Yetkili bir ağız tarafından, resmî olmayan bir ortamda ve resmî olmayan bir dille "yönetmenlik" teklif edilmesine karşın, kabûl etmediğim Devlet Tiyatroları'ndan herhangi bir beklentim asla yok. Devlet Tiyatroları, bu koşullarda, ne yazık ki, daha iyi bir duruma sıçrayamaz. DT'yi sıçratmak için diyalektik sanat, Marksist estetik ve bilimsel sosyalizm gerekir... Bu da, resmen "DEVRİM" demektir! Devrimi kim dayatır?! Dışarıdan ben ve içeriden DETİS dayatır. DETİS'in devrim dayatmaya niyeti yoksa ben DT'ye dayattığım gibi DETİS'e de dayatırım. Onlar beni dinlemeseler de, ben onları dinlerim. Dinliyorum da. Hem DT'yi ve hem de DETİS'i adım adım izliyorum... DT / DETİS yaptıklarıyla var olduğu gibi yapmadığıyla yok oluyor. Her saniye gözüm üzerinde. DETİS, ne zaman ki DT reklâm kulelerinin namusunu korumaya başlarsa, o zaman devrimci bir yapıya kavuşur. Bu duyarlılığı göstermezse, ne kadar keskin sözlerle demeçler verirse versin, duyarlı halk nezdinde hiçbir inandırıcılığı zinhar kalmaz!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz