18 Aralık 2013 Çarşamba

Halkın Avukatı Bulunmaz, yarın yine İstanbul Adalet Sarayı'nda olacak!

Toprak işleyenin, su kullananın ve adalet elde edenindir. Beni, İstanbul Adalet Sarayı'na çağırdıklarında, bana "Gel!" dediklerinde, adalet adına hemen hemen hiçbir şey bilmememe karşılık, korkup ürkmeden, nasıl ki faşizme karşı yürek taşıyorsam, "Gel!" diyenlere karşı da aynı yüreği taşıdığımdan, zerre kadar ikirciklenmeden, koşa koşa gittim. Bana karşı ilk "hukuk taşı"nı fırlatan kişi "Boğaziçililerin Büyük Biraderi" (BBB) Ömer Faruk Kurhan (ÖFK) idi... Tam dört yıl önce beni İstanbul Adalet Sarayı'nı ilk çağıran BBBÖFK idi. Kuyumculuk-tiyatroculuk oynadığım bir süreçte, Türkiye'de güvenebildiğim biricik, tek, yegâne avukat Sabri Kuşkonmaz'a teslim olup dâvâ duruşmalarına sadece iki kez gitmiştim. Çalışmak, sanat yapmak zorundaydım. Sonra üzerime kurt sürüsü gibi geldiler. Avukatlarla bu işin olamayacağını çok erken anlayarak, derhal "Halkın Avukatı" olmaya karar verdim. Halkı da savunmak gerekir! 

"Bana noter onaylı ihtarname gönderen şahıslara ben de noter onaylı ihtarname gönderirim, beni savcılığa şikâyet edenleri ben de savcılığa şikâyet ederim, beni mahkemeye verenleri ben de mahkemeye veririm!" dediğim zamanlarda, ne noter onaylı ihtarname çekmeyi, ne savcılığa şikâyet etmeyi, ne de mahkemeye vermeyi biliyordum! Ancak, ışığımı bilimsel sosyalizmden aldığım için, tüm hepsini öğrenip, karşı saldırıya geçtim. Onlar yine kurt sürüsü gibi saldırmaya devam ediyorlardı hâlâ...

"Haksızlıkların yasalarla korunduğu bir ülkede", burjuva yasalarına sıcak bakmasam bile, sözümü yerde bırakmamak adına, karşı dâvâlar açmaya başladım!... Onların avukatları, dergileri, hakaretleri, iftiraları, tehditleri vardı. Benim avukatım, dergim, hakaretim, iftiram, tehditim yoktu. İstemiyordum. Birkaç çakma dâvâ kazanmanın dışında, hiçbir ciddî varlık gösteremediler. Onlar hep kurt sürüsü gibi saldırıyorlardı!

Yarın Çağlayan'a gidip, Reyhan Kayışlı'nın avukatlığını yaptığı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Trabzon Temsilcisi LİNÇ imzacısı Levent Çağlayan'a açacağım 150.000,00 TL'lik "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" ile birlikte tam tamına 13. dâvâmı açmış olacağım! Bu daha ordövr tabağı... Daha sıcak yiyeceklere ve ana yemeğe geçmedik. Planım odur ki, 2200 kollu 1100 kişinin tümüne ayrı ayrı, birer birer, teker teker dâvâ açmayı düşünüyorum. Aceleye gerek yok!... Ancak, Levent Çağlayan'ın, Ahmet Ertuğrul Timur, Eyyüp Fırat Kuyurtar ve Reyhan Kayışlı vd.nin sırasını kapması hiç hoşuma gitmedi! Her ne denli parasal sorunum olmasa da, zaman sorunum var. Neden öyle yaptın ki Levent?! İhbarcı mı söyledi?

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz