T.C.
İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
UZLAŞTIRMA BÜROSU'NA
SORUŞTURMA NO: 2013/72893
Şikâyetçinin benimle ilgili iddiasına kanıt olarak sunduğu "Linççi alçaklar", "LİNÇÇİ alçaklara da, kısaca ve tek kelimeyle (tek kavramla) 'orospu çocuğu' denir." ifadesinde, hem şikâyetçiye yönelik ima içeren en küçük bir belirti yoktur (ifadenin öznesi zaten çoğul, yani "genel"dir), hem ifadenin tarihi hukuken eskidir, hem de linç suçlamasını şikâyetçi bize karşı (bizim ona karşı kullanmamızdan önce) kullanmıştır. Üstelik; şikâyetçiyle ilgili başka cümleler de içeren uzun bir metinden çıkarılmış değil de; benim www.coskunbuktel.com adlı sitemdeki "BÜKTEL’DEN KISA KISA" başlıklı bir Büktel aforizmaları sayfasından (Bakınız: www.coskunbuktel.com/buktelkisakisa.htm) aktarılmış olan söz konusu ifademin aslı bir aforizma olup, tamamı zâten şundan ibarettir:
"Türkçe'de 'göte göt' dendiği gibi; karşı tarafın görüşlerini okurlardan saklayarak tek yanlı yayın yapıp, sansür ettikleri insanları 'suç belgesinin kaynağına link vermeksizin' suçlayan, sansürcü, iftiracı ve linççi alçaklara da, kısaca ve tek kelimeyle (tek kavramla) 'orospu çocuğu' denir. (Bu kavramın orospularla ve çocuklarıyla ilgisi, imambayıldının imamla ilgisi kadardır.)" KAYNAK: www.coskunbuktel.com/buktelkisakisa.htm
Görüldüğü üzere, bir şahısla (hele de belirgin bir şahısla) hiçbir ilgisi bulunmayan bu eski tarihli ve "genel" aforizmada, ben birtakım suçları sıralayıp bu suçları ne kadar vahim bulduğumu anlatmak için, kısaca o suçları işleyenlere "'orospu çocuğu' denir" diyorum. Bu, o suçlarla ilgili benim "genel" kanaatim ya da o suçlara karşı genel tepkim... Birinin çıkıp "o suçları ben de işliyorum, Coşkun Büktel o aforizmada beni tarif ediyor" derse, (yani ben isim vermediğim ve belirgin hiç kimseyi zan altında bırakmadığım halde, ismini kendisi verirse) burada suçlanması gereken kişi ben olamam. Ben şikâyetçiyi başka tarihlerde ve başka pek çok yazımda, adını pek çok kez verip belgesini koyarak yalan ve iftirayla suçladım. Yani onun adını vermekten kaçınan biri değilim. Şikâyetçi, beni şikâyet edeceği zaman, içinde kendisinin adını verdiğim, "zaman aşımına uğramamış" yazılarımdan alıntı yapmayı tercih etmeliydi. Ama onun adını verdiğim yazılarımda suç unsuru bulamadığı için, deyim yerindeyse, sinekten yağ çıkarmaya yönelmiş.
Benim "eski" ve üstelik "genel" ve üstelik yayınlanması herhangi bir şikâyet konusu yapılmamış bir aforizmamı Hilmi Bulunmaz (ya da herhangi biri) alıntılayarak yeni bir tarihte yayınlamış. Metin eski, üstelik şikâyetçiyi ima eden en küçük bir belirti içermiyor ve metni yeni bir tarihte alenileştiren de zâten ben değilim. Peki bu durumda benim adımın bu dâvâya karıştırılmasının amacı nedir?
Amacı, (yıllardır "sıfır sansür" sloganıyla hiç kimseyi engellemeden ve bana iftira edenlerin iftiralarını bile silmeden yayın yaptığım) www.facebook.com sayfalarımı kirleten takma isimli sapıkların sonuncusu olan Kemal Yakın'ın bir hafta kadar önce (26 Ekim 2013 tarihinde) davetsiz misafir olarak bir sayfama gelip art arda eklediği 8 yorumda gizli: (Bakınız: www.facebook.com/.../posts/688161281201985) Hesabını çok kısa süre önce ve belli ki, sırf benimle alay etmek için açtırmış olan (sonunda hesabını silip kaçtığına göre, belli ki takma isimli) Kemal Yakın, 8 yorumunun sonuncusunda beni emniyete "çektirmekten" bahsederek şunları söylüyor:
"Kemal Yakın - Bir de Uşşakzade Halim beye hitaben diyorum ki neden beğeni tıkladınız ki? Coşkun Büktel'in emniyete çektirilmesini ifadesinin alınmasını mı beğendiniz? Bu haberde beğen tıklanır mı yahu? Coşkun abimin hep dediği gibi beğeni tıklama paylaş ki Coşkun Büktel'in emniyete çağrıldığını herkes okusun.
5 saat önce • Beğen 26 Ekim, 21:00 • Beğen" (KAYNAK: www.facebook.com/.../posts/688161281201985)
Ortada şikâyet konusu olacak geçerli hiçbir neden yokken beni şikâyet etmiş olan şikâyetçi Mustafa Demirkanlı'nın amacı bence takma isimli saldırgan Kemal Yakın'ın amacıyla örtüşüyor. Sonuçta hiçbir şey kazanamayacak da olsa, hiç değilse beni "emniyete çektirmek", bana mesai, moral ve itibar kaybettirmek…
Peki şikâyetçi bunu neden yapıyor? Bu konuda İnternet'te yüzlerce sayfa yazı yazdıktan sonra, sırf şikâyetçi öyle arzuladı diye bu uzun hikâyeyi yeniden anlatmaya çalışmak bana zül geliyor. Zaman aşımı geçmiş ve şikâyetçiyle ilgili olduğuna dair bir tek ima bile içermeyen delillere karşı aslında savunma yapmak zorunda olduğumu bile düşünmüyorum ve eğer yanılıyorsam dahi buraya kadar yaptığım savunmanın fazlasıyla yeterli olduğuna inanıyorum. Ve sanıyorum ki, dilekçe yazmaktan sıkılmak bir yana zevk alan Hilmi Bulunmaz, dilekçesinde dâvâcıyla ilgili çelişkimizin nasıl başladığına da mesai ayırarak, olayın kaynağındaki nedenlere de açıklık getirmeye çalışacaktır.
Geçerli hiçbir delile dayanmaksızın, üstelik linç suçlamasını şikâyetçi bize karşı (bizim ona karşı kullanmamızdan önce) kullandığı, bize karşı düzenlenen linç kampanyası metninde bizi linç girişiminde bulunmakla suçladığı hâlde (Hilmi Bulunmaz'ın dilekçesinde bu hususun da belgeleriyle birlikte daha ayrıntılı açıklanacağından eminim) beni fî tarihinde kullandığım linççi sözcüğünü içeren kendisiyle alâkasız bir aforizmamdan ötürü şikâyet etmiş şikâyetçinin; bana daha fazla mesai kaybettirmesine izin verilmeyeceğini savcılık makamından umuyor ve diliyorum. 04.11.2013
COŞKUN BÜKTEL
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz'ın elinin tersiyle ittiği "Asılsız İhbarcı" Demirkanlı'nın şikâyeti!
Bulunmaz, Asılsız İhbarcı Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı mahkûm ediyor!