Zaman bulabilirsem, aşağıdaki "köfteden yazı"yı değerlendireceğim!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Özkök Erdoğan'a bayrak açtı
Son dönemde Hürriyet manşetlerini topa tutan Başbakan Tayyip Erdoğan'a Ertuğrul Özkök'ten sert tepki geldi.
Özkök, "Bak kardeşim" deyip, "Halkın gözüne baka baka, parmağınızı halkın vicdanına soka soka söylediğiniz yalanlar artık mide bulandırmaya başladı." diye yazdı.
İşte Özkök'ün "Tarih size öyle bir manşet atacak ki" başlıklı o yazısı:
BAK kardeşim...
Bırak artık bu demagojiyi, çünkü kimse yemiyor.
Evet o gün "411 el kaosa kalktı" demiştim.
Hâlâ aynı düşünüyorum.
Eğer bugün bir gazetenin yöneticisi olsaydım, Meclis'te sabaha karşı, yangından mal kaçırır gibi çıkardığınız HSYK Kanunu için de şu başlığı atardım:
"Şu kadar el Anayasa'yı askıya almak için kalktı..."
Dünya demokrasisinde "seçilmiş meclislerin" her yaptığı iş iyidir diye bir şey yok.
* * *
KEMİKLERİNİZ SIZLAYACAK
Bak kardeşim...
Bugün ben o manşeti atamadıysam da, şunu iyi bil ki, tarih o sabah kalkan eller için öyle bir manşet atacak ki, kemikleriniz sızlayacak.
Anayasa'nın en temel ilkesini ayaklar altına alan, bağımsız yargıyı, bir başbakanın ve onun tayin ettiği adalet bakanının iki dudağının arasında esarete gönderen o kanun için atacağı manşet de muhtemelen şu olacaktır: "Sivil darbe..."
Tıpkı 20'nci yüzyılın en büyük trajedilerini başlatan o malum sivil darbe gibi...
Adınız aynı hizaya yazılacak...
Yazın bir kenara...
Bugün değilse, yarın...
Çocuklarınız değilse, torunlarınız sizden bunun hesabını soracak.
* * *
YALANLAR ARTIK MİDE BULANDIRIYOR
Bu ülkeye "ileri demokrasi" getireceğiz diye geldiniz, diktatörlük istasyonunda trenden indiniz.
Bırakın artık bu demagojiyi...
Çevrenizde üç-beş kişi alkışlıyor diye de kendinizden geçmeyin.
Dünyadaki itibarınız artık otoriterlik çizgisini geçip, diktatörlük sınırına dayandı..
Halkın gözüne baka baka, parmağınızı halkın vicdanına soka soka söylediğiniz
yalanlar artık mide bulandırmaya başladı.
Ayakkabı kutularının kokusu Türkiye sınırlarını aştı...
Bu imajı baskılarla, "Alo Fatih"lerle, yalanla, dolanla, iftirayla, çamurla düzeltemezsiniz...
Fren patladı, balon yapmış lastikler çatladı...
Araba fena halde yokuş aşağı kayıyor....
Artık yüzde 50 oy alsanız bile, o oyun üzerinde eskisi gibi oynayamayacak, vatandaşın ensesinde boza pişiremeyeceksiniz...
Bu sıkıntı, bu bağırış çağırış...
Bu yalan dolan, bu iftira, çamur...
Bu demagoji...
Hepsi bu sıkıntıdan...
Meğer o polislerin yazdığı destan değil bostanmış
HEPİMİZ aptalız ya...
Artık salla gitsin...
HÜKÜMETE YAKIN GAZETEnin dünkü manşetinde anlatılan masallara bir bakın.
Gezi olayında bütün dünyaya rezil oldular ya, şimdi yanmasın diye kaz çevriliyor:
- MEĞER, Gezi'de kırmızılı kadına biber gazı sıkan yüzü maskeli kişi çevik kuvvetten değilmiş. Bir türlü teşhis edilememiş.
- MEĞER, çevre illerden gelen polisler bilerek betonda yatırılmış, çadır temin edilmemiş. Böylece psikolojik baskı altında kalarak çocuklara daha sert davranmaları arzu edilmiş.
- MEĞER, İstiklal Caddesi'ndeki olaylarda amirler bilerek "hedef gözetmeden atış" talimatı vermiş.
E, peki bu mendebur planı kim yapmış?
Başbakan değil miydi bu polislere "Destan yarattınız" diyerek sırtını sıvazlayan.
Aynı Başbakan değil miydi bu polisler için "Rejimin teminatı sizsiniz" diye, askerden kaldırdığı 35'inci maddeyi onun cebine koyan.
Yine o değil miydi, o polislerin göğüslerine madalya takan, birer maaşla ödüllendiren...
Meğer birileri koskoca Başbakan'ı tufaya getirmiş, iyi mi...
E ne olacak, hem milleti hem okurunu aptal zanneden BİR GAZETEden başka ne beklersiniz ki...
(Kaynak: HABER+1)
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Özkök Erdoğan'a bayrak açtı
Son dönemde Hürriyet manşetlerini topa tutan Başbakan Tayyip Erdoğan'a Ertuğrul Özkök'ten sert tepki geldi.
Özkök, "Bak kardeşim" deyip, "Halkın gözüne baka baka, parmağınızı halkın vicdanına soka soka söylediğiniz yalanlar artık mide bulandırmaya başladı." diye yazdı.
İşte Özkök'ün "Tarih size öyle bir manşet atacak ki" başlıklı o yazısı:
BAK kardeşim...
Bırak artık bu demagojiyi, çünkü kimse yemiyor.
Evet o gün "411 el kaosa kalktı" demiştim.
Hâlâ aynı düşünüyorum.
Eğer bugün bir gazetenin yöneticisi olsaydım, Meclis'te sabaha karşı, yangından mal kaçırır gibi çıkardığınız HSYK Kanunu için de şu başlığı atardım:
"Şu kadar el Anayasa'yı askıya almak için kalktı..."
Dünya demokrasisinde "seçilmiş meclislerin" her yaptığı iş iyidir diye bir şey yok.
* * *
KEMİKLERİNİZ SIZLAYACAK
Bak kardeşim...
Bugün ben o manşeti atamadıysam da, şunu iyi bil ki, tarih o sabah kalkan eller için öyle bir manşet atacak ki, kemikleriniz sızlayacak.
Anayasa'nın en temel ilkesini ayaklar altına alan, bağımsız yargıyı, bir başbakanın ve onun tayin ettiği adalet bakanının iki dudağının arasında esarete gönderen o kanun için atacağı manşet de muhtemelen şu olacaktır: "Sivil darbe..."
Tıpkı 20'nci yüzyılın en büyük trajedilerini başlatan o malum sivil darbe gibi...
Adınız aynı hizaya yazılacak...
Yazın bir kenara...
Bugün değilse, yarın...
Çocuklarınız değilse, torunlarınız sizden bunun hesabını soracak.
* * *
YALANLAR ARTIK MİDE BULANDIRIYOR
Bu ülkeye "ileri demokrasi" getireceğiz diye geldiniz, diktatörlük istasyonunda trenden indiniz.
Bırakın artık bu demagojiyi...
Çevrenizde üç-beş kişi alkışlıyor diye de kendinizden geçmeyin.
Dünyadaki itibarınız artık otoriterlik çizgisini geçip, diktatörlük sınırına dayandı..
Halkın gözüne baka baka, parmağınızı halkın vicdanına soka soka söylediğiniz
yalanlar artık mide bulandırmaya başladı.
Ayakkabı kutularının kokusu Türkiye sınırlarını aştı...
Bu imajı baskılarla, "Alo Fatih"lerle, yalanla, dolanla, iftirayla, çamurla düzeltemezsiniz...
Fren patladı, balon yapmış lastikler çatladı...
Araba fena halde yokuş aşağı kayıyor....
Artık yüzde 50 oy alsanız bile, o oyun üzerinde eskisi gibi oynayamayacak, vatandaşın ensesinde boza pişiremeyeceksiniz...
Bu sıkıntı, bu bağırış çağırış...
Bu yalan dolan, bu iftira, çamur...
Bu demagoji...
Hepsi bu sıkıntıdan...
Meğer o polislerin yazdığı destan değil bostanmış
HEPİMİZ aptalız ya...
Artık salla gitsin...
HÜKÜMETE YAKIN GAZETEnin dünkü manşetinde anlatılan masallara bir bakın.
Gezi olayında bütün dünyaya rezil oldular ya, şimdi yanmasın diye kaz çevriliyor:
- MEĞER, Gezi'de kırmızılı kadına biber gazı sıkan yüzü maskeli kişi çevik kuvvetten değilmiş. Bir türlü teşhis edilememiş.
- MEĞER, çevre illerden gelen polisler bilerek betonda yatırılmış, çadır temin edilmemiş. Böylece psikolojik baskı altında kalarak çocuklara daha sert davranmaları arzu edilmiş.
- MEĞER, İstiklal Caddesi'ndeki olaylarda amirler bilerek "hedef gözetmeden atış" talimatı vermiş.
E, peki bu mendebur planı kim yapmış?
Başbakan değil miydi bu polislere "Destan yarattınız" diyerek sırtını sıvazlayan.
Aynı Başbakan değil miydi bu polisler için "Rejimin teminatı sizsiniz" diye, askerden kaldırdığı 35'inci maddeyi onun cebine koyan.
Yine o değil miydi, o polislerin göğüslerine madalya takan, birer maaşla ödüllendiren...
Meğer birileri koskoca Başbakan'ı tufaya getirmiş, iyi mi...
E ne olacak, hem milleti hem okurunu aptal zanneden BİR GAZETEden başka ne beklersiniz ki...
(Kaynak: HABER+1)