişkiye vereceğin bir yanıt var mı?
  • Mustafa Demirkanlı "Bugüne kadar izlediğin hiçbir oyununu beğenmediğin, çıkartmaya çalıştığı dergisinin ilk sayısında "ben bu oyunda yokum!" dediğin, "Aşil topuğum olma" diye basılı bir dergide tanımladığın, daha bir iki ay önce ödenekli kurumlara sözüm ona ortak dergi çıkartma önerisi yapan, şimdi de aklına estiği için DT'ye (Kaldı ki neden DT? Musahipzade Celâl'in DT ile ilgisi ne? Varisi filan mı yoksa?) öneride bulunduğunu sanan, parası benden diyerek aşağılamaya kalkan (Çünkü böyle bir öneri yoktur, yapılmamıştır sadece ücretsiz yayıncık yapmaya çalıştığı blokspot'unda yüzlerce anlamsız yazının yanında yer alan bir eğlencelik (!) karşısında ilkeni çiğneyerek, sadece öfke duyduğun insanlara hakaret etmek için bu tuzağa dahil olmak seni hiç mi üzmedi? Yoksa birlikte mi organize ettiniz? Hiç mi yüzün kızarmadı?

    Çok yazık! Gerçekten yazık!

    Bu cümle sana mı ait? Hâlâ arkasında mısın bu cümlenin?

    "Sitemin başlığına ("banner") koyduğum "İnsanları ismimi ve isimlerini vermeden suçlayacak kadar alçak değilim" (C.B.)" Yazının tamamı ya da Büktel'in ilkesi "Bulunmaz Büktel'in İlke Düşkünlüğü" yazısında.http://www.tiyatrodergisi.com.tr/detay.php?hng=3715
  • Mustafa Demirkanlı Büktel'in yakın arkadaşı, yukarıda öve öve bitiremediği H.Hilmi Bulunmaz'ı daha yakından tanımak isteyenler için, kendisinin özel çektirip yayımladığı fotografı ve olağanüstü yazısını okumak isteyenler için:http://www.tiyatroyun.blogspot.com/.../blog-post_3488.html
  • Coşkun Büktel Tabii ki, Mustafa, tehdini yutmak zorunda kalmış, beni dava etmeye filan kalkışmamıştı. Çünkü ben kimseyi suçlamamıştım; sadece üç ihtimalden bahsetmiştim:

    LEMİ BİLGİN HALKIN VE TİYATRO SANATININ YARARI ADINA YAPILMIŞ BU TEKLİFE ŞU 3 CEVAPTAN BİRİYLE 
    KARŞILIK VEREBİLİR:

  • 1. TEKLİFİ KABUL EDİYORUM! LÜTFEN DERHAL ANKARA'YA GELİN, PROJEYİ GÖRÜŞÜP, BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRELİM. TİYATROMUZDA HALK VE SANAT YARARINA BİR YAYIN CANLANMASINI BİZ DE ÇOK İSTERİZ.

  • 2. OYUN BASMAYA GEREK YOK. İYİ KÖTÜ BÖYLE DE İDARE EDİP GİDİYORUZ İŞTE... ZATEN EMEKLİLİĞİME ŞURADA KAÇ GÜN KALDI?! LÜTFEN, BAŞIMA İCAT ÇIKARIP BENİ RAHATSIZ ETMEYİN!

  • 3. BEN DEVLETİM, BANA PARA VERECEK OLAN HİLMİ BULUNMAZ'LA MUHATAP OLMAK BANA YAKIŞMAZ; BANA ANCAK BENDEN HALKIN PARASINI TIRTIKLAYACAK İFTİRACI VANDALLARLA MUHATAP OLMAK YAKIŞIR. BİZ KİTAP BASACAKSAK, ANCAK BİZDEN HALKIN PARASINI ALIP BİZİ KAZIKLAYACAK OLANLARA BASTIRIRIZ. EĞER BASTIRMIYORSAK, ŞU SIRALAR BİR DE OYUN METNİ BASARAK KAZIKLANMAYA BÜTÇEMİZ YETMEDİĞİ İÇİNDİR.

    Mustafa, beni kışkırtarak, delikanlılıktan filan bahsederek, bana, "evet seni suçluyorum, ne olmuş, ulan?" dedirtmek için, yukarıda görülduğü üzere, elinden gelenin fazlasını yapmış. Gösterdiği gayretkeşlikle, kışkırtmanın adeta kitabını yazmış. Sekiz yıl boyunca hiç sapmadan uyguladığım "sıfır sansür" ilkemden, mümkün olan en kötü niyetle, aynı hakaretleri yazmış da yazmış. Kendisiyle muhatap olmayı bırakmamdan sonra bile,tekrar tekrar yazarak, adeta halk dilinde "sülük gibi yapışmak" deyimini akla getiren bir ısrarla, arka arkaya, hakaret ve kışkırtma dolu bir sürü yorum daha eklemiş. Siz yazı hayatınızda böylesine sınır tanımaz bir kışkırtmaya hiç uğradınız mı? Uğramış olamazsınız. Mustafa alanında özeldir.
  • Coşkun Büktel Mustafa, buna benzer daha düzinelerce kışkırtma örneğine imza attı. Ama sonunda o kaçmak zorunda kaldığı için, her yazdığını ertesi gün ya da ertesi hafta sildi. Burada ona göre "kaçan" ben olduğum için, marifet yaptığını sanmış. O yüzden, bunu silmemiş. Silip örtbas etmediği çok az örnek sayfa var.
  • Coşkun Büktel Mustafa Demirkanlı beni hep Hilmi'yle birlikte hareket ediyormuş gibi gösteriyor. Oysa Mayıs 2014'den beri yollarımızı ayırdığımız, o günden bu yana duruşma salonlarından başka hiçbir yerde yüz yüze gelmediğimiz ve yüz yüze ya da telefonda tek bir kelime konuşmadığımız biliniyor. Hilmi'nin bana karşı o günden beri yürüttüğü kara propagandayı herkes biliyor. En iyi de Mustafa biliyor. 

    Peki ya 2014 öncesinde?

    Öncesinde evet, birçok konuda birlikte hareket etmiştik. Ama her zaman değil. Örneğin, Mart 2007'de Hilmi, "Oyun" adlı tiyatro dergisini çıkarmaya başladığında, derginin kapağında adları sıralanan yazıların en başında ve diğerlerinden daha büyük harflerle, benim adım ve yazımın adı yer alıyordu:

    "Çığ" Aslında Nedir, Neyi Sarsıyor? / Coşkun Büktel

    Ama derginin bir ay sonraki Nisan 2007 tarihli 2. sayısında ne oldu? Ben, derginin ilk sayısındaki yazımın basımında yapılan hataları anlattıktan sonra dergide artık yazmayacağımı açıklayan "Böyle Bir 'Oyun'da Yokum" başlıklı kısa bir yazı yayınladım. Ve Hilmi'nin 2007'de başlayıp 2009'a kadar sürdürdüğü "Oyun" dergisine, bir daha da asla yazmadım. Tıpkı Hilmi'nin benimle yaptığı videoyu da kendi sitemde ya da facebook sayfalarımda asla yayınlamadığım gibi.

    Demek ki, ben her zaman Hilmi'yle birlikte hareket etmiyorum. Hilmi'ye karşı yollarımızı ayırmamızdan önce de yazılmış eleştiri yazılarım var. Ve bunu en iyi bilenlerden biri de Mustafa... Ne var ki, bunu bildiğini her zaman söylemiyor. Yalnızca, yukarıda, sondan önceki yorumunda olduğu gibi, işine geldiği zamanlarda söylüyor: Görüldüğü gibi orada diyor ki:

    "çıkartmaya çalıştığı dergisinin ilk sayısında "ben bu oyunda yokum!" dediğin"...

    Mustafa yukarıda böyle diyor ama mahkemede şaşıyor: Mahkemede bizim birlikte hararet ettiğimizi söyleyerek, beni, mesela, hiç yayınlamadığım zaman aşımına uğramış bir video yüzünden suçlayıp 10 ay hapse bile mahkum ettirebiliyor. 

    Sevinsin bakalım... Temyize kadar.
  • Coşkun Büktel Yani Hilmi, yollarımızı ayırdıktan sonraki dilekçelerinde kanıtsız olarak "Büktel'le aramızda hiçbir ideolojik ve kültürel bir ortaklık ya da yakınlık yoktur" derken; yollarımızı ayırmamızdan önceki dönem için de geçerli ve doğru bir şey söylemiş oluyor. Somut belgeli kanıtı da, Oyun dergisinin 1. ve 2. sayısında görülebilir.