30 Nisan 2014 Çarşamba

Hızlı yaşayıp genç ölen Lermontov'un Zamanımızın bir Kahramanı hoş...

Ülke dışına çıkarken, İstanbul Atatürk Hava Limanı'ında kurulu D&R mağazasından birkaç kitap satın alıp, onları gittiğim ülkelerde defalarca okuma alışkanlığı oluşturdum... Oğlum Cemal sayesinde edinebildiğim bu alışkanlık, hiç olmazsa, ülke dışındayken İnternet ile çok haşır neşir olmamı engellediği gibi, yazın sanatına derinlemesine nüfuz ediyorum. 

Latin Amerika seferine çıkarken, Şili'ye de kesin gideceğim için, D&R'a girince Şilili yazar Antonio Skármeta'nın "Victoria'nın Dansı" romanını almak istedim. Ne var ki, D&R'daki görevli böyle bir yazarın varlığından haberdar bile değildi yada aşırı yorgun olduğu için onu anımsayamadı... O bana yardımcı olacağına, ben ona "yardımcı" olarak, bilgisayar başına buyur edip, stoklar bölümünden kontrollere başladık... D&R, bir Doğan Yayın Holding üyesi olmasına ve Antonio Skármeta'nın romanı "Doğan Kitap"tan yayınlanmasına karşın, "Victoria'nın Dansı" romanının D&R mağazasında bulunamaması bana komik geldi... Kitabı edinmekte ısrar edince, görevli "kalmamış" dedi. Nereden anladığını sorduğumdaysa, mırın kırın etti!... Burjuvazi, kültür işlerini gözünün ucuyla yapıyor. Ne var ki, sosyalist bilinç, yayıncılık yapabilecek denli gürbüz gelişemiyor...


"Gömlek olmadı, kravat verelim!" gözüyle bakan görevliye acıdığımdan değil de okuyacak kitap bulunmamasının ıstırabından kaynaklı nedenle hızla kitapları taramaya koyuldum ve elime yapışmış "Lermontov" adını görünce, kitabın adına bile bakmadan sepete attım! Yine Necib Mahfuz adını görünce de, 527 sayfalık "Saray Gezisi" kitabına da el koydum. TL ile değil Euro ile satış yapan işbu mağaza, iki kitap karşılığında, yaklaşık olarak 60 TL'me el koyunca biraz canım sıkıldı ama kitap okumanın da, tıpkı eşek sevmek gibi katlanılacak sonuçları var. Gül-diken diyalektiği!


İstanbul'da okumaya başladığım kitabı, Brezilya'nın São Paulo kentine ininceye dek evire çevire haşat ettim. Bu kitabın yanı sıra, araya "Saray Gezisi" romanını bile sıkıştırarak, iki kez okuduğum "Zamanımızın Bir Kahramanı" beni çok derinden sarstı!... Daha önce de okuduğum ve bu yaştaki yaşlı gözlerle yeniden okuma gereksinimi duyduğum bu roman, üçüncü kez de okunmayı hak etmesine ve tabiî ki üçüncü kez okumaya başlamama karşın, dâvâlarımın yoğunluğu nedeniyle, bu girişim henüz sonuçlanmadı. Ancak, eminim ki, bu romanı onlarca kez okuyacağım... Bu kitap, her okunduğunda apayrı derinlik veren ciddî bir roman olarak Türkiye'deki roman okumayan roman yazarlarına ısrarla tavsiye edilir...


Yirmi yedi yıllık kısacık ömrüne oyun, roman ve ciddî şiirler serpiştirme becerisinin yanı sıra aylak aylak dolaşıp yan gelip yatmayan Lermontov, ekmeğini kendi elleriyle kazanmak için subaylık yapan bir insandı! Rus edebiyatının atardamarı durumundaki ilerici yazarla ne kadar yakından ilgilensek yeridir!... O bir devrimci olarak yüreğimdeki söğüt ağaçlarının altında hazır yerini almış bulunuyor... Lermontov'un "Zamanımızın Bir Kahramanı" romanından bir paragraflık kalıcı bir tadımlık sunuyorum:


"İnsanlar böyledir işte! Birbirinden farksızdırlar. Yapacağın kötü bir davranışı önceden bilirler, yardım ederler size, öğütler verirler, hatta başka bir çıkış yolu olmadığını düşünerek sizi onaylarlar, sonra da ellerini yıkayıp, işin tüm ağırlığını ve sorumluluğunu üzerine alan insandan nefretle uzaklaşırlar. Hepsi böyledir, en iyi yürekli, en zeki olanları bile!..."


Bu yazıyı bir girizgâh olarak kabûl edin... LİNÇÇİ alçakların saldırılarını iyice azaltma aşamasına gelir gelmez, okurlara, sere serpe bir Lermontov düşüncesi armağan edeceğimin sözünü hemen şimdi vermiş olmalıyım...


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz