Oyun'un notu: Bu yazıyı düzelttik. Düzeltilmemiş hâl için linki tıklayın!
***
www.tivici.com/ adresinde yazılar yazmaya başlamış olan radyocu ve oyuncu.
herhangi bir aksiliğe karşılık ilk yazısını aynen c/p yapıyorum. (imla hataları fazla farkındayım)
***
Araktan bir açılımla yörekten bir yönetmene!...
Her zaman başladığım gibi kelamıma... Selamlar saçma sapan savaşan bu dünyanın ergenekomik ülkesinin huzuru kaçırılmış vatandaşları selamlar hepinize;)))
Araktan bir açılımla yörekten bir yönetmene
Bazen dönüp bakıyorum da, ardımda kalan, yazdığım çizdiğim satırlara; eskiden çoğunlukla "bu ülke" diye başlayan isyankâr cümleleri daha çok kurarmışım. Şimdi ise, cümleler "bu dünya" diye başlıyor. Ama bu dünyalı olduğumdan değil, o dünyayı bütünüyle önüme koyduğumdan kaynaklanıyor ve asıl sorun isyanı önüme aldığım dünyanın neresine koyacağımı şaşırdığımdan. Yani çembere dar bir açıdan baktığımdan olmuş hep. Şimdi ise, asıl geneli görüp birimleri yönettiğini zanneden ve göreve geldikten sonra tepesinin kalçadan aşağı sarkmasına engel olamayan bu dünyalıları anlamak ve ayıklamakla geçiyor bakışım. Ama bu filmi artık nefes nefese sürükleyen bir filmmiş gibi dönüp tekrardan izleyemiyorum nedense…
"Apocalyptica"nın "Carmina Burana"sının ilk beş saniyesinde çalan kemanların ve trompetlerin etkili vuruşuyla film hemen gelip geçiyor gözlerimin önünden ve alışılagelmiş bir dille diyor ki önümdeki dünyaya:
"Yöneticin apartmanını yanlış yönetiyor. Yöneticin siteni yanlış yönetiyor. Yöneticin sokağını yanlış yönetiyor. Yöneticin belediyeni yanlış yönetiyor. Yöneticin şehrini yanlış yönetiyor. Yöneticin hükümetini yanlış yönetiyor. Yöneticin devletini yanlış yönetiyor. Yöneticin ülkeni yanlış yönetiyor... Kısacası önündeki dünyanı yöneten her kim ise, yanlış yönetiyor..."
Sonra film kopuyor… "Apocalyptica"nın "fade to black" ezgileri başlıyor… Usta yazar (şair / HB*) Özdemir Asaf'ın "Yuvarlağın Köşeleri" adlı eseri düşüyor önümdeki dünyamın üstüne. Bu kitabın birinci bölümünde 432, ikinci bölümünde ise 704 özdeyiş bulunmakta… Dünyanız ne olursa olsun; iş dünyası, medya dünyası, sanat dünyası, magazin dünyası, spor dünyası... Yâni bu doğrultuda, bence her yuvarlağa bir köşe bulmuş usta yazar (şair / HB) ve direkt olarak diyor ki kitapta:
"Güneşe gözlerini dikip bakarsan 'gözün' bozulur... Gözlük takıp bakarsan 'güneş' bozulur."
Hemen içimden kendime soruyorum: Güneşe bakarken, gözlerimi acaba nasıl yönetmeliyim? Ellerimi kullanıp, beni yakmasını mı engellemeliyim yoksa? Yoksa onun ahengine kapılıp, gözlerimi heba mı etmeliyim? Ama Özdemir Asaf'ın cümlelerinden direkt ve net olarak anlıyorum ki, iki bakış açısı da bozulmalara sebep oluyor. O zaman İrfan’da soruyor ve diyor ki: Acaba güneş de bozulmuş mudur hocam? Hele ki, 2009'u 2010'a bağlayan şu günlerde... Yâni yeryüzünde bizim de isteğimizle, kendimizi yönettirdiğimiz idaremiz hile yapmış mıdır? Bozmuş mudur kendisini? Etiğini elletmiş midir? Ahlâkına leke sürdürmüş müdür? İşte yüzlerce kelâmla, kapalı olanı boşuna açmaya gerek yok… Şu günlerde denlinin densizin; "kızdırma açarım abi’" dediği, açtıktan sonra da, bir haltı göremediğimiz kör göze parmak olan "açılım" bâriz ve net ortada. Yâni diyor ki, lâfını söyleyemeyen laforoz yönetmen:
"Feriştahın kulu da olsan, akyıldızların torunu da olsan, kaldın mı bir başına New York'un ortasında?!!!"
O zaman haltı yedin ey yönetmen!!! Seni koruyacak ne "Obama"n, ne "godoman" direkt de ki:
"Eyyy köylüm, ey şivesine keyifle güldüğüm, e be yıldız olan ilkokul mezunum, ben bu işten anlaman beyim..."
De ki, bölünmesin bütün olan, ayrılmasın senin benim olan vatan… Bunu demek bile bir erdemdir. Yönetemediğini bilmek bile bir yetenektir. Beceremediğini söylemek bile bir beceridir. Ama işi bu iş olan bunu becermektir...
Eğer ki yeryüzünde insanımsı varlıklar türemeye başlamışsa, her şey şizofrenik bir dünyaya doğru yol almışsa sen o dar açında e hadi artık hiç durma açıkla senin yönetememezliğin ne ki diğer yönetemeyenlerin yanında… Sen eline aldığın kalemle yönettiğin o esrik yayın telinle gaza geldiğin dünyayı kurtaran Şaban feyzin ile şimdi sus ve insan ol da dinle bu yeryüzünde araktan bir açılımla yörekten bir yönetmensin işte araktan bir insanla ne radyo yönetilir cızır cızır az dinlemeyle, ne televizyon seyredilir eften püften seyirle.
Hanımın çiftliğine aşkımın mumu kaçmış saman yolunda yanmış gözlerim sonra trt şaş beş olmuş bunu duyan anası kanal d-elirmiş yedi kanal birden gözün aydın a gelmiş yeni doğan tv ye borçtan show yapan izleyici en TV bizim TV demiş ve sonra biz anlıyoruz ki kanaltürk-müş :)) puahahahaha bu haldesin işte al sana açılmışı görenin peşini bırakmayacak olan jenerasyonun İnternet'imsi dili. Hem açacaksın hem açılıcaksın açtığın şey boş çıkacak bu sefer ben yönetenim diye ortalığa saçalacaksın yok öyle yağma unutma ki giyinmek için soyunanlar: uygarlar, soyunmak için giyinenler: yapmacıklardır sen yapmacık olansın yapılmışsın yani seni soymak için birileri baştan giydirmiş sen şimdi yönetmenim diye gerim gerim gerilensin ama kafadan da biraz geridensin o yüzden şimdi tam da tersisin yersen magazinsin yemezsen hoteroseksüelsin insanı seversen lezbiyensin sevmezsen sen bilirsin.
Bu işler böyleymiş "ey ağam" senden öğrendik... Hani bir senaryo vardır ya bilindik çeteyi suçlama başarısız soygun için başını çeken reis adamları yakalatmış mıdır onu araştır diye. o yüzden kimseyi suçlamaya gerek yok bu kervanda kural böyle... Böyle gelmiş böyle gider dünya mühim olan dümeni anlayıp ağlayan yas evine gülerek saz çalmakta bu da görev olmuş veletten Aslanhan kuluna...
Şimdi velet sayıyor unutmadan bir biri ardına nasıl olsa salladığı geleceği sallanan medya olmuş dünyaya ...
pert: 1
Menajer, sanatçısını yanlış yönetiyor. Prodüktör, yaptığı müziği yönetmesini bilmiyor. Antrenör, futbolcusunu döver gibi yönetiyor. Rejisör, tiyatro oyununu yanlış yönetiyor kuramını soyup soğana çeviriyor. Film çeken, güzel bacaklı asistanına çektiriyor. Filmi satan yapımcı, salonda seyredene çektiriyor. Çeken çekmecesindeki parayı yanlış yönetiyor. Çekmeye hep devam ediyor. Bu krizler bitmek bilmiyor. Gazeteyi, eğitimliymiş gibi gösterişliler yönetiyor. Televizyonu, etiğine, ahlakına bulaştıranlar yönlendiriyor. Yayını yandaşlar, basını çakallar yönetiyor. Parayı üçkağıtçılar her fırsatta cebine dolduruyor. Bunun altındaki koyunlar ha bire meeeliyorrr...
Benim sevgili ülkemin, birini diğerinden çok sevdiğim, sokakta halkın gözlerine bakarken her gözde bir film izlediğim, ağabeylerim - ablalarım - dostlarım ne olur koyun olmayın birey olun. Koyun olup melemeyin birey olun, birey olun ki, sizi yönetmeye çalışan her fırsatta açamasın ağzını. Birey olun ki, size yayın sunan yaymasın gazını, birey olun ki, önümüzden ekmeğimizi çalan çalmasın sazını. Çalmasıınnn...
Ne olur, bu velet kulunuza şaşırmayın ne saçmalamış diye apışmayın. "Birilerine lâf sokuyor." diye kızmayın, anlayın anlamaya çalışın.
Lütfen artık kaş kaldırmayın, baş kaldırın... Araktan bir açılımla açıp da bizi farkında olmadan parçalayanlara yörekten bir yönetmenle yönettiğini zannedenlere kapılıp gitmeyelim... Kaptırıp gitmeyelim...
İnsanlar bana diyorlar ki:
"İrfan, çok uzun yazıyorsun köşeni!"
Buna diyecek tek bir lafım var:
Sizin köşeniz darsa, onun da açılıma ihtiyacı vardır unutmayın;)))
Yâni bende gideri olmayanların ayarı veletlikten verilir... Şu yaşadığımız günlerin sebeplerini taa liseden hatırlayan bir veletcik olarak biliyorum ki ,okuldan çıktıktan sonra köşedeki cafede kendisini zehirleyen öğrencilerin, o umutsuz geleceklerini yönetemeyeceğini bildiği halde oturduğu koltukta aldığı sorumluluklar bir tarafına kaçmış gibi böbürlenen okul müdürleri nasıl bir eğitim kurumunu yönetmesini bilemiyorsa, açılarak ülkeyi yönetenler de, playliste şarkı dizerek radyo yönettiğini zannedenler de, izdivaçla onu bunu evlendirip kucağındaki hatunlarla kanal yöneten pezevenkler de, paçavra bir gazete çıkarıp kupür kupür yalandan dantel haber dizenler de aynı halttandırlar. Yâni son olarak açmak gerekirse, benim için bu saatten sonra batan geminin mallarıdır bunlar...
Nâm-ı diğer velet dada
İrfan Aslanhan
***
www.tivici.com/…mla-yoerekten-bir-yoenetmene
02.11.2009 04:19 naanick
(Kaynak: Ekşi Sözlük)
***
*HB = Hilmi Bulunmaz
***
www.tivici.com/ adresinde yazılar yazmaya başlamış olan radyocu ve oyuncu.
herhangi bir aksiliğe karşılık ilk yazısını aynen c/p yapıyorum. (imla hataları fazla farkındayım)
***
Araktan bir açılımla yörekten bir yönetmene!...
Her zaman başladığım gibi kelamıma... Selamlar saçma sapan savaşan bu dünyanın ergenekomik ülkesinin huzuru kaçırılmış vatandaşları selamlar hepinize;)))
Araktan bir açılımla yörekten bir yönetmene
Bazen dönüp bakıyorum da, ardımda kalan, yazdığım çizdiğim satırlara; eskiden çoğunlukla "bu ülke" diye başlayan isyankâr cümleleri daha çok kurarmışım. Şimdi ise, cümleler "bu dünya" diye başlıyor. Ama bu dünyalı olduğumdan değil, o dünyayı bütünüyle önüme koyduğumdan kaynaklanıyor ve asıl sorun isyanı önüme aldığım dünyanın neresine koyacağımı şaşırdığımdan. Yani çembere dar bir açıdan baktığımdan olmuş hep. Şimdi ise, asıl geneli görüp birimleri yönettiğini zanneden ve göreve geldikten sonra tepesinin kalçadan aşağı sarkmasına engel olamayan bu dünyalıları anlamak ve ayıklamakla geçiyor bakışım. Ama bu filmi artık nefes nefese sürükleyen bir filmmiş gibi dönüp tekrardan izleyemiyorum nedense…
"Apocalyptica"nın "Carmina Burana"sının ilk beş saniyesinde çalan kemanların ve trompetlerin etkili vuruşuyla film hemen gelip geçiyor gözlerimin önünden ve alışılagelmiş bir dille diyor ki önümdeki dünyaya:
"Yöneticin apartmanını yanlış yönetiyor. Yöneticin siteni yanlış yönetiyor. Yöneticin sokağını yanlış yönetiyor. Yöneticin belediyeni yanlış yönetiyor. Yöneticin şehrini yanlış yönetiyor. Yöneticin hükümetini yanlış yönetiyor. Yöneticin devletini yanlış yönetiyor. Yöneticin ülkeni yanlış yönetiyor... Kısacası önündeki dünyanı yöneten her kim ise, yanlış yönetiyor..."
Sonra film kopuyor… "Apocalyptica"nın "fade to black" ezgileri başlıyor… Usta yazar (şair / HB*) Özdemir Asaf'ın "Yuvarlağın Köşeleri" adlı eseri düşüyor önümdeki dünyamın üstüne. Bu kitabın birinci bölümünde 432, ikinci bölümünde ise 704 özdeyiş bulunmakta… Dünyanız ne olursa olsun; iş dünyası, medya dünyası, sanat dünyası, magazin dünyası, spor dünyası... Yâni bu doğrultuda, bence her yuvarlağa bir köşe bulmuş usta yazar (şair / HB) ve direkt olarak diyor ki kitapta:
"Güneşe gözlerini dikip bakarsan 'gözün' bozulur... Gözlük takıp bakarsan 'güneş' bozulur."
Hemen içimden kendime soruyorum: Güneşe bakarken, gözlerimi acaba nasıl yönetmeliyim? Ellerimi kullanıp, beni yakmasını mı engellemeliyim yoksa? Yoksa onun ahengine kapılıp, gözlerimi heba mı etmeliyim? Ama Özdemir Asaf'ın cümlelerinden direkt ve net olarak anlıyorum ki, iki bakış açısı da bozulmalara sebep oluyor. O zaman İrfan’da soruyor ve diyor ki: Acaba güneş de bozulmuş mudur hocam? Hele ki, 2009'u 2010'a bağlayan şu günlerde... Yâni yeryüzünde bizim de isteğimizle, kendimizi yönettirdiğimiz idaremiz hile yapmış mıdır? Bozmuş mudur kendisini? Etiğini elletmiş midir? Ahlâkına leke sürdürmüş müdür? İşte yüzlerce kelâmla, kapalı olanı boşuna açmaya gerek yok… Şu günlerde denlinin densizin; "kızdırma açarım abi’" dediği, açtıktan sonra da, bir haltı göremediğimiz kör göze parmak olan "açılım" bâriz ve net ortada. Yâni diyor ki, lâfını söyleyemeyen laforoz yönetmen:
"Feriştahın kulu da olsan, akyıldızların torunu da olsan, kaldın mı bir başına New York'un ortasında?!!!"
O zaman haltı yedin ey yönetmen!!! Seni koruyacak ne "Obama"n, ne "godoman" direkt de ki:
"Eyyy köylüm, ey şivesine keyifle güldüğüm, e be yıldız olan ilkokul mezunum, ben bu işten anlaman beyim..."
De ki, bölünmesin bütün olan, ayrılmasın senin benim olan vatan… Bunu demek bile bir erdemdir. Yönetemediğini bilmek bile bir yetenektir. Beceremediğini söylemek bile bir beceridir. Ama işi bu iş olan bunu becermektir...
Eğer ki yeryüzünde insanımsı varlıklar türemeye başlamışsa, her şey şizofrenik bir dünyaya doğru yol almışsa sen o dar açında e hadi artık hiç durma açıkla senin yönetememezliğin ne ki diğer yönetemeyenlerin yanında… Sen eline aldığın kalemle yönettiğin o esrik yayın telinle gaza geldiğin dünyayı kurtaran Şaban feyzin ile şimdi sus ve insan ol da dinle bu yeryüzünde araktan bir açılımla yörekten bir yönetmensin işte araktan bir insanla ne radyo yönetilir cızır cızır az dinlemeyle, ne televizyon seyredilir eften püften seyirle.
Hanımın çiftliğine aşkımın mumu kaçmış saman yolunda yanmış gözlerim sonra trt şaş beş olmuş bunu duyan anası kanal d-elirmiş yedi kanal birden gözün aydın a gelmiş yeni doğan tv ye borçtan show yapan izleyici en TV bizim TV demiş ve sonra biz anlıyoruz ki kanaltürk-müş :)) puahahahaha bu haldesin işte al sana açılmışı görenin peşini bırakmayacak olan jenerasyonun İnternet'imsi dili. Hem açacaksın hem açılıcaksın açtığın şey boş çıkacak bu sefer ben yönetenim diye ortalığa saçalacaksın yok öyle yağma unutma ki giyinmek için soyunanlar: uygarlar, soyunmak için giyinenler: yapmacıklardır sen yapmacık olansın yapılmışsın yani seni soymak için birileri baştan giydirmiş sen şimdi yönetmenim diye gerim gerim gerilensin ama kafadan da biraz geridensin o yüzden şimdi tam da tersisin yersen magazinsin yemezsen hoteroseksüelsin insanı seversen lezbiyensin sevmezsen sen bilirsin.
Bu işler böyleymiş "ey ağam" senden öğrendik... Hani bir senaryo vardır ya bilindik çeteyi suçlama başarısız soygun için başını çeken reis adamları yakalatmış mıdır onu araştır diye. o yüzden kimseyi suçlamaya gerek yok bu kervanda kural böyle... Böyle gelmiş böyle gider dünya mühim olan dümeni anlayıp ağlayan yas evine gülerek saz çalmakta bu da görev olmuş veletten Aslanhan kuluna...
Şimdi velet sayıyor unutmadan bir biri ardına nasıl olsa salladığı geleceği sallanan medya olmuş dünyaya ...
pert: 1
Menajer, sanatçısını yanlış yönetiyor. Prodüktör, yaptığı müziği yönetmesini bilmiyor. Antrenör, futbolcusunu döver gibi yönetiyor. Rejisör, tiyatro oyununu yanlış yönetiyor kuramını soyup soğana çeviriyor. Film çeken, güzel bacaklı asistanına çektiriyor. Filmi satan yapımcı, salonda seyredene çektiriyor. Çeken çekmecesindeki parayı yanlış yönetiyor. Çekmeye hep devam ediyor. Bu krizler bitmek bilmiyor. Gazeteyi, eğitimliymiş gibi gösterişliler yönetiyor. Televizyonu, etiğine, ahlakına bulaştıranlar yönlendiriyor. Yayını yandaşlar, basını çakallar yönetiyor. Parayı üçkağıtçılar her fırsatta cebine dolduruyor. Bunun altındaki koyunlar ha bire meeeliyorrr...
Benim sevgili ülkemin, birini diğerinden çok sevdiğim, sokakta halkın gözlerine bakarken her gözde bir film izlediğim, ağabeylerim - ablalarım - dostlarım ne olur koyun olmayın birey olun. Koyun olup melemeyin birey olun, birey olun ki, sizi yönetmeye çalışan her fırsatta açamasın ağzını. Birey olun ki, size yayın sunan yaymasın gazını, birey olun ki, önümüzden ekmeğimizi çalan çalmasın sazını. Çalmasıınnn...
Ne olur, bu velet kulunuza şaşırmayın ne saçmalamış diye apışmayın. "Birilerine lâf sokuyor." diye kızmayın, anlayın anlamaya çalışın.
Lütfen artık kaş kaldırmayın, baş kaldırın... Araktan bir açılımla açıp da bizi farkında olmadan parçalayanlara yörekten bir yönetmenle yönettiğini zannedenlere kapılıp gitmeyelim... Kaptırıp gitmeyelim...
İnsanlar bana diyorlar ki:
"İrfan, çok uzun yazıyorsun köşeni!"
Buna diyecek tek bir lafım var:
Sizin köşeniz darsa, onun da açılıma ihtiyacı vardır unutmayın;)))
Yâni bende gideri olmayanların ayarı veletlikten verilir... Şu yaşadığımız günlerin sebeplerini taa liseden hatırlayan bir veletcik olarak biliyorum ki ,okuldan çıktıktan sonra köşedeki cafede kendisini zehirleyen öğrencilerin, o umutsuz geleceklerini yönetemeyeceğini bildiği halde oturduğu koltukta aldığı sorumluluklar bir tarafına kaçmış gibi böbürlenen okul müdürleri nasıl bir eğitim kurumunu yönetmesini bilemiyorsa, açılarak ülkeyi yönetenler de, playliste şarkı dizerek radyo yönettiğini zannedenler de, izdivaçla onu bunu evlendirip kucağındaki hatunlarla kanal yöneten pezevenkler de, paçavra bir gazete çıkarıp kupür kupür yalandan dantel haber dizenler de aynı halttandırlar. Yâni son olarak açmak gerekirse, benim için bu saatten sonra batan geminin mallarıdır bunlar...
Nâm-ı diğer velet dada
İrfan Aslanhan
***
www.tivici.com/…mla-yoerekten-bir-yoenetmene
02.11.2009 04:19 naanick
(Kaynak: Ekşi Sözlük)
***
*HB = Hilmi Bulunmaz