18 Kasım 2013 Pazartesi

Melih Anık, bugünkü "Kültür Bakanlığı Çanağı"nı beş yıl önce görmüş!

Tiyatroya Devlet Yardımı - Türk Tiyatrosu'nun Politikası

Melih Anık
Kasım 2008

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2008-2009 sezonu için yardım verilen tiyatroları açıkladı.

2008-2009 sanat sezonu için toplam 247 özel tiyatro 288 proje ile maddi destek talebinde bulunmuş.

Değerlendirme sonucunda yardım, 4 kategoride verilmiş:
----------------------------------Sayı--------Toplam yardım tutarı
Profesyonel Tiyatrolar------51---------1.702.000 YTL
Çocuk oyunu Tiyatroları----17---------313.000 YTL
Amatör Tiyatrolar------------31---------383.000 YTL
Geleneksel Tiyatroları-------13---------102.000 YTL
-----------Toplam---------------112--------2.500.000 YTL

Yardım Tutarları:

Topluluk başına yardım, profesyonel tiyatrolarda 16000 ile 63000 YTL (ortalama 33372 YTL); çocuk oyunları tiyatrolarında 12000 ile 24000 YTL (ortalama 18411 YTL); amatör tiyatrolarda 11000 ile 18000 YTL (ortalama 12766 YTL); geleneksel tiyatrolarda 7000 ile 12000 YTL (ortalama 7846 YTL)arasında değişmektedir.

Dağılıma bakıldığında, profesyonel tiyatrolar kadar yardım alan amatör tiyatrolar olduğu görülür. Geleneksel tiyatro en düşük yardım kategorisindedir. Bu durumun sunulan bütçelerle ilgili olduğunu sanıyoruz. (Yardım verilen bir topluluk, proje maliyetinin %10'unun takdir edildiğini açıkladı.)

Yardımın Adreslere Göre Dağılımı

Yardımın, toplulukların adreslerine göre dağılımı ise şöyle: Adana 3, Ankara 24, İstanbul 49, İzmir 3, Samsun 3, Trabzon 2, Lüleburgaz 2 , Sinop, Şanlıurfa, Kırıkkale, Ordu, Bingöl, Bursa, Erzurum, Bulancak, Giresun, Aydın, Bademler köyü, Arslanköy, Bitlis, Yeşilköy. (12 adedinin yeri bu satırların yazarı tarafından bulunamamıştır.)

Yardımın Dağılımına Genel bir Bakış

Tiyatromuz, türleri, yıllardır süren bir alışkanlıkla önem(?) sırasına dizmektedir. Bu daha çok tiyatrocularımızdan kaynaklanan bir olgudur. Bu nedenle örneğin geleneksel tiyatro kendini hayal perdesi ile sınırlamakta ve hayalini bir türlü yeni ufuklara uçuramamaktadır. Çocuk tiyatrosu ile ilgili yerleşmiş "kalıp"lar, onu profesyonel tiyatrodan ayırmakta, ikincil bir işmiş gibi sunmaktadır. Bu nedenle de dünyada pek çok örneği görülen , "profesyonel tiyatro"dan pahalı bir sunum olabileceği akıl edilse bile teklif edilememektedir. Bu anlayış yardıma başvuran için de, onaylayan için de doğaldır, sanki. Sorgulanması ve tartışılması gereken tiyatromuzdaki ufuk darlığıdır.

Yardımın dağılımı bir tiyatro politikasını mı yansıtmaktadır? Kültürel zenginliklerimizin tiyatro yolu ile ortaya çıkarılması, tanıtılması için yapılması gerekenler nelerdir? Kültürel zenginliklerden, gelenekten destek almayan tiyatro seyirci ile buluşur mu? Tiyatro ülke kalkınmasına nasıl yardım eder?
Bunlar, sorgulanması ve tartışılması gereken hususlardan sadece birkaçıdır.

Şikâyetler…

Dağılım açıklanır açıklanmaz yardım alamayan topluluklardan şikayetler yükselmeye başlamıştır.

Şikayetlere bakınca , yardımın tiyatro dünyamızca çok önemli sayıldığını anlamış bulunmaktayız. Ancak verilen önemin nereden kaynaklandığı hususunda tereddütlerimiz vardır.

Şikayetlerin özü, sanki yardımın tutarı üzerine değil de topluluğun tiyatro dünyamız içindeki eskiliğinin ve/veya yaptığı fedakarlıkların görmezden gelinmesine yöneliktir. Sanki yardıma hak kazanmış olmak, topluluğun yaptıklarının onaylandığı anlamında bir prestij gibi algılanmaktadır.

Yardım alanlar, bir kısım alamayan tarafından, şu veya bu şekilde "işini becerenlerden" sayılmakta; bazen savunma amacıyla yapılan açıklamalar bir başka meslektaşı şaibe altında bırakmakta; bazı sanatçılar bu ödüle başvurmamış olmalarından adeta gurur duymakta olduklarını, devlet yardımı ile yapılacak sanatın bağımlı olacağı imasını yapmaktalar.

Ancak bu tür söylem ve iddiaların, hem yardım veren kuruluşu hem de yardım alanları yaralama ihtimali pek de düşünülmemekte; tiyatro dünyamız, gereksiz bir çekişmenin içine düşmektedir.

Üzerinde bu kadar çekişmenin yaşandığı yardımın, bir tiyatronun reklam bütçesinin ancak bir kısmını karşılayacağı yolunda serzenişler yapılması şaşırtıcı bir durum yaratmaktadır.

Yönetmelik'deki Tiyatro Algılaması

Yönetmelik "Kültür, sanat ve turizm değerlerimizi ve zenginliklerimizi geliştirme ve tanıtma"yı vurgulamaktadır.
Kültür ve sanat ile ilişkisi malum olan tiyatronun, örneğin (yerli ve yabancı) turizmin gelişmesine de katkıda bulunabileceği algılanmakta mıdır?

Örneğin İngiltere'de tiyatro seyretmek için bir milyonun üstünde turistin İngiltere'ye gitmekte olduğu belirtilmektedir. Bazı ülkelerdeki tiyatro festivalleri turizmi arttırıcı katkılar sağlamaktadır.

Benzeri bu tür algılamalar hem yeni stratejilerin hem de yeni finansal kaynakların yaratılmasını, yeni organizasyonların yapılmasını mümkün kılabilir.

"Ödeneğin Tefrik edilmesi"

Yönetmelikte açıklandığına göre Bakanlıkça teşekküllere yardım yapılabilmesi için, başvuranlardan istenen şartlar yanında "Bakanlık bütçesinde bu amaçla ödenek tefrik edilmiş olması" maddesinin bulunması ilginçtir. Bir anlamda Bakanlık kendine bir görev mi vermektedir? Bu bir özür mü yoksa mazeret midir?

Bu maddenin manası çok açıktır: "Bakanlık bütçesinde ödenek ayrılması yardımı mümkün kılar." Yani ödenek yoksa yardım da yoktur. Ancak madde, ödenek ayrılmamasının da muhtemel olduğunu ima etmektedir.

Gerçi bir süredir artan tutarda yardım dağıtılmaktadır ama tiyatro gibi uzun vadeli yatırım ve ufuk isteyen bir sanatta, gelecek planlanırken, uzun vadeli bir strateji ile yıllara yayılan yatırımların yapılabilmesi üzerinde tereddüt yaratılmaması tercih edilir. Tereddütlerin ortadan kaldırılması, uzun vadeli plan yapılmasını ve muhtemelen yardım niteliğinin çeşitlendirilmesini sağlayacaktır.

Tiyatromuz yıl bazında yapılan planlarla kendi politikasını oluşturamaz.

Başvuru ve Değerlendirme Ölçütleri-Denetim

Yapılan yardımlar çoğunlukla ismi konulmuş oyunlara "proje" adı altında verilmektedir. Bu husus yönetmelikte belirtilen -başvuruda istenen belgelerden anlaşılacağı gibi- "Projenin adını, amacını, etkinlik tarih ya da tarihlerini, tahmini maliyet tablosunu ve benzeri bilgileri içeren ayrıntılı rapor" ya da "Proje etkinliği için davet edilen yerli ve yabancı kişi ve toplulukların isim listesi"nin istenmesinden ve de yardım sonuçlarından da açıktır.

Öte yandan "değerleme ölçütleri"nde tiyatronun sahnelediği oyun sayısı, açmış olduğu perde sayısı; istikrarlı ve sürekli bir tiyatro geleneğini yaşatıp yaşatmadığı ; yurt içi turneler düzenleyerek tiyatroyu yurt sathına yayması gibi başvuruda aranmayan nitelik ve özellikler de vardır.

Ayrıca, değerlendirme yapanların, başvuruda istenmeyen ama "değerleme kriterlerinde" belirtilen "İstikrarlı ve sürekli bir tiyatro geleneğini yaşatıp yaşatmadığı", "Türk tiyatrosunun gelişmesi açısından, tiyatro binası ve benzeri yatırımlar ile eğitim ve yayın gibi alanlarda gösterdiği etkinlikler" gibi konularda tüm topluluklar için yeterli ve doğru bilgiye sahip oldukları,herhalde, varsayılmaktadır.

Daha henüz proje aşamasında iken "seçilen oyunların sanat seviyesi ve uygun şeklinde sahnelenip sahnelenmediği" hususunun da değerleme sırasında nasıl dikkate alınacağı da sorgulanmalıdır.

Başvuruda istenmeyen ama "istikrarlı bir tiyatro faaliyetinin", başvuran topluluklara nasıl bir ayrıcalık sağlayacağının açıklanması gerekir. Öte yandan , "İstikrarlı ve sürekli bir tiyatro geleneği yaşatmak" koşulu, perdesini yeni açacak tiyatroların yardım alması önünde engel olabilir.

Ayrıca örneğin bir topluluğun "davet edilmesi" yeterli görülmekte, davet edilenin kabul edip etmediği üzerinde durulmamaktadır.

Değerleme ölçütlerinde söz edilen "sanat seviyesi", "turizm, sanat ve kültür değeri", "evrensel boyut", "yeni sanatsal eğilim", "klasik olma", "uygun şekil", "Türk ve dünya kültürüne katkı" gibi bazıları içinde yaşanılan dönemde bile kolaylıkla anlaşılamayacak ama zaman içinde anlaşılacak ölçütlerin nasıl değerlendirilebileceği de soru işaretidir.

Değerlendirme ölçütleri içinde, kaç seyirciye ulaşıldığının (satılan bilet sayısının) önemi olmadığı görülmektedir. Bu ölçüt geçerli olursa, seyirciye hoş gelen ama değeri tartışılabilecek oyunların yanında seyirci tarafından "tutulmamış" ama değeri olan; küçük salonlu ama önemli katkı sağlayan tiyatroların dezavantajlı duruma düşme riski vardır. Bu aşamada seçicilerin diğer kriterleri dikkate alırken seyirciye ulaşma gayretlerini de dikkate alan doğru bir seçim yapmaları beklenir. Uzun vadede seyirci (bilet) sayısının da bir ölçüt olarak değerlendirilmesi gerekir.

Belki de başvuru sırasında, yönetmelikte açıkça belirtilmemiş olsa da yukarıdaki hususlar ile ilgili bazı bilgiler, topluluklarca sunulmaktadır. Ancak bu gibi değerleme kriterlerindeki ölçütlerin, başvuran tüm topluluklardan istenmesinin yönetmelik koşulu olması ve de yapılacak olan protokolde bir taahhüt olarak belirtilmesi beklenir.
Yönetmelikte bahsedilen "Denetim sırasında görevli memur tarafından istenecek bilgi, belge ve kayıtların gösterilmesi, verilmesi, sorulan soruların yazılı veya sözlü olarak cevaplandırılması zorunludur." maddesinden de herhalde başvuru ve protokol ile çerçevesi çizilen bilgiler olduğu anlaşılmalıdır.

Aksi takdirde yardımın amacına uygun harcanıp harcanmadığının tespiti de son derece müşküldür. (Öte yandan yardımın geri alınması hususu da tartışılmaya muhtaçtır.)

Genel olarak "turne"lerle tiyatronun yurt sathına yayılmasından ne anlaşıldığı ,bölgeler arası tiyatro iletişimi, yerleşik ve yerel olma, "kaliteli" Türk yazar, eğitimli oyuncu, tiyatroya yatırım, çocuk tiyatrosu ve/veya geleneksel yapan profesyonel tiyatroların ayrıcalıklı olmaları vb. gibi hususların yönetmelik kapsamında nasıl ele alınması gerektiği üzerinde tiyatro dünyamız ortak görüş ve düşüncesini ortaya koymalıdır.

Türk Tiyatrosunda Veri

Türk Tiyatrosunda toplanan rakamsal verilerin, "durumu" yansıtması üzerinde tereddütler vardır. Bu nedenle her şeyden önce Türk Tiyatrosu için bir veri bankası ile müze çalışması yapılmalıdır.

Ancak gene de mertebeyi görebilmek için TÜİK (Türkiye İstatistik kurumu) verileri ile bir değerlendirme yapılacak olursa aşağıdaki sonuçlara ulaşılır. (Seyirci sayısı bilet sayısını vermektedir.)

1992 ile 2000 yılları arasındaki 8 sezonda toplam seyirci sayısı 17.515.725, özel tiyatro seyircisi ise 3.569.308'dir. Ortalama olarak tüm seyircinin % 20'si özel tiyatrolara gitmiştir. Özel tiyatroda en yüksek seyirci sayısı 1999-2000 sezonunda 1.326.194 kişidir; 8 sezonun ortalaması 446.164 kişidir.

1997 ile 2007 tarihleri arasındaki 10 sezon boyunca toplam seyirci sayısı 26.323.698'dir.(1997-2007 verilerinde özel tiyatro ayrımı yapılmamıştır.)

Yukarıdaki %20 ortalamasından yola çıkarak genel toplamın yıllık 530.000 kişi özel tiyatrolara gitmiştir sonucuna ulaşılır. Bu dönem içinde en yüksek seyirci toplam sayısı 1999-2000 sezonunda 3.746.161'dir. 2006-2007 sezonunda sahnelenen 848 oyuna giden toplam seyirci sayısı ise 2.419.262'dir. Seyirci sayısında azalma trendi görülmektedir.

Nüfusu 70 milyonun üstünde olan ülkemizde, yıllık 2,5 milyon tiyatro seyircisi (bileti); bir seyirci sezonda ortalama 3 oyun seyretmiş olsa Türk tiyatrosunu takip eden yaklaşık 800.000 kişi olduğu gerçeği, herhalde övünülecek bir durum değildir. (Nüfusa oran yüzde 1.)

Elimizdeki verilere göre özel tiyatrolar için belirlenmiş 1999-2000 sezonundaki en yüksek seyirci sayısı olan 1.326.194 ve ortalama bilet fiyatı 20 YTL üzerinden bir değerlendirme yapacak olursak Türk Tiyatrosunda özel tiyatroların büyüklüğünün 26.000.000 YTL mertebesinde olduğu tahmin edilebilir. Aynı sezondaki toplam seyirci sayısının da 3.746.161 olduğu raporlanmıştır. Ortalama bilet fiyatını 10 YTL alırsak toplam tiyatro büyüklüğünü 37 milyon YTL olarak buluruz.

2006-2007 sezonundaki toplam seyirci 2.419.262 rakamı ve ortalama bilet fiyatı 10 YTL ile değerlendirme yapsak toplam tiyatromuzun büyüklüğü de yaklaşık 24.000.000 YTL olarak bulunacaktır.

Rakamlar mertebesel de olsa, dünyanın ileri ülkelerine göre dar imkanlı sayılabilecek Türk Tiyatrosunda pastanın küçülmekte olduğu görülür.

Yapılması Gereken

Tiyatroda yardım ile ilgili yeni bir yönetmelik hazırlanması gerekir.

Tiyatrocular bir araya gelip kendi dertleri için çaba harcamadıkça, öneriler getirmedikçe, pastayı büyütmek için çabalamadıkça bu tartışmalar her yıl tekrarlanacaktır. Yeni kaynak yaratmak da hayal olacaktır.

Sonuç

Özel tiyatroların sahipleri vardır ama Türk Tiyatrosu'nun sahibi kimdir?

Doğaldır ki bu sorunun cevabı bulunana kadar özel tiyatro sahipleri kendi tiyatrolarını ayakta tutmak için ne gerekiyorsa yapacaklardır.

Her meslek o mesleği yapanlarca sahiplenilir, yüceltilir, onurlandırılır.

Önemli olan, tiyatrocuların Türk Tiyatrosu'nu sahiplenecek birliği sağlamalarıdır. Asıl tartışılması gereken de budur.

Melih Anık

Yazarın Tüm Yazıları

***

Yorumlar

Arif Güler
27 Kasım 2008
Yardımın kriterleri bellidir. Kültür Bakanlığı'na yakın olmak, kuruldan birilerini tanımak veya etkili bir siyasiyi devreye sokmak. Bunun aksini düşünmek yanlış olur. Sürekli perdelerini açan, yokluk ve engellemelere rağmen Anadolu'da sürekli perdelerini açan bir sürü tiyatro var. Ancak onlar hep üvey evlat muamelesiyle karşı karşıyalar. Yani uzun sözün kısası; Bu ülkede nerede adalet var ki burada olsun?

Dündar İncesu
21 Kasım 2008
Merhaba, 30 Kasım 1982'de yitirdiğimiz S. Günay Akarsu "Tiyatrolara Devlet Yardımı" başlıklı yazısını zamanın bir sanat dergisine iletmiş fakat "sakıncalı" bulunduğundan yayınlatamamamıştı. Ancak ölümünden 2 ay sonra 1983 Ocak ayında sevgili Ahmet Say bahis konusu yazıyı Türkiye Yazıları adlı dergisinde tam olarak yayınlamıştır. Gönül isterdi ki bu yazıyı sizlere ekte takdim edeyim. Ama talih bu ya 28 Kasım 2008 Cuma günü saat: 18.30'da Yapı - Kredi Kültür Sanat Galatasaray'daki anma toplantısında işbu yazının "tıpkı basımı" dileyenlere takdim edilecektir. Aradan 26 yıl geçmesine rağmen hâlâ güncelliğinden tek kelime yitirmeyen bu yazıyı mutlaka okumanızı öneririm. Dostlukla, sevgiler sunar, esenlikler dilerim.

Selim Kalıç
22 Kasım 2008
Bademler Köy Tiyatrosu İzmir'dedir ve 1964 yılından beri tiyatro yapmaktadır. Kendi tiyatro salonu vardır. Son iki sezon yardım için başvurmuş ve en yüksek (amatörler içinde) derecede değerlendirilmiştir.

Bulancak Sanat Tiyatrosu; Giresun'a bağlı Bulancak ilçesinin tiyatrosudur. Kendi salonu vardır. 20-25 senelik geçmişi vardır.

Tahire Alper
21 Kasım 2008 
"Sonuç" bölümünün son iki cümlesine yürekten katılıyorum. "Türk tiyatrosunun sahibi kimdir?" sorusunun yanıtı, bence "Tiyatrocular ve izleyiciler."dir.

(Kaynak: Tiyatro Dünyası)