T.C.
İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA
SORUŞTURMA NO: 2013/72888
1 - 13 Kasım 2013 Çarşamba günü Ukrayna'nın başkenti Kiev'e gitmek için son hazırlıklarımı yapıyorken, Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'nden bir polis memuru beni telefonla arayarak, Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın şikâyeti üzerine ifade vermem için beni çağırdı... Ukrayna'ya gitmek üzere olduğumu ve 17 Kasım'ı 18 Kasım'a bağlayan gece yurda dönüş yapacağımı belirttim polise... Bu telefon görüşmesini yaptığım ândan başlayarak, Kiev Uluslararası Kuyumculuk Fuarı'ndaki standımızda nasıl çalışacağımı planlamak yerine beni haksız, hukuksuz yere şikâyet eden Mustafa Demirkanlı'nın kötücüllüğünü düşünmekle meşgûl olmaya başladım. Yurda dönene dek büyük bir sıkıntı yaşadım!
2 - 18 Kasım 2013 Pazartesi günü sabah Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Amirliği'ndeki ilgili polis memurunu aradım ve o gün izinli olduğunu, ertesi gün aramam gerektiğini söylediler. 19 Kasım 2013 Salı günü, sabah erkenden İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi'nde Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "SANIK", benim "MÜŞTEKİ" olduğum, dosya numarası 2012/943 olan dâvânın 10.35'de duruşması olacaktı. Ne yazık iş yoğunluğu nedeniyle duruşma geç başladığı için ancak saat 14.00'de Asayiş Büro Amirliği'ne gidebildim... Polis memurlarının yoğun ilgisine karşın, Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın anlaşılmaz, bulanık, dayanaktan yoksun, hattâ adalete, hakka, hukuka, kanuna ve mevzuata aykırı olan iddiasını anlayabilmek için aşırı çaba harcadım! Durum böyle olmasına karşın, ifade yoksunluğu içerisindeki Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın ne demek istediğini tam olarak anlamadığım için, polise verdiğim ifadede; "ÇOK GENİŞ BOYUTLU, İÇERİKLİ SAVUNMA HAZIRLAYIP, 2013/72888 SAYILI SORUŞTURMANIN TAHKİKAT SAVCISINA SAVUNMAMI BİLDİRECEĞİM..." dedim. Bu arada, zâten zaman zaman "ASILSIZ İHBAR" yapma alışkanlığı içinde bulunan Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın ihbarının aslı olmadığını, bu dâvâdan vazgeçmek zorunda kalacağını belirttim. Daha sonraki gelişmeler bunu kanıtladı!...
3 - 20 ve 21 Kasım 2013 tarihlerinde işlerimin yoğun olması nedeniyle, 22 Kasım 2013 Cuma günü Sayın Savcı Hüseyin Yavaş'ın savcı odasına gidip, "soruşturma dosyası"nın fotokopi çıktılarını almak istedim. Sayın Savcı, Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın şikâyetini geri çektiğini, bu hâlde, benim de, bu şikâyetle ilgili herhangi bir iş yapmama hakkım olduğunu belirtti... Ben, soruşturmanın sürdürülmesini isteyince, Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "seçenek öneri" olarak getirdiği 2013/4849 soruşturma numaralı dosyayla birleştirmesini istedi... Ben, şikâyet istemiyle açılan dosyanın kapanmamasını istemekle birlikte, "bu dosya"nın, 2013/4849 soruşturma numaralı dosyayla değil de, 2013/72893 numaralı dosyayla birleştirilmesi istiyorum. İşbu dosyaya 15 sayfalık savunma yazmıştım!
4 - 2013/72888 soruşturma numaralı dosyada benim işlediğim hiçbir suç ögesi bulunmamakla birlikte, bu dosyadaki belge, bilgi, bulgu, delil ve kanıtlar, Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın suçlarını somutluyor. Yoksa şikâyetçinin 16 Eylül 2013 tarihinde verdiği dilekçe içeriğindeki gerekçe nedeniyle geri çekilen bir şikâyet söz konusu asla değil. Ben suç içerdiği iddia edilen video konuşmamda şikâyetçinin suçlarını tek tek sıralamış, kendisini yargılatacağımı belirtmiştim... Müşteki avukatını da suçluyor!
5 - Mustafa Şükrü Demirkanlı, takma adlı şahıs Burak Caney'le (Burak Caney kendisi olabilir) bana karşı "BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenledi. Kampanyaya bini aşkın kişi imza verdi!...
http://tiyatroyun.blogspot.com/2008/03/bir-iftirann-bataklk-anatomisi.html
6 - Mustafa Şükrü Demirkanlı, takma isimli Burak Caney'le başarı elde edemeyeceğini anlayarak, kendi adını kullanıp, bana karşı 1100 imzalı
"İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyebildi.
www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm
7 - Bu iki kampanyadan istediği sonucu asla alamayan şikâyetçi, benim tanımlamamla bir de "HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu makamına benim hakkımda "ASILSIZ İHBAR" metni yazabilen şikâyetçi, 301. Madde'den yargılanmam için olağanüstü bir çaba harcamasına karşın, Sayın Savcı'nın hukukî çabası sonucu, benim aklanmama ve kendisinin "ASILSIZ İHBARCI" olmasına neden oldu. Başka ihbarları da var!...
8 - Yalnızca kendisi değil, başta eşi Gülhan Avşar Demirkanlı da olmak üzere yakın arkadaşları Ömer Faruk Kurhan ve Nihat Haluk Bilginer ve Kemal Aydoğan ve Prof. Nurhan Tekerek ve Mehmet Bozkır ve Levent Çağlayan ve Seval Deniz Karahaliloğlu ve Bülent Sezgin ve Fırat Güllü ve Duygu Dalyanoğlu ve Ahmet Cüneyt Yalaz... hakkımda soruşturma, kovuşturma başlatmakla birlikte, tazminat dâvâları da açabilmişlerdir. Sadece yakın arkadaşları değil, kendisinin ve arkadaşlarının avukatları da, hakkımda çeşitli dâvâlar açmışlardır... Avukat Burhan Gün, Avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar, Avukat Mehmet Bozkır, Avukat Reyhan Kayışlı, Avukat Süleyman Anıl, Avukat Uğur Demirci Tosun vb. yargılanmam için olağanüstü çaba harcayarak yargılanmama neden olabilmişlerdir...
9 - Adaleti ve hakkı ve hukuku ve kanunu ve mevzuatı kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlarken, benim uluslararası da iş yapan bir şirket sahibi olduğumu bildikleri için, âdeta benden para sızdırmak ister gibi, anlamsız, gereksiz manevî tazminat dâvâları açıp, benden gelir kaynağı oluşturmak isteyen ve tam tamına 1100 kişiden müteşekkil bir "LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" görünümlü "alternatif hukuk" yapısı oluşturmuşlardır. Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın önderlik ettiği kişi ve kuruluşlara Sayın Savcı'nın "DUR" demesi, şikâyetçinin gerekçesini de kabûl etmeyip, bu dâvânın tekil olarak başlamasını sağlaması gerekir...
Şikâyetçi, herhangi bir hak arayışında değildir. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt'tan alabildiği usûlsüz reklam (PARA) gelirinin kurumaması için uğraşmaktadır. Şöyledir ki, hiçbir zaman için her ayın birinde çıkmadığı gibi, günler, bâzen haftalar, hattâ zaman zaman aylar sonra zar zor yayınlanabilen, yüz tane bile satılmadığını tahmin ettiğim Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni bir "şantaj aracı" gibi kullanarak, Mustafa Kurt'tan reklâm (PARA) alabilmektedir... Şikâyetçiye reklâm (PARA) vermeyen Devlet Tiyatroları Genel Müdürleri'ne neler yapılabileceğini görebilmek için, Devlet Tiyatroları Eski Genel Müdürü Sayın İ. Rahmi Dilligil'e neler yaptığını, Dilligil'in hapiste yatması yönünde nasıl şantaj boyutunda yayın yaptığını görmek için Sayın Rahmi Dilligil'i dinleyiniz.
10 - Mustafa Şükrü Demirkanlı, hem SABIKALI bir "HAKARETÇİ", hem de şu ânda kendisine karşı açtığım yedi dâvâyla yargılanmaktadır... İstanbul mahkemelerinde yargılanan şikâyetçinin dosyaları şunlardır:
2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663 HAKARET
12. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/664 HAKARET
22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551 HAKARET
27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943 HAKARET
40. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/399 HAKARET İFTİRA TEHDİT
6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/481 TAZMİNAT
23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205 TAZMİNAT
Şikâyetçinin eşi Gülhan Avşar'ı da şu mahkemelerde yargılatıyorum:
24. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/201 İFTİRA
24. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205 TAZMİNAT
Şikâyetçinin temsilcisi Levent Çağlayan şu mahkemede yargılatıyorum:
8. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/843 HAKARET
Şikâyetçinin arkadaşı Can Törtop'u şu mahkemelerde yargılatıyorum:
2. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/523 HAKARET
23. Asliye Hukuk Mahkemisi 2013/230 TAZMİNAT
11- Şikâyetçi Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın benim hakkımda başlattığı dayanaksız soruşturmalardan küçücük örnekler vermekle yetiniyorum:
Soruşturma No: 2013/72962
Karar No: 2013/30165
Soruşturma No: 2013/72893
12 - Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın başlattığı "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde, benim hakkımda başlattıkları ilk "KAMU DÂVÂSI" dosyasında "BERAAT" aldım. Bu "BERAAT" kararı, nesnel hukuk metni yazma gücü bulunan bir bilim adamının yazdığı "BİLİRKİŞİ RAPORU" metinlerine dayandırıldı:
İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Dosya No: 2010/8 Esas
İstanbul 9. Asliye Mahkemesi Dosya No: 2010/337 Esas
13 - Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın başlattığı "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYALARI" yüzünden, yaşantımı bile sürdüremez hâle geldim. Uluslararası iş yapıp kendi alanında dünyanın en büyük firması olan bir şirketin kurucu başkanı, sahibi bulunduğum için sürekli olarak ülke dışına çıkmam gerekirken, yaklaşık altı (6) yıldır doğru dürüst işlerimi takip edememiştim... Ülke ekonomisine yaptığım katkılar da sıfır (0) noktasına savrulmaya başlamıştı. Neyse ki, yukarıda sıraladığım on iki (12) madde hâlindeki "mahkeme başvuru tarihleri"ne de bakıldığında görülecektir ki, Demirkanlı ve onun 1100 yoldaşı "frene basmak" zorunda kaldığı için "EKLER" bölümünde de sunulduğu gibi ülke dışına çıkarak, ülkeme yeniden döviz kazandırmaya başlayabildim. Oysa, kendi alanında dünyanın en büyük firmasının sahibi olan önemli bir kişi olarak kendilerini kesinlikle mahkemelere vermiyordum... Beni öylesine bir "boğulma" noktasına sürüklemek istediler ki, ben, "onlar gibi" olmasa bile, "ADLİYELERİ MEŞGÛL ETMEK ZORUNDA" kalıyorum. Bu şahıslar, bana yapabilecek başka bir eylem bırakmadılar.
SONUÇ VE İSTEM: Şikâyetçi, sadece ve tek başına eylem yapan sade bir vatandaş değil ve eylemleri münferit değil. 1100 kişilik bir "örgüt" kurup, bu "örgüt"ü suç işlemek için ivmelendiren bir konumda olan Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın şikâyetini geri çekiyor bahanesiyle suç ögelerini silmeye çalışması gözden uzak tutulmayarak, soruşturmanın devam etmesi, videoda görüleceği gibi, kendisiyle birlikte hareket edip suç ortaklığı yapan Levent Çağlayan'ın da işbu nedenle İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi'nde "SANIK" bulunduğu hiç unutulmamalıdır. Eğer mevzuat elverirse Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın başlattığı soruşturma nedeniyle yargılanmasını ve/ya böyle dayanaksız soruşturma başlattığı için şikâyetçi olduğumu saygılarımla arz ve talep ederim!... 25.11.2013
HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ
EKLER:
1 - PASAPORT FOTOKOPİSİ
2 - SAVCILIK SAVUNMASI
3 - EMNİYET İFADESİ