1 Şubat 2014 Cumartesi

Nâzım'ı sansürleyecek denli alçalan biri hiçbir duyguyu asla yüceltemez

Koray Düzgören 11 yıl önce Fazıl Say'la ilgili olarak demişti ki

Aradan bunca zaman geçti, ne yazık ki Fazıl Say ve diğer değerli sanatçılar konuya açıklık getirmediler. Bu dizeleri niçin sansürlediklerini bir türlü anlatamadılar. Şimdi Say, sansüre uğradığını söylüyor.

Metin Altok için bestelediği oratoryonun sonunda gösterilmek üzere hazırlanan görüntülerin Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun baskıları sonucu gösterilmediğini ileri sürüyor.

Gerçekten böyle bir muameleye maruz kalmışsa kötü… Sansürün her türlüsünü kınamak gerekir. Oysa Nazım Hikmet'i bizzat sansürleyerek sansüre karşı çıkmak pek inandırıcı olmuyor. Üstelik de bunu kendilerine yönelik bir baskı sonucu değil gönüllü olarak yaptıkları biliniyor. Kaldı ki, öyle bile olsa bir sanatçının sansürü reddederek işi bırakması gerekmez miydi? Fazıl Say'ı bir müzik adamı olarak çok takdir ediyorum. Ama Nazım Hikmet'i sansür eden -ya da sansür edilmesine ses çıkartmayan diyelim- bir sanatçı olarak, bu son olaydaki, "bana sansür uygulandı" çıkışını samimi bulmuyorum.


Sansür gibi özgürlüklere ilişkin konularda tutarlılık gerekiyor.

Tıklayınız: "'Sansüre uğradım' demek için sansüre karşı olmak gerek"