4 Ekim 2013 Cuma

Bulunmaz, Demirkanlı için kalem oynatan Reyhan Kayışlı'ya ders verdi!

Oyun'un notu: Avukatlara asla ve kesinlikle güvenmediği için, bütün dâvâlarına avukatsız giren Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın yazdığı ve acemi avukatlara ders niteliğindeki hukuk metnini sayfa düzenimize uydurmak için yeniden düzenledik. İçerik olarak hiçbir anlam kayması söz konusu değildir. Mahkemeye sunduğumuz hukuk metninin özgün hâlini okumak isteyenler, "Bulunmaz Tiyatro"nun linkine tıklayabilir:


                                                     ***


                                                    T.C.

İSTANBUL 
23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA

DOSYA NO: 2013/205 E

KONU: "ENTELEKTÜEL / HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" (www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm) temel sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı Yazişleri Müdürü Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın hukuk yanlışlarını açıklamaya çalışmak.

1 - "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" ana ve temel sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı, tiyatro dünyasında da haksızlıklar oluşturan bir kişi olarak tanındığı için, hukuka gerçek anlamda kesinlikle değer vermeyen acemi avukatlarla çalışmayı yeğliyor. Daha önce vekil olarak tuttuğu avukatlar Burhan Gün ile Volkan Eker'in hukukun üstünlüğü konusunda istekli olmayışlarından yararlanıp, bana karşı çeşitli dâvâlar açabilen Mustafa Şükrü Demirkanlı, avukatlar Burhan Gün ile Volkan Eker'in kendisini terk etmeleri yada onun bu avukatları azletmesi sonucunda, hukuka daha uzak bir avukat olan Reyhan Kayışlı'yı tutmuştur. Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, müvekkiliyle özdeşleştiği için, benim hakkımda, İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi, İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi ve de İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi makamlarında yapay dayanaklara dayanan gayet garip dâvâlar açmıştır. 

Yukarıda saydığım mahkemelerdeki dâvâ dosyaları istenerek okunursa görülecektir ki, "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı'nın "hukukun üstünlüğü" ilkesiyle hiç ilgisi bulunmamakta, sadece ve yalnızca vekillik yapmak istemektedir... "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" temel sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, elmalarla armutları hızla toplamayı, sapla samanı karıştırmayı, hattâ ayvalarla şeftalileri aynı küfeye yerleşterek, şeftalilerin ezilmesine neden olmayı iyice alışkanlık hâline getirmiştir. 

Ben, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni değil, Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı mahkemeye verip Demirkanlı hakkında tazminat dâvâsı açtım. Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın "Kültür Bakanlığı"ndan ödenek aldığını değil reklâm aldığını dile getirdim. Sonuç olarak sadece benim değil, devletin, halkın, emekçinin, işçinin ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerin çarçur edilmesi nedeniyle, saydıklarımın zarar gördüğünü dile getirdim. Bizim verdiğimiz vergilerle ayakta duran kurumları denetlemek, onlar hakkında görüş dile getirmek, bizim de Anayasal görevimizdir... Hiçbir kimse, hele ki, hukuka zerre kadar hiçbir değer vermeyen "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı ve onun vekili avukat Reyhan Kayışlı, Anayasal görevimi yapmamı asla ve kesinlikle engelleyemez... Bunun için mahkemeleri etkilemeye çalışmalarına hiçbir izin vermem. 

"ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" temel sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin söz verdiği zamanda yayınlanmak yerine, günler, hattâ haftalar ve bâzen de aylar sonra yayınlanması, benim vatandaşlık ve tiyatro izleyicisi olma hakkımın çiğnenmesi anlamına bile gelmekle birlikte, ben, aynı zamanda profesyonel tiyatro sahibi olduğum için, bu derginin tiyatro sanatının düzeyini düşürmesi nedeniyle, ben de dolaylı olarak zarar görüyorum. Benim derdim, Mustafa Şükrü Demirkanlı'dan para tahsil edip, o parayı paşalar gibi yeme isteği değildir. Eğer mevzuat elverirse, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kuleleriyle ilgili oluşan ciddî bir sorunu gidermek için, gerekirse alacağım "tazminat parası"nı Kültür Bakanlığı'na hibe edebilirim. Benim için para kazanmak ikincil konu!... 

Ayrıca, "Bulunmaz Kuyumculuk Yayıncılık Gösteri Sanatları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi", Bulunmaz Tiyatro - İstanbul, Tiyatro OYUN Dergisi, Bulunmaz Yayıncılık vb. kuruluşların sahibiyim. Ben, asla para peşinde değil, hukuk peşindeyim. Benim savcılıklara suç duyurusu yapmadığını ima edebilen "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demkirkanlı'nın vekili Reyhan Kayışlı, avukatlık mesleğini bile, Adalet Sarayı'ndaki "Baro Odası"ndan alınan cübbenin giyildiği süreyle sınırlı tutabiliyor!... Oysa avukatlık, hukuka saygıyla orantılı ve insanın derisi gibi korunabilmesi gereken ince bir meslek olmalıdır. Yapamıyor!

Benim kişilik haklarıma değil, toplumun, tarihin, kanunu ve hukukun kişilik haklarına saldırı söz konusu olduğunu saptadığım için önemli dâvâlar açıyorum ve alacağım tazminatı da, İstanbul Devlet Tiyatrosu (İDT) reklâm kulelerinin kurtarılması koşuluyla Kültür Bakanlığı'na hibe etmeyi düşünüyorum. Tabiî ki, mevzuat elverirse... Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, kendisini âdeta hukuksal fetva sahibi görerek, mahkemenin iradesini hiçe sayarak benim açtığım dâvâyı kabul eden mahkemeyi yasadışı ilân edebiliyor. Neymiş?!... Ben, tazminat dâvâları açmanın yasal olanağına sahip değilmişim!... En hafif deyimle avukat Reyhan Kayışlı kibar davranmayıp hukuk üstünlüğüne kömür çalıyor. Dâvâyı kabul eden mahkemeyi âdeta yasadışı ilân etme eylemine yönelen avukat Reyhan Kayışlı, mahkemelerden arınmış bir hukuk sistemi oluşturmak istiyor. İyi ki elinden böyle bir şey gelmiyor!

2 - Burak Caney, bana karşı iğrenç ve ilginç bir kampanya başlatmıştır... Bunu, dâvâlar açtığım dilekçelerin tümünde dile getirdim. Yineliyorum: Burak Caney ile Mustafa Şükrü Demirkanlı arasında, en azından eylem birliği anlamında müthiş benzerlikler var. Bu konuyla ilgili olarak, eğer olanak tanınırsa, yüzlerce, belki binlerce sayfa ciddî belge sunabilirim... 

Burak Caney, bir İnternet teröristi, bir sanal canavar, bir de kampanya düzenleyicisi olarak "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı ve onun eylemlerini yapabilen adama benziyor. Benzerlikler, farklılıklar bulunması, ancak mahkemelerin işidir! Benim elimde devlet olanakları olmadığına göre, bu konuda söz sahibi olan doğal ki mahkemelerdir!... 

Bu arada, Demirkanlı hakkında tam tamına sekiz (8) dâvâ sürmektedir. Bunların üçü hukuk dâvâsı ve beşi de ceza dâvâsıdır. Ben mahkemelere güveniyorum. Avukatlara güvenseydim hakkımda açılan neredeyse yüz dâvânın birinde olsun avukat tutabilirdim. Türkiye'deki hukuk sistemi, avukatların iş oluşturabilmesi üzerine açık verdiği için, hukuk sistemini eleştirsem de, bu konudaki en büyük sorumlu yada sorumsuz şahıslar avukatlardır. Avukatlar, "suç ve ceza" denklemindeki karmaşalardan yararlanarak, paşa paşa para kazanma olanaklarına ulaşmaktadırlar!... 

"ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" temel sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, hukukî olarak herhangi bir söz söyleme yeteneğine sahip olamadığı için, Burak Caney ve IP üzerinde duruyor. Amacım, Burak Caney'le Mustafa Şükrü Demirkanlı arasındaki tıpa tıp benzerlikleri mahkemeye sunarak, mahkemenin bu konuda da hüküm vermesine yardımcı olmaktır. Bunun dışında da herhangi bir düşüncem yoktur; olamaz... Burak Caney'le Mustafa Şükrü Demirkanlı arasındaki benzerlikleri sadece buradan değil, onlarca dâvâ dosyasından da sürekli olarak sundum. Adliyelerin yoğunluğu, savcı ve yargıçların yorgunluğu nedeniyle, çoğul, nesnel, tümel hukuk anlayışıyla değil de, tekil, öznel, tikel hukuk anlayışıyla hareket edildiği için, Burak Caney&Mustafa Şükrü Demirkanlı bağıntısı kurulamıyor... Bağıntının kurulabilmesi için, İnternet ortamından, hukuk biliminden ve tiyatrodan anlayabilen bir "BİLİRKİŞİ RAPORU" metnine tartışmasız gereksinim vardır!... 

3 - Ben, avukat Reyhan Kayışlı'nın müvekkili Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın kampanya destekleyicisi değil, bizzat kampanya düzenleyicisi, kampanya önderi, kampanya sponsoru olduğunu kanıtlayan belge, bilgi, bulgu, delil, kanıt ve tanık sundum. Bunları görmezden gelen Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, mahkeme yargıcına karşı illüzyon yaparak, kendilerinin hukuk dosta ve benim hukuk düşmanı olduğumu anlatmak isteyen bir gayret içerisine girip, nafile bir çaba uçurumuna yuvarlanıyor. Ben, adliyenin yoğunluğu, savcı ve yargıçların yorgunluğu nedeniyle, şimdiye dek, hemen hemen hiçbir kimse hakkında dâvâcı ve/ya şikâyetçi olmamıştım. Ancak, şöyle bir ilkem vardı: Benim hakkımda dâvâcı ve/ya şikâyetçi olanları, ben de, dâvâ ve/ya şikâyet edecektim. Bunu ciddî bir uyarı olarak algılamayan linç kampanyası düzenleyicileri ki, başta dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı ve onun vekili avukat Reyhan Kayışlı, onların açmış/açtırmış bulundukları dâvâların sonuçlanmasının hızını da hesap ettiğimizde, yaklaşık olarak birkaç yıl sonra dâvâcı ve şikâyetçi olmaya başladım. Bu nedenle, "Davalı söz konusu mantık ve hukuk dışı iddialarını birçok şikâyet ve dava dilekçesinde dile getirmiş, ancak müvekkil hakkında davacının kişilik haklarını zedelediği yönünde hiçbir mahkeme kararı çıkmamıştır." diyerek, zamana oynayıp, müvekkilleri hakkında açtığım/açtırdığım sekiz (8) dâvânın göz kaçmasını sağlayarak, edilgen bir dille de olsa "YALAN" söylüyor. Benim şimdiye dek saptadığım kadarıyla ki, onlarca kez, belki yüz kez soruşturmaya, kovuşturmaya uğrayan bir kişi sıfatıyla söylüyorum, avukatların birçoğu "YALAN" söylemeyi meslek anlayışı hâline getirmişler. Ben, neredeyse yüz kez soruşturmaya, kovuşturmaya uğrayan biri olmakla birlikte, sadece ilkokul mezunu bir insan olmama karşın, hiçbir zaman için asla ve kesinlikle avukat tutmamanın mantığını da bu vesileyle açıklamış olayım. Çünkü ben, "YALAN" söylemeyi, "YALAN" söyletmeyi günahım kadar olsun sevmiyorum. "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" olarak anılan olay, sadece benim ağzımdan dile getirilmiyor. Örnekse, Coşkun Büktel, Feridun Çetinkaya, Mehmet Cemalettin Bulunmaz, Mesut Alptekin, Oğuzcan Önver, Turgay Topal tarafından yazılı olarak dile getirilmekle birlikte, sözlü olarak da birçok kişi tarafından dile getiriliyor. "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" onlarca tiyatrocu tarafından değil, avukat Reyhan Kayışlı'nın müvekkili dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı tarafından örgütlenen tam tamına 1100 kişi tarafından meydana getirildi. Benim "küfür ve hakaret" eyleminde bulunduğumu dile getirerek, bana "İFTİRA" atan Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun 125., 267., 271. ve benzeri maddelerinde "KAMU DÂVÂSI" açtırmanın yanı sıra, 100.000,00 TL'den az olmamak üzere, "MANEVÎ TAZMİNAT" dâvâları da açacağım. Dikkat buyurunuz; dâvâsı değil, dâvâları açacağım. Bir dâvâ değil, birçok dâvâ, belki onu (10'u) aşkın dâvâ açacağım. "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, daha şimdiden para biriktirmeye başlarsa, kendisi için çok hayırlı olur. Benim ve Coşkun Büktel'in sanatsal ifade olanaklarını ilga ve imha etmek için 1100 kişi tarafından imzalanıp, kamuoyuna sunularak, bir örgütlülük disiplini içerisinde vücuda gelen "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" bildirisinin dördüncü paragrafında, benim bir "LİNÇ GİRİŞİMCİSİ" olduğum bildirildi. Ben, ilkelerim gereği, bana "LİNÇ GİRİŞİMCİSİ" diyen hiç kimse hakkında dâvâcı ve/ya şikâyetçi olmadım. Çünkü ben, yazının gücüne güvendiğim için, yazıyı yazıyla yanıt verdim. Ben, bana tokat atana tokat atar, tükürene tükürür, yazı yazana yazı yazarım. Benim eşitlik anlayışım adalet üzerine tesis edilmiştir. Başka türlüsü benim demokrasi anlayışıma, doğal yapıma aykırıdır. Ancak, bana "LİNÇÇİ" diyen kişilere, ben de, "LİNÇÇİ" demeye başlayınca, yazı yazma yetenekleri bulunmayan 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" örgütü elemanları, benim hakkımda, neredeyse yüz kez soruşturma, kovuşturma başlattılar. Örnekse, dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim hakkımda onlarca kez soruşturma, kovuşturma başlatmakla birlikte, bir kez de, kendisini hiç ilgilendirmeyen bir konuyla ilgili olarak, "T.C. İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ÖZEL SORUŞTURMA BÜROSU" makamına, hem de, "DEVLETE KARŞI SUÇ İŞLEDİĞİM" yönünde iddia ederek, "ASILSIZ İHBAR" suçunu işledi. Bunun için de, koşullarım elverdiğinde, "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı hakkında suç duyurusunda bulunmakla birlikte, suç duyurusu kabul edildiği ân, 200.000,00 TL'den az olmamak üzere, "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açacağım. Beni, neredeyse zihinsel özürlü olarak göstermek isteyen "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı ve onun "YALAN" söyleme alışkanlığı edinmiş vekili avukat Reyhan Kayışlı, hiç utanmadan şunu söyleyebilmektedir: "Hukuk kişilerin zihinsel dünyasındaki algılarla değil, somut olay ve kanıtlarla ilgilenir." Baştan aşağı, tepeden tırnağa, sağdan sola, soldan sağa belge, bilgi, bulgu, delil, kanıt, tanık olgularıyla dolu savunma metinlerimi birer sümüklü kağıt mendil sanan "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı ve onun vekili Reyhan Kayışlı, henüz 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu metnini bile okumaya üşenmiş olmalılar ki, bu kanunu ezbere bilen yargıca karşı illüzyon oluşturmaya yelteniyorlar. Benim, İnternet ortamında da olsa, sanal biçimde de vücuda getirilmiş bulunsa, "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" ile "LİNÇ" edilmek istendiğimi, en azından tiyatro dünyasında, Mısır'daki Sağır Sultan bile duydu. Örnekse, "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yakın arkadaşı ve/ya bir yakını olduğunu sandığım İRFAN ASLANBAŞ, bizi fiziksel olarak da "LİNÇ" etmek için, Coşkun Büktel'le beni Galatasaray Lisesi'ni önüne çağırıp, şöyle söyledi:

"BIRAKIN KENDİNİZİ KANDIRMAYI //// KAÇ GÜNDÜR ŞU DUVARA BİR ŞEY YAZMA İRFAN DİYE TUTUYORDUM KENDİMİ AMA DAYANAMADIM ERTUĞRUL ABİ GERÇEKTEN ÇOK HAKLI

ARKADAŞLAR BU CİĞERİ BEŞPARA ETMEZLERLE UĞRAŞILMAZ BIRAKIN UĞRAŞMAYI BUNLAR İÇİN HAYATINIZI BİR DENGESİZLİĞİN İÇİNE SÜRÜKLEMEYE BİLE DEĞMEZ (ERTUĞRUL TİMUR DEDİĞİNİZ ADAM YERİ GELDİ EVİNDE KARISININ İKİ KELAMINI DERDİNİ ÇOCUĞUNUN SORUNLARINI DİNLEMEYİ BIRAKTI NEYMİŞ


TİYATROCULARIN YALTAKLIKLARINA HABER TAŞIYCAK DİYE SİTEYE HARA GÜRELE HABERLER TAŞIDI BİR DÜNYA İŞTE BULUNDU GENÇLERİ TOPLADI TİYATRO AŞKINA NE OLDU YİNE BU CİĞERİ PEŞPARA ETMEZLERDEN HAKARETLER KÜFÜRLER YEDİ 2 PİŞMİŞ KEDİ ADAMIN RUH HALİNİ BOZDU) HADİ TOPLANIN BİRİLERİNİN KAFASINI GÖZÜNÜ PATLATALIM DESEM ?????????? GENÇLER TİYATRO YAPABİLDİĞİNİZ KADAR ŞİDDETTEDE GAZLANSANIZ YA ????? HERKEZMİ TİYATROCU OLDU???"


Bu belge bile, durumun ne kadar vahim olduğunu kanıtlıyor. "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın başlattığı 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecindeki elebaşı olan Ahmet Ertuğrul Timur'un yayınladığı www.tiyatrom.com sitesinde yayınlanan bu yazı, mahkeme süreci başlamaya başlayınca yayından kaldırılmasına karşın, biz, bu belgeyi, turşu kurmak için değil de, günü geldiğinde kullanılmak üzere, "hukuk arşivi" kısmına not ettik. Evet, şimdi günü geldi ve Sayın Yargıç okusun diye buraya da eklemiş oldu.

Yaptıkları işlerin "SUÇ" olduğunu bilen şahısların ruh yapısıyla parmak titreterek sözüm ona hukuk metni yazan "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, "SUÇ" ögesini "ES" geçemediği için, zamanaşımı kavramına sığınıyor. Ancak, benim bildiğim kadarıyla, "İFTİRA SUÇU" için zamanaşımı "ALTI YIL" olarak saptanmıştır. Koşullarım elverirse, "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı ve onun vekili Reyhan Kayışlı hakkında "İFTİRA SUÇU" nedeniyle "KAMU DÂVÂSI" açmaya çalışacağım. 1100 kişinin tümü zamanaşımı kavramına sığınmak istedikleri için, ikide bir benim hakkımda "ASILSIZ İHBAR" eylemine yöneliyorlar. Hemen hemen her gün adliye - karakol arasında mekik dokumak zorunda kaldığım için, bırakınız dâvâ açmayı bir yana, doğal hayatımı bile sürdüremiyorum. Bu nedenle, mevzuat elverirse, dâvâlı ve vekili hakkında "KARŞI DÂVÂ" açılmalıdır. Mevzuat elvermezse, zâten ben dâvâ açacağım.

4 - "ASILSIZ İHBARCI" dâvâlı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın vekili avukat Reyhan Kayışlı, kendi işine gelen dâvâ dosyalarını sıralarken, şu dâvâ dosyalarının hiçbirini sıralamayı asla "akıl etmek" istememiş:

HAKARET DÂVÂLARI
İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663
İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/523
İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMİSİ 2010/8
İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/843
İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551
İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/664
İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943

İFTİRA DÂVÂSI

İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/201

TAZMİNAT DÂVÂLARI

İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/481
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/230
İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205

Ayrıca, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/3131 E, yeniden görülmek üzere, Dosya No: 2013/268 E aynı mahkemede muhakeme edilmektedir. Olay ve olguları kendi çıkarları yönünde değerlendirenler, nesnel davranmamaktadır.

5 - Benim hakkımda yüz civarında soruşturma, kovuşturma başlatan kişiler, benim kendilerine karşı, benim ölçülerime göre son derecede düşük düzeydeki tazminat talebini "FAHİŞ DÜZEYDE" bulmaları şaşırtıcıdır. Bir hukuk metni bile yazmaktan yoksun kişilerin, hukuk felsefesi konusunda derinleşen kişiye (Hüseyin Hilmi Bulunmaz'a) "HAKARET" düzeyinde nitelemelerde bulunulmasını asla ve kesinlikle kabul etmiyoru.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığım gayet net, oldukça somut, çok anlaşılır nedenlerle, dâvâlı ve onun vekili avukatın haksız ve hukukî dayanaktan yoksun dilekçesinin reddi ile mevzuat elverirse, hukuk konusundaki deneyimsiz avukatın duruşmalardan alıkonulması gerekmektedir. Ayrıca, UYAP'tan alınacak bilgiler doğrultusunda, benim adım (Hüseyin Hilmi Bulunmaz) geçen tüm dâvâların birer birer incelenip, ciddî bir hukukî ve sanatsal içtihat oluşturulması gerekir. Çünkü bu dâvâ, tekil, tikel, öznel, soyut bir dâvâ değil, çoğul, tümel, nesnel, somut bir dâvâdır. Bu dâvâda, mutlaka "BİLİRKİŞİ RAPORU" gerekmektedir. Bu dâvâ, ancak "DİYALEKTİK HUKUK" yöntemiyle algılanabilir. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim. 03.10.2013

DÂVÂCI HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


EKLER:

1 - İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8 BİLİRKİŞİ RAPORU
2 - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemes 2010/337 BİLİRKİŞİ RAPORU
3 - İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/397 Değişik İş belgesi
4 - İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/268 Yeniden görülen dâvâ