1 Mayıs 2014 Perşembe

Bulunmaz'dan Demirkanlı'nın evinde ikâmet eden İsmail Can Törtop'a...

T.C.
İSTANBUL 
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA


SORUŞTURMA NO: 2013/168583



KONU: İsmail Can Törtop'un çok haksız ve soyut şikâyetine savunma!


1 - Bana hakaret ederek iftira attığı için hakkında savcılık soruşturması başlatıp, "HAKARET SUÇU" işlediği kanaatiyle hakkında iddianame hazırlanılarak, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/523 Esas Sayılı Dâvâ Dosyası ile muhakeme edilmesi sürmekle birlikte, 110.000,00 TL istemiyle "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açtığım ve yargılanması hâlâ İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/230 Esas Sayılı Dâvâ Dosyası süren İsmail Can Törtop ve 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" ibaresiyle bile ifade edilmeyi hak eden bir yapılanma içerisinde bulunan bir kişidir. Bu kişi, soruşturma dosyası içeriğinde çok net görülebileceği gibi, kendi ikâmet adresini vermeyerek yukarıda belirttiğim örgütlenmenin önderlerinden Gülhan Avşar Demirkanlı ile Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın ev adresini ikâmet olarak göstermektedir. Yıllardır aramızda sürmekte olan hukuk mücadelesi sürecinde yüzlerce kez dile getirdiğim örgütlenme ilişkisini algılamamıza yarayan bu olgu (Demirkanlı Ailesi'nin evinin ikâmetgâh olarak gösterilmesi) sadece bu soruşturmayı değil, diğer onlarca (belki yüz tane) soruşturmayı, kovuşturmayı, hatâlı ve kabahatli bir anlayışla beni mahkûm ettiren dâvâ dosyalarını yakından ilgilendirmektedir. Bu bağlamda da İsmail Can Törtop'un gösterdiği ikâmetgâh adresini içeren muhtarlığa başvurularak, İsmail Can Törtop'un bu adreste ikâmet edip etmediği soruşturulmalıdır. Bence, İsmail Can Törtop, alışkanlık hâline getirdiği yalan söyleme edimini burada bile gündeme getirerek, kolluk güçlerini, savcılığı yanıltma eylemi içerisine girmiştir... Şu ânda iki ayrı dosyayla "DÂVÂLI" ve "SANIK" olarak yargılatabildiğim İsmail Can Törtop'un gerçek adresi şudur: "Zeynep Kâmil Mah. Aşçıbaşı Mektebi Sk. 33/4 Üsküdar / İSTANBUL..." Gerçek adresi mahkeme dosyasında bulunmasına karşın, kendi adresini değil de, "örgüt" adresini neden veriyor? Bu soruyu yanıtlayabilecek tek kişi tabiî İsmail Can Törtop'tur.

2 - Kendisinin de içinde bulunarak, bizzât önderlik de ettiği 1100 kişilik iğrenç "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde, örgütlenmenin sorumlusu Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın, benim ve Büktel'in hakkında hazırladığı suç metnini, editörü ve sahibi olduğu www.tiyatrodunyasi.com sitesinde yayınladığı için, şu ânda hâlâ yukarıda adlarını belirttiğim mahkemelerde yargılanması süren İsmail Can Törtop, suçu gayet net olduğu için, bu suça karşı ciddî bir hukukî savunma yapamayacağını mutlaka anlamış olmalı ki, "En iyi savunma saldırıdır!" mantığıyla hareket etmeye başladı. İsmail Can Törtop, bana karşı bir husumet hezeyanı içerisindedir. Oysa ki benim kendisine karşı herhangi bir husumetim asla ve kesinlikle yoktur. Husumetinin tutsağı olan İsmail Can Törtop, bu saikle hareket edip, hakkımda soruşturma başlatmayı başardı. Tabiî bunun hukukî karşılığı mutlaka verilecektir!...

3 - Şu önemli: İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi ve İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yargılanacak denli çok art niyetli yayın yaptığı www.tiyatrodunyasi.com sitesinin editörü ve sahibi olduğu için gayetçe rahat hareket edebilen İsmail Can Törtop'un suç isnat ettiği, akademik bir derinlik içeren video konuşması, beş yıl önce (05/07/2009) çekilip, o zaman yayına konulmuş ve bu videoyla ilgili olarak zaman zaman suç duyurularında bulunulmuştur. Bu video, akademik düzeyi çok yüksek, tiyatro sanatına kuramsal derinlik katan ciddî bir video olmasına karşın varsayalım ki, hakaret içerse bile, Türk Ceza Kanunu'nun 125. Madde içeriğindeki hakaret suçu zaman aşımının 6 ay olduğu çok net biçimde görülebilmektedir. İsmail Can Törtop, gayet basit ceza ve hukuk olgusu olan zaman aşımı kavramına bile asla değer ve önem vermeyecek denli husumet içerisinde bulunduğundan, ne yazık, adalete, hakka, hukuka, kanuna ve mevzuata karşı çıkabilmektedir... Hukuk dışı bir soruşturma başlatabildiği için kendisi hakkında hem "KAMU HUKUK DÂVÂSI" açtırma girişiminde bulunacak ve hem de daha önce de açmış olduğum 110.000,00 TL gibi küçük bir miktarda değil, çok ciddî ve fahiş miktarlı bir "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açacağım. Şu ân uyarıyorum...

4 - "Şüpheli" Mehmet Cemalettin Bulunmaz'ın, "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde son derecede nesnel davranarak, benim verdiğim hukuk mücadelesine pek yanaşmamasına karşın, salt oğlum olduğu için, onu da "LİNÇ BATAKLIĞI" eylemine sürüklemek istemesinin dışında hiçbir mantık yürütemediğim anlamsız yaklaşımla oğlumu bile şüpheli olarak göstermesinin bir nedeni olduğu kanısındayım ki bu da kin duygusuyla hareket ederek husumet ruhuna teslim olmak biçiminde özetlenebilir... Bana ve benimle birlikte Coşkun Büktel'e karşı 1100 kişilik bir "LİNÇ KAMPANYASI" başlatmalarına karşın, onları mahkemeye vermeyeceğimizi, bunun bir tek koşulunun bulunduğunu, bu koşulun, bu şahısların da bizi mahkemeye vermeme durumu olduğunu beyan etmemize karşın bize karşı onlarca yada 100'e yakın soruşturma-kovuşturma-manevî tazminat dâvâsı başlatan kişileri birkaç yıl avans verdikten sonra ben de mahkemeye vermeye başladım. 

Şu ânda sadece 13 dâvâyla muhakeme ettirdiğim şahıslar, kendilerinin haksız, bizim haklı olduğumuzu anladıkları için, sürekli hukuka aykırı suç duyurularında bulunmaktadırlar. Sadece kendileri değil, avukatları da kendileri adlarına hakkımızda suç duyurularında bulunmaktadırlar. Örnekse, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Sahibesi Gülhan Avşar Demirkanlı, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Trabzon Temsilcisi Levent Çağlayan, ayrıca Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Şükrü Demirkanlı adlı şahısların (ki tümü de andığım kampanyanın önderi ve benim hakkımda onlarca kez suç duyurusunda bulunan şahıslar) vekili Avukat Reyhan Kayışlı, hukuka asla sempati duymadığı için hukuk dışı bir suç duyurusunda bulunmuş ve hukuka saygılı Savcı tarafından "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DÂİR KARAR"  sonucu hukuk dışı arzusu rahatça engellenebilmiştir.

5 - Devletin olanaklarını mevzuata zıt biçimde kullanmak düşüncesiyle hareket edebilen bir yayın olarak Şubat / 1991 tarihinden bu yana resmî tiyatro kurumlarından şaibeli biçimde reklâm almayı başaran Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, şaibeye yönelik yaptığımız eleştirilerimizi engellemek için, Mayıs 2009'da, Büktel'le bana karşı, pis "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" başlatmıştır!... Sadece iki kişi olmamıza karşın, 1100 kişiye karşı verdiğimiz entelektüel mücadelede kullandığımız derinlikli bilimsel dili küfür olarak algılayarak tiyatro kamuoyuna öyle algılatmak isteyen, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, bunu başaramayınca, yine yukarıda belirttiğimiz gibi, "HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" sürecine de girmiştir. Benim hakkımda 2009 yılında başlattıkları soruşturmanın ilk meyvesi olarak da İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8 Esas Sayılı Dâvâ Dosyası ile yargılanmamı sağlayabilen Tiyatro... Tiyatro... Dergisi çevresi düşünebildikleri hukuk karşıtı davranışları Sayın Yargıç'a kabûl ettiremeyip, benim "BERAAT" etmem sonucu tabiî iyice hukuk dışına savrulmuşlardır. Benim hakkında birinci soruşturmayı - kovuşturmayı başlatan Ömer F. Kurhan, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nde yazılar yazmış ve yazdığı bir yazıda da Coşkun Büktel'in yapıtı "Theope" oyununa iftira atmıştır. Büktel, adliyeye gitmeyi benim kadar hararetle sevmediği için, ne Ömer Faruk Kurhan, ne Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Sahibesi Gülhan Avşar Demirkanlı, ne de Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Şükrü Demirkanlı isimli şahıslara karşı suç duyurusunda bulunmuş ve manevî tazminat dâvâsı açmıştır! 

Benim kendilerine karşı, dâvâ açmamı engellemek için de, hiçbir somut dayanak noktası olmayan ve tamamıyla soyut iddialar olmanın ötesine asla gidemeyecek olan, belge, bilgi, bulgu, delil, kanıt içermeyen yapay suç duyurularında bulunarak, benim enerjimin tamamen tükenmesini, böylelikle, zaman aşımı olgusundan yararlanmayı düşünmektedirler!...

6 - Ben salt bir sanatçı değilim. Sanatçı olmanın yanında, uluslararası iş üreten "BULUNMAZ KUYUMCULUK YAYINCILIK GÖSTERİ SANATLARI SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ" ibareli kuruluşun kurucusu ve sahibi olduğum için, sürekli olarak ülke dışına çıkıp, ülkeme döviz kazandırmakla da yükümlü olan bir insanın. Benim ülke çıkışlarımı bile engellemek için sağanak hâlinde suç duyurularında bulunan bu şahıslar, tıpkı İsmail Can Törtop gibi, bence yalnızca bana değil, ülkeye de çok büyük zararlar vermektedirler! Bu yılın ocak ayının ikinci yarısından bu yana, yâni sadece üç buçuk aylık kısa bir zamanda, aklımda kaldığı kadarıyla, şuralara gittim: Almanya, Brezilya, Estonya, Fransa, Hong Kong, İran, İsviçre, İtalya, Letonya, Litvanya, Rusya, Şili. Bunun kanıtı için pasaportumdaki giriş - çıkış damgalarına bakılabilir... Geçen dönemlerin aylık giriş çıkışlarına baktığımızdaysa şu ândaki giriş çıkışlarımın belki onda biridir. Bu ne demektir?... 1100 kişinin önderleri benim üzerime sağanak hâlinde suç duyurusu yağdırdıkları zaman, ben sadece manevî olarak değil, maddî olarak da büyük sarsıntılar geçirdim! Dikkat dağınıklığı nedeniyle başımdan yaralanarak, ölümden dönmekle birlikte, iş yerim büyük bir yangınla neredeyse kül hâline geldi. Yalnızca benim sanatsal ifade olanaklarımı ilga ve imhâ etmekle yetinemeyen bu 1100 kişi ve önderleri, benim uluslararası işlerimin de durma noktasına gelmesine neden olarak, ülke ekonomisinin az bile olsa kayıp vermesini sağlamışlardır!... Şu ân "KAMU HUKUKU DÂVÂSI" ve  "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açtığım kişilerle ilgili, koşul oluşunca, "MAL VARLIĞINA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR BÜROSU" makamına başvurmayı düşünerek, "MADDÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açacağım...

Buna neden değiniyorum? Bunun bir tek nedeni var: Çünkü, artık ben de onları yargılatıyorum. Şu ân itibariyle onlar (tam 1100 kişi) 9 dâvâyla beni yargılatıyorlarken, ben, onları 13 dâvâyla yargılatıyorum!... Sineğin kanadından bile yağ çıkarmayı düşünecek kadar anlamsızca ve gereksiz suç duyurularında bulunmuş 1100 kişiyi temsilen İsmail Can Törtop'un hem "ADLİYEYİ GEREKSİZ YERE MEŞGÛL ETME" ve hem de "SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA" suçlarını işlediği kanısındayım. Bu benim kanaatim... Buna karar verebilecek olan Sayın Savcı'dır. Tabiî ki, bu arada, somut dayanaklardan yoksun soyut iddiada bulunmak, bence "İFTİRA VE SUÇ UYDURMA" suçlarını da içerir.

7 - İsmail Can Törtop'u da iki dâvâ dosyasıyla yargılattığım ve şimdilik kaydıyla sadece 13 dâvâyla sınırlandırmış bulunduğum dâvâ dosyaları: 

İSTANBUL 2. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/663
İSTANBUL 2. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/523
İSTANBUL 8. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/843
İSTANBUL 12. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/664
İSTANBUL 22. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/551
İSTANBUL 27. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/943
İSTANBUL 24. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2013/201
İSTANBUL 40. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2023/399
İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2012/481
İSTANBUL 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/423
İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/205
İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/230
İSTANBUL 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/205

8 - Yineliyorum; bu video, tam beş yıl önce (5 Temmuz 2009 tarihinde) yayınlanmış ve o günden bu güne herhangi bir yasal engelle kesinlikle karşılaşmamıştır... Bir kişi, kendisine karşı sarf edilmiş kötücül bir söz içeren yayın gördüğünde, bunu 5651 Sayılı Yasa'nın 9. Maddesi'ne göre hemen kaldırtabilir. Bu video, tam tamına beş yıldır hiçbir biçimde ceza ve hukuk mahkemelerinde ceza ve hukuk konusu yapılmamıştır... 5651 Sayılı Yasa'nın 9. Maddesi nedeniyle verilen mahkeme kararına uyulma konusunda titiz biriyim. Hukukun üstünlüğüne önem veren ve hukuka saygılı bir vatandaşa böyle ciddî suçlamada bulunulması, beni derinden sarsmıştır. Ruhumu karartan işbu durum nedeniyle, dâvâlar açacağım. 

İşbu soruşturma, "KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DÂİR KARAR" yada daha sonra "BERAAT" kararıyla sonuçlanabilirse tabiî ki fahiş miktarlı "MADDÎ VE MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂLARI" açacağımı, huzurlarınızda belirtmeyi ciddî bir vatandaşlık görevi olarak görüyorum. Suç içermeyen bilimsel nitelikte bir videoyu kendi sitemde duyurmak amacıyla, sadece bir link verdiğim için, kendisine "KÜFÜR VE HAKARET" ettiğimi dile getiren İsmail Can Törtop, "ADLİYEYİ GEREKSİZ YERE MEŞGÛL ETME SUÇU" işlemeyi sürdürüyor!...

SONUÇ VE İSTEM: İsmail Can Törtop'un hukuka aykırı iddialarını kesinlikle kabûl etmediğim gibi karşı dâvâlar da açacağımı belirtiyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim... 2 Mayıs 2014


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ