Petersburg-İstanbul seferini yapmak için kızgın boğa gibi homurdanan Türk Hava Yolları uçağına adımımı atar atmaz, bavulumda "7 Numaralı Mahkeme" romanı ile elimde "Anlatmak İçin Yaşamak" anı kitabı vardı ki, gazete arabasındaki Cumhuriyet Gazetesi'ni alıp okumaya başladım. En küçük ilânlarına dek okuduğum gazete, her ne kadar arka sayfasını emperyalizmin başat simgesi Coca-Cola'ya vermiş olsa bile, içeriğindeki düşündürücü ciddî yazılar sayesinde beni kendisine çekmişti. Ne var ki, tiyatro reklâmları bölümünü incelemeye sıra geldiğinde, yanımdaki iki "tiyatrocu" hanımefendinin, Petersburg'da dizi çeken kişiler olduğunu öğrenince, gazeteden başımı kaldırıp, onlarla sosyalizm üzerine sohbet etmek durumunda kaldım. Bulunmaz Tiyatro'yu tanımaları ve dirençli bir sosyalizm kavgası verdiğimizi bilmeleri, son derecede hoşuma gitti. Sohbeti iyice yayvanlaştırmak yerine, Gabriel García Márquez'in "anı" kitabına yoğunlaştım. Kitabı büyük bir oburlukla okurken, bir yandan da, Theope oyununa "İFTİRA" atan Prof. Dr. Özdemir Nutku eylemine bütün varlığıyla destek vererek, "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde adını hızla, hem de şimşek hızıyla kirleten Genco Erkal'ı düşündüm. Nâzım Hikmet'i "satan" Genco'yu!...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz