16 Temmuz 2014 Çarşamba

İstanbul Adalet Sarayı'nda tanıştığım Haydar Usta, Tolstoy'u anımsattı!

Bu sabah İstanbul Adalet Sarayı'na girince içime bir ferahlık saplandı!... Haksızlıkların yasalarla korunduğu bir ülkede yaşadığımı bilsem de, ne zaman bir adliye kapısından içeri adım atsam, yüreğimdeki has turnalar dansa başlayıp, kılıç balıklarıyla kalkan balıkları halk oyunları oynuyor!

Hayatın bir kerelik değil de yoğun bir anlamda yaşandığında bin kerelik olduğuna olan inancımın acısını çekiyor olsam da, ısrarla, inatla ve yine insanlara sımsıcak  soluklar saklarım... Onlardaki insan sıcağını sofraya buyur etmek için buna ihtiyacım var... Aç insanların muhtaç avuçlarına konup onlara sapsarı darı getiren kumruların toplumculuk hâline kulak asmayanlar, martıların kanadındaki susamları duyumsamazlar. Emekçi halka, sosyal devlete ve tüyü bitmemiş yetime yepyeni tuzaklar kurmak için paslı ellerindeki irin kokulu gereçlerle gezinir bu kulak asmayanlar!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz