Koray Düzgören 11 yıl önce Fazıl Say'la ilgili olarak demişti ki
Aradan bunca zaman geçti, ne yazık ki Fazıl Say
ve diğer değerli sanatçılar konuya açıklık getirmediler. Bu dizeleri niçin
sansürlediklerini bir türlü anlatamadılar. Şimdi Say, sansüre uğradığını
söylüyor.
Metin Altok için
bestelediği oratoryonun sonunda gösterilmek üzere hazırlanan görüntülerin
Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun baskıları sonucu gösterilmediğini ileri sürüyor.
Gerçekten böyle bir
muameleye maruz kalmışsa kötü… Sansürün her türlüsünü kınamak gerekir. Oysa
Nazım Hikmet'i bizzat sansürleyerek sansüre karşı çıkmak pek inandırıcı
olmuyor. Üstelik de bunu kendilerine yönelik bir baskı sonucu değil gönüllü
olarak yaptıkları biliniyor. Kaldı ki, öyle bile olsa bir sanatçının sansürü
reddederek işi bırakması gerekmez miydi? Fazıl Say'ı bir müzik adamı olarak çok
takdir ediyorum. Ama Nazım Hikmet'i sansür eden -ya da sansür edilmesine ses
çıkartmayan diyelim- bir sanatçı olarak, bu son olaydaki, "bana sansür
uygulandı" çıkışını samimi bulmuyorum.
Sansür gibi özgürlüklere
ilişkin konularda tutarlılık gerekiyor.
Tıklayınız: "'Sansüre uğradım' demek için sansüre karşı olmak gerek"