"ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" temel sponsorlarından ve bu kampanyanın ruhanî liderlerinden Genco Erkal, tam "tek kişilik tiyatro" hâline getirdiği Dostlar Tiyatrosu adına, Radikal Gazetesi'ne de beyanat verdi. Her zaman yaptığım gibi, diyalog biçimine sokacağım yazıyla Genco Erkal'ın berbat durumunu değerlendireceğim!
Erkal - Dostlar Tiyatrosu olarak 30 yıldan beri devletin özel tiyatrolara parasal desteğinden yararlanıyoruz.
Bulunmaz - Yakın zamana dek Muammer Karaca Tiyatrosu'na, âdeta para vermeyip yada "üç otuz para" vererek oynuyordun. Her oynadığın oyuna, sanırım altı yüz kişi geliyordu ve yine sanırım bilet fiyatın otuz liraydı. Sanıyorum ki, her oyunu 200 kez oynuyordun. Hesap yapalım:
30x600=18.000 TL / 200x18.000=3.600.000 TL
İşte hesap bu kadar net olmasına karşın, hiç utanıp sıkılmadan, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle ancak denkleştirilen ve bakanlıklar içerisinde en yoksul bakanlık olan Kültür Bakanlığı'ndan avanta alıyordun. Şimdiye kadar gerçek anlamda tiyatro yapmak yerine, şiirler vb. "kopyala - yapıştır" yöntemiyle sahneye taşımayı yeğleyen biri olarak, tiyatro algılarının yanlış yönlerde gelişmesine yardım ve yataklık yapıyorsun!... Özellikle 12 Eylül Faşizmi ile birlikte kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesinin dışında, önemli bir siyasal karşı çıkış göstermediğin hâlde, kıymeti kendinden menkûl bir anlayışla, ikide bir "politik tiyatro, politik tiyatro" tekerlemesi yapıyorsun... Senin yaptığın "politik tiyatro" da, örnekse Haluk Bilginer yada Haldun Dormen gibi kişilerin yaptığı "politik tiyatro" değil mi? Sen nasıl ki "kapitalist politik tiyatro" yapıyorsan, Haluk Bilginer yada Haldun Dormen de "kapitalist politik tiyatro" yapıyor... Sen, 12 Eylül Faşizmi öncesindeki kandırmaca yöntemini uygulayarak, ağzından hiçbir zaman için çıkmayan "bilimsel sosyalizm" lâfını sanki ağzına alabilme cesareti gösteriyormuş gibi sanal hava oluşturuyorsun. İzleyiciler senin sosyalist olduğunu sanıyorlar ve onların üzerinde oluşturduğun mistik solculukla küp dolduruyorsun!...
Erkal - Kuruluşumuzdan bu yana politik tiyatro yapan muhalif bir topluluğuz.
Bulunmaz - Bir topluluk değil, "tek kişilik dev prodüksiyon" yapan(!) bir fânisin!... Otuz yılı aşkındır halkımıza sunduğun "kopyala - yapıştır" şiir dinletileriyle, izleyiciyi tiyatro yapıyormuş gibi kandırıyorsun. Senin kendine ait herhangi bir tiyatro topluluğun yok!... "YALAN" söylemek hiç hoş bir alışkanlık değil. Ağzına biber sürerim bak. Sen muhalif falan değil, buz gibi bir kapitalistsin. Halkın devrimci duygularını yozlaştıran ve bu duyguları bir "Fareli Köyün Kavalcısı" gibi dereye tepeye savuran bir anarşist, bir makyavelist, bir oportünist, bir pragmatistsin!... "Politik tiyatro" kandırmacasına kendin bile inanamıyorsun... Bertolt Brecht'in adına, Nâzım Hikmet'in şair ününe yaslanıp, gününü gün eden bir para sayma makinesisin... Bunca yıldır tiyatro sanatına kattığın bir estetiğin, bir ideolojin ve bir kuramın yok. Bağıra çağıra ve neredeyse slogan atar gibi yüzümüze fışkırttığın şiir bozucu sesini bir şey sanan garip birisin...
Erkal - Kenan Evren döneminden başlayarak ne iktidarlar gördük; Özal dönemi, Çiller, Erbakan, Ecevit vb.
Bulunmaz - Söylediğin bu sözlerin hiçbir değeri yok... Bu anlattıkların tam bir "Cin Ali'den hikâye, Elmas Nine'den masal!" Org. Kenan Evren Faşizmi Dönemi'nde "Kültür Bakanlığı Çanağı" yalayıp, faşizmin uzun yıllar halk üzerinde tesis ettiği işkencelere tinsel olarak katkı sundunuz. "Kültür Bakanlığı Çanağı" neden 12 Eylül Faşizmi Dönemi'nde vücuda getirildi? Hiç düşündün mü?... Kültür Bakanlığı neden 12 Mart Faşizmi Dönemi'nde kuruldu? Hiç düşündün mü?... "Ben asla düşünmem,
'Kültür Bakanlığı Çanağı' yalarım!" diyorsan o zaman çok başka. Kültür Bakanlığı'nın kurulabilmesi de, "Kültür Bakanlığı Çanağı" tesis edilebilmesi de faşizm dönemlerinde olmuştur! Bunlar rastlantı mıdır? Yoksa faşist kültürü kitlelere şırınga etmek için hazırlanmış ciddî eylem ve süreçler mi? Hiçbir eylem, hiçbir süreç, asla kendiliğinden oluşmaz... Her eylemin, her sürecin bir nedeni vardır... Kültür Bakanlığı, sosyalist kültür oluşturmak için değil, kapitalist kültür oluşturmak için kuruldu! Bunun için çalışıyor!... Bu bakanlıktan avanta almak, sosyalizme değil, kapitalizme hizmet ediyor. Hiç kimse kendisini darı ambarında gören yumurtasız tavuğa benzetmesin. "Kültür Bakanlığı Çanağı" yalamayın!
Erkal - Kimse muhalif olduğumuz için bizi, devlet desteğini keserek cezalandırmaya kalkışmadı.
Bulunmaz - "Sen" otuz yılı aşkındır hiçbir zaman için "siz" olmadın/ız. Kimseyi kandırmaya yeltenme. "Sen", hiçbir zaman "muhalif" olmadın! Kimseyi kandırma. Şimdiye dek, "muhalif" olmadığın için sürekli olarak "Kültür Bakanlığı Çanağı" yaladın!... Ne zaman ki, "ENTELEKTÜEL VE LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde sürükleyici ile katalizör görevi gören bir tiyatro karşıtı olduğun algılandı; herkes senin ne tür bir insan olduğunu ağır ağır da olsa anlayabildi. Benim üzerime 1100 kişi olarak gelmekle kalmayıp, benim hakkımda onlarca ve onlarca dâvâ açtınız!...
Soruşturma ve kovuşturmaların sayısı yüz civarına gelip dayandı... Her şeye karşın sitemiz çok ciddî bir biçimde izleniyor ve öyle sanıyorum ki, Bakan Ömer Çelik de "KERİZ" olmadığına göre sitemizi izleyip, bence, LİNÇÇİ tiyatroların birçoğuna hiç avanta vermiyor. Ömer Çelik, kendi ağzıyla Gezi Direnişi nedeniyle LİNÇÇİ tiyatrolara avanta vermediğini açıklarsa, ben, öngörüm nedeniyle taraflardan özür dilemesini bilirim!
Ömer Çelik, hangi nedenle LİNÇÇİ tiyatrolara hiç avanta vermediğini açıklamadıkça, Ömer Çelik'in LİNÇÇİ oldukları için tiyatrolara avanta vermediği iddiasını sürdüreceğim. LİNÇÇİ'nin yanında yaş da yandı. Ne var ki, ben zâten "Kültür Bakanlığı Çanağı" tutsaklığına karşıyım!...
Erkal - Çünkü bu destek devletin görevidir.
Bulunmaz - Neden görevi olsun, devlet "KERİZ" mi? Devlet, benim, halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerden oluşan bütçesini sizin nasırsız ellerinize teslim etmek zorunda mı?... Verdiğimiz vergileri size nasıl verir bu devlet? Hadi devlet "KERİZ" diyelim. Ben "KERİZ" değilim. Kendi alın terimi sizin paslı kasalarınıza akıtmaya niyetim yok!
Erkal - İktidarların yandaşlarına dağıttığı ulufe değildir.
Bulunmaz - İktidarların ulûfe dağıttığında hemfikiriz!... Sen diyorsun ki: "İktidarlar yandaşlarına değil, karşıtlarına ulûfe dağıtsın." Öyle mi? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Duyuyor mu?... Duymuyor mu?! İyi dinle: Tarih boyunca hep böyle olmuş, iktidarlar yandaşlarına ulûfe dağıtmıştır. Ancak, bizim ülke, gerçek anlamda bir ülke olmadığı, ahbap çavuş ilişkileriyle delik deşik gemisini yüzdüren bir feodal beylik olduğu için, iktidarlar senin gibi sentetik estetikçiden, yapay yargıçtan çekindiği için, senin gibisine ulûfe dağıtmak zorunda kalıyor. Tüm çelişkilerimize karşın, Ömer Çelik, değersizliğinizi anladığından, size "Kültür Bakanlığı Çanağı" yalatmıyor. Artık çanak değil daima avucunuzu yalayacaksınız!
Erkal - Çağdaş demokrasilerde gelenek budur.
Bulunmaz - Niye kendini ve halkı kandırıyorsun ki?! Bu ülkede hiçbir zaman için değil "çağdaş demokrasi", "demokrasi" bile kurulmadı! Hep bir diktatörlük, hep bir despotizm, hep bir oligarşi, hep bir otokrasi, hep bir teokrasi!... "Çağdaş demokrasi" olmayan ülkede "çağdaş demokrasi geleneği" olmaz. Sen okurları "KERİZ" mi sanıyorsun Genco Erkal?!...
Erkal - Devlet sanatı destekler, içeriğine karışmaz.
Bulunmaz - Yok ya! Sana öyle geliyor!... Devlet "KERİZ" mi? Devlete vergi veren ben, halk, tüyü bitmemiş yetim "KERİZ" mi?... Hem senin "sanat" adına kitlelere uyuşturucu derinliğinde pazarladığın "kopyala - yapıştır" şiir müsveddelerini destekleyeceğiz, hem içeriği bulunmayan sanatının içeriksizliğine karışmayacağız!!!... Nerede bu "KERİZ" olma hâlinin bolluğu Genco efendi!!!!!! Biz artık uyandık sentetik tiyatrocu...
Erkal - Ama anlaşılan şimdiki iktidarın en ufak bir muhalefete tahammülü yok.
Bulunmaz - Bana bak kardeşim, sen muhalefet falan değilsin!... Ayıp oluyor ama! Sen düpedüz "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" için imza vermiş "estetik sabıkalı bir sanık"sın. İktidarın sana tahammülü olsa da, benim sana hiçbir tahammülün yok. Neydi o öyle: Yıllardır "beni mahkeme salonlarında süründürme" trans hâliniz? Az kaldı; yakında seni de mahkeme potasına sokacağım Genco!
Erkal - Gazete, televizyon derken şimdi de tiyatroda çatlak seslerin susturulması, cezalandırılması gerekiyor.
Bulunmaz - Kapitalizm budur!... Sen, bilimsel sosyalizm duyarlılığıyla halkın devrimci mücadelesine ortak olmayıp, "iktidarın çanağı"na ortak olursan, o iktidar, ipi kalktığı zaman, hepinizi kirli kağıt mendil gibi çöp kutusuna atıverir. Zâten şimdiye dek aldığınız avantalar bile fazla. Ben, Ömer Çelik'in yerinde olsam, şimdiye dek aldıklarınızı bile geri isterim!
Erkal - İleri demokrasi böyle oluyor demek.
Bulunmaz - "İleri demokrasi" falan değil! Hattâ "demokrasi" de değil. Taşak geçmenin sırası mı? Otur, adam gibi bilimsel sosyalizmi öğren ve halkın devrimci mücadelesine katıl!... Bırak artık bu "kopyala - yapıştır" sentetik şiir müsveddeleriyle ömür çürütmeyi. Kendini kandırma. Hadi kendini kandırdın diyelim de, halkı kandırmaya yeltenme bre Genco!...
Erkal - Gerekçe belirtilmeden hakkımız olan destekten yoksun bırakıldık.
Bulunmaz - Sen beni (Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz) ve benimle birlikte Coşkun Büktel'i LİNÇ ederken, herhangi bir gerekçe sundun mu?... Sahi, senin gerekçen neydi birader!... Sadece yoksun bırakılmak değil, şimdiye dek aldığınız avantaları da istemeliler sizden be Genco!...
Erkal - Biz de susmayacağız elbette.
Bulunmaz - Şimdiye kadar susup, "Kültür Bakanlığı Çanağı" yaladın! Demek ki, seni susturan ve sizin gibi kapitalist tiyatro esnafını susturan "Kültür Bakanlığı Çanağı" imiş! Çaktın mı şimdi?!... Anladın mı Kültür Bakanlığı'nın neden tam 12 Mart Faşizmi Dönemi'nde kurulduğunu?... "Kültür Bakanlığı Çanağı"nın neden 12 Eylül Faşizmi Dönemi'nde tesis edildiğini anladın mı? Gerçekten anladın mı? Kesinlikle anlayamadın!... Anlayabilmen için, alnındaki LİNÇ lekesini silmeye çalışman gerekir!...
Erkal - Hâlâ Türkiye ’de yargıçlar olduğuna inanıyorum.
Bulunmaz - Yargıçlar var!... İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı, İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı ve de İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı yine İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı, senin LİNÇÇİ ortağın ve "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı hızla yargılıyor!... İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı da senin LİNÇÇİ ortağın Gülhan Avşar Demirkanlı'yı yargılıyor!... Bunun yanı sıra İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı, senin LİNÇÇİ ortağın İsmail Can Törtop'u yargılıyor. Ve İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı, senin LİNÇÇİ ortağın Levent Çağlayan'ı yargılıyor! Çok yakında, pek yakında, seni de yargılayacak yargıçlar, sabırsızlıkla sıralarını bekliyordır kanısındayım...
Erkal - Yasalar önünde hakkımızı arayacağız.
Bulunmaz - Karşınızda Adalet ve Kalkınma Partisi Adana Milletvekili, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik olunca "yasalar önünde hakkınızı arıyorsunuz", benimle (Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz) ilgili olarak neden "yasalar önünde hakkınızı aramayıp" beni neden LİNÇ ettiniz?
HESABINI SORDUM, SORUYORUM, DAİMA SORACAĞIM...
Erkal - Dostlar Tiyatrosu olarak 30 yıldan beri devletin özel tiyatrolara parasal desteğinden yararlanıyoruz.
Bulunmaz - Yakın zamana dek Muammer Karaca Tiyatrosu'na, âdeta para vermeyip yada "üç otuz para" vererek oynuyordun. Her oynadığın oyuna, sanırım altı yüz kişi geliyordu ve yine sanırım bilet fiyatın otuz liraydı. Sanıyorum ki, her oyunu 200 kez oynuyordun. Hesap yapalım:
30x600=18.000 TL / 200x18.000=3.600.000 TL
İşte hesap bu kadar net olmasına karşın, hiç utanıp sıkılmadan, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle ancak denkleştirilen ve bakanlıklar içerisinde en yoksul bakanlık olan Kültür Bakanlığı'ndan avanta alıyordun. Şimdiye kadar gerçek anlamda tiyatro yapmak yerine, şiirler vb. "kopyala - yapıştır" yöntemiyle sahneye taşımayı yeğleyen biri olarak, tiyatro algılarının yanlış yönlerde gelişmesine yardım ve yataklık yapıyorsun!... Özellikle 12 Eylül Faşizmi ile birlikte kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesinin dışında, önemli bir siyasal karşı çıkış göstermediğin hâlde, kıymeti kendinden menkûl bir anlayışla, ikide bir "politik tiyatro, politik tiyatro" tekerlemesi yapıyorsun... Senin yaptığın "politik tiyatro" da, örnekse Haluk Bilginer yada Haldun Dormen gibi kişilerin yaptığı "politik tiyatro" değil mi? Sen nasıl ki "kapitalist politik tiyatro" yapıyorsan, Haluk Bilginer yada Haldun Dormen de "kapitalist politik tiyatro" yapıyor... Sen, 12 Eylül Faşizmi öncesindeki kandırmaca yöntemini uygulayarak, ağzından hiçbir zaman için çıkmayan "bilimsel sosyalizm" lâfını sanki ağzına alabilme cesareti gösteriyormuş gibi sanal hava oluşturuyorsun. İzleyiciler senin sosyalist olduğunu sanıyorlar ve onların üzerinde oluşturduğun mistik solculukla küp dolduruyorsun!...
Erkal - Kuruluşumuzdan bu yana politik tiyatro yapan muhalif bir topluluğuz.
Bulunmaz - Bir topluluk değil, "tek kişilik dev prodüksiyon" yapan(!) bir fânisin!... Otuz yılı aşkındır halkımıza sunduğun "kopyala - yapıştır" şiir dinletileriyle, izleyiciyi tiyatro yapıyormuş gibi kandırıyorsun. Senin kendine ait herhangi bir tiyatro topluluğun yok!... "YALAN" söylemek hiç hoş bir alışkanlık değil. Ağzına biber sürerim bak. Sen muhalif falan değil, buz gibi bir kapitalistsin. Halkın devrimci duygularını yozlaştıran ve bu duyguları bir "Fareli Köyün Kavalcısı" gibi dereye tepeye savuran bir anarşist, bir makyavelist, bir oportünist, bir pragmatistsin!... "Politik tiyatro" kandırmacasına kendin bile inanamıyorsun... Bertolt Brecht'in adına, Nâzım Hikmet'in şair ününe yaslanıp, gününü gün eden bir para sayma makinesisin... Bunca yıldır tiyatro sanatına kattığın bir estetiğin, bir ideolojin ve bir kuramın yok. Bağıra çağıra ve neredeyse slogan atar gibi yüzümüze fışkırttığın şiir bozucu sesini bir şey sanan garip birisin...
Erkal - Kenan Evren döneminden başlayarak ne iktidarlar gördük; Özal dönemi, Çiller, Erbakan, Ecevit vb.
Bulunmaz - Söylediğin bu sözlerin hiçbir değeri yok... Bu anlattıkların tam bir "Cin Ali'den hikâye, Elmas Nine'den masal!" Org. Kenan Evren Faşizmi Dönemi'nde "Kültür Bakanlığı Çanağı" yalayıp, faşizmin uzun yıllar halk üzerinde tesis ettiği işkencelere tinsel olarak katkı sundunuz. "Kültür Bakanlığı Çanağı" neden 12 Eylül Faşizmi Dönemi'nde vücuda getirildi? Hiç düşündün mü?... Kültür Bakanlığı neden 12 Mart Faşizmi Dönemi'nde kuruldu? Hiç düşündün mü?... "Ben asla düşünmem,
'Kültür Bakanlığı Çanağı' yalarım!" diyorsan o zaman çok başka. Kültür Bakanlığı'nın kurulabilmesi de, "Kültür Bakanlığı Çanağı" tesis edilebilmesi de faşizm dönemlerinde olmuştur! Bunlar rastlantı mıdır? Yoksa faşist kültürü kitlelere şırınga etmek için hazırlanmış ciddî eylem ve süreçler mi? Hiçbir eylem, hiçbir süreç, asla kendiliğinden oluşmaz... Her eylemin, her sürecin bir nedeni vardır... Kültür Bakanlığı, sosyalist kültür oluşturmak için değil, kapitalist kültür oluşturmak için kuruldu! Bunun için çalışıyor!... Bu bakanlıktan avanta almak, sosyalizme değil, kapitalizme hizmet ediyor. Hiç kimse kendisini darı ambarında gören yumurtasız tavuğa benzetmesin. "Kültür Bakanlığı Çanağı" yalamayın!
Erkal - Kimse muhalif olduğumuz için bizi, devlet desteğini keserek cezalandırmaya kalkışmadı.
Bulunmaz - "Sen" otuz yılı aşkındır hiçbir zaman için "siz" olmadın/ız. Kimseyi kandırmaya yeltenme. "Sen", hiçbir zaman "muhalif" olmadın! Kimseyi kandırma. Şimdiye dek, "muhalif" olmadığın için sürekli olarak "Kültür Bakanlığı Çanağı" yaladın!... Ne zaman ki, "ENTELEKTÜEL VE LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde sürükleyici ile katalizör görevi gören bir tiyatro karşıtı olduğun algılandı; herkes senin ne tür bir insan olduğunu ağır ağır da olsa anlayabildi. Benim üzerime 1100 kişi olarak gelmekle kalmayıp, benim hakkımda onlarca ve onlarca dâvâ açtınız!...
Soruşturma ve kovuşturmaların sayısı yüz civarına gelip dayandı... Her şeye karşın sitemiz çok ciddî bir biçimde izleniyor ve öyle sanıyorum ki, Bakan Ömer Çelik de "KERİZ" olmadığına göre sitemizi izleyip, bence, LİNÇÇİ tiyatroların birçoğuna hiç avanta vermiyor. Ömer Çelik, kendi ağzıyla Gezi Direnişi nedeniyle LİNÇÇİ tiyatrolara avanta vermediğini açıklarsa, ben, öngörüm nedeniyle taraflardan özür dilemesini bilirim!
Ömer Çelik, hangi nedenle LİNÇÇİ tiyatrolara hiç avanta vermediğini açıklamadıkça, Ömer Çelik'in LİNÇÇİ oldukları için tiyatrolara avanta vermediği iddiasını sürdüreceğim. LİNÇÇİ'nin yanında yaş da yandı. Ne var ki, ben zâten "Kültür Bakanlığı Çanağı" tutsaklığına karşıyım!...
Erkal - Çünkü bu destek devletin görevidir.
Bulunmaz - Neden görevi olsun, devlet "KERİZ" mi? Devlet, benim, halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerden oluşan bütçesini sizin nasırsız ellerinize teslim etmek zorunda mı?... Verdiğimiz vergileri size nasıl verir bu devlet? Hadi devlet "KERİZ" diyelim. Ben "KERİZ" değilim. Kendi alın terimi sizin paslı kasalarınıza akıtmaya niyetim yok!
Erkal - İktidarların yandaşlarına dağıttığı ulufe değildir.
Bulunmaz - İktidarların ulûfe dağıttığında hemfikiriz!... Sen diyorsun ki: "İktidarlar yandaşlarına değil, karşıtlarına ulûfe dağıtsın." Öyle mi? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Duyuyor mu?... Duymuyor mu?! İyi dinle: Tarih boyunca hep böyle olmuş, iktidarlar yandaşlarına ulûfe dağıtmıştır. Ancak, bizim ülke, gerçek anlamda bir ülke olmadığı, ahbap çavuş ilişkileriyle delik deşik gemisini yüzdüren bir feodal beylik olduğu için, iktidarlar senin gibi sentetik estetikçiden, yapay yargıçtan çekindiği için, senin gibisine ulûfe dağıtmak zorunda kalıyor. Tüm çelişkilerimize karşın, Ömer Çelik, değersizliğinizi anladığından, size "Kültür Bakanlığı Çanağı" yalatmıyor. Artık çanak değil daima avucunuzu yalayacaksınız!
Erkal - Çağdaş demokrasilerde gelenek budur.
Bulunmaz - Niye kendini ve halkı kandırıyorsun ki?! Bu ülkede hiçbir zaman için değil "çağdaş demokrasi", "demokrasi" bile kurulmadı! Hep bir diktatörlük, hep bir despotizm, hep bir oligarşi, hep bir otokrasi, hep bir teokrasi!... "Çağdaş demokrasi" olmayan ülkede "çağdaş demokrasi geleneği" olmaz. Sen okurları "KERİZ" mi sanıyorsun Genco Erkal?!...
Erkal - Devlet sanatı destekler, içeriğine karışmaz.
Bulunmaz - Yok ya! Sana öyle geliyor!... Devlet "KERİZ" mi? Devlete vergi veren ben, halk, tüyü bitmemiş yetim "KERİZ" mi?... Hem senin "sanat" adına kitlelere uyuşturucu derinliğinde pazarladığın "kopyala - yapıştır" şiir müsveddelerini destekleyeceğiz, hem içeriği bulunmayan sanatının içeriksizliğine karışmayacağız!!!... Nerede bu "KERİZ" olma hâlinin bolluğu Genco efendi!!!!!! Biz artık uyandık sentetik tiyatrocu...
Erkal - Ama anlaşılan şimdiki iktidarın en ufak bir muhalefete tahammülü yok.
Bulunmaz - Bana bak kardeşim, sen muhalefet falan değilsin!... Ayıp oluyor ama! Sen düpedüz "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" için imza vermiş "estetik sabıkalı bir sanık"sın. İktidarın sana tahammülü olsa da, benim sana hiçbir tahammülün yok. Neydi o öyle: Yıllardır "beni mahkeme salonlarında süründürme" trans hâliniz? Az kaldı; yakında seni de mahkeme potasına sokacağım Genco!
Erkal - Gazete, televizyon derken şimdi de tiyatroda çatlak seslerin susturulması, cezalandırılması gerekiyor.
Bulunmaz - Kapitalizm budur!... Sen, bilimsel sosyalizm duyarlılığıyla halkın devrimci mücadelesine ortak olmayıp, "iktidarın çanağı"na ortak olursan, o iktidar, ipi kalktığı zaman, hepinizi kirli kağıt mendil gibi çöp kutusuna atıverir. Zâten şimdiye dek aldığınız avantalar bile fazla. Ben, Ömer Çelik'in yerinde olsam, şimdiye dek aldıklarınızı bile geri isterim!
Erkal - İleri demokrasi böyle oluyor demek.
Bulunmaz - "İleri demokrasi" falan değil! Hattâ "demokrasi" de değil. Taşak geçmenin sırası mı? Otur, adam gibi bilimsel sosyalizmi öğren ve halkın devrimci mücadelesine katıl!... Bırak artık bu "kopyala - yapıştır" sentetik şiir müsveddeleriyle ömür çürütmeyi. Kendini kandırma. Hadi kendini kandırdın diyelim de, halkı kandırmaya yeltenme bre Genco!...
Erkal - Gerekçe belirtilmeden hakkımız olan destekten yoksun bırakıldık.
Bulunmaz - Sen beni (Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz) ve benimle birlikte Coşkun Büktel'i LİNÇ ederken, herhangi bir gerekçe sundun mu?... Sahi, senin gerekçen neydi birader!... Sadece yoksun bırakılmak değil, şimdiye dek aldığınız avantaları da istemeliler sizden be Genco!...
Erkal - Biz de susmayacağız elbette.
Bulunmaz - Şimdiye kadar susup, "Kültür Bakanlığı Çanağı" yaladın! Demek ki, seni susturan ve sizin gibi kapitalist tiyatro esnafını susturan "Kültür Bakanlığı Çanağı" imiş! Çaktın mı şimdi?!... Anladın mı Kültür Bakanlığı'nın neden tam 12 Mart Faşizmi Dönemi'nde kurulduğunu?... "Kültür Bakanlığı Çanağı"nın neden 12 Eylül Faşizmi Dönemi'nde tesis edildiğini anladın mı? Gerçekten anladın mı? Kesinlikle anlayamadın!... Anlayabilmen için, alnındaki LİNÇ lekesini silmeye çalışman gerekir!...
Erkal - Hâlâ Türkiye ’de yargıçlar olduğuna inanıyorum.
Bulunmaz - Yargıçlar var!... İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı, İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı ve de İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı yine İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı, senin LİNÇÇİ ortağın ve "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı hızla yargılıyor!... İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı ve İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı da senin LİNÇÇİ ortağın Gülhan Avşar Demirkanlı'yı yargılıyor!... Bunun yanı sıra İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı, senin LİNÇÇİ ortağın İsmail Can Törtop'u yargılıyor. Ve İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı, senin LİNÇÇİ ortağın Levent Çağlayan'ı yargılıyor! Çok yakında, pek yakında, seni de yargılayacak yargıçlar, sabırsızlıkla sıralarını bekliyordır kanısındayım...
Erkal - Yasalar önünde hakkımızı arayacağız.
Bulunmaz - Karşınızda Adalet ve Kalkınma Partisi Adana Milletvekili, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik olunca "yasalar önünde hakkınızı arıyorsunuz", benimle (Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz) ilgili olarak neden "yasalar önünde hakkınızı aramayıp" beni neden LİNÇ ettiniz?
HESABINI SORDUM, SORUYORUM, DAİMA SORACAĞIM...