İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusunu koruduğum için mi "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" girdabına çekiliyorum, "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" girdabına çekildiğim için mi İDT reklâm kulelerinin namusunu koruyorum? Bir eylem, bir tek neden sonucunda oluşamaz.
Yukarıdaki yakıcı soru; "Tavuk mu yumurtadan, yumurta mu tavuktan çıkar?" dayatmasını anımsatıyor! Oysa durum olağanüstü yalın... Yeter ki, başlayacağımız yeri netleştirelim; "tavuk - yumurta" dayatmasından rahatlıkla başlayabiliriz. Yumurtadan civciv çıkar; tavuk çıkmaz! Civciv, büyüyünce piliç olur. Piliç ergin hâle gelince, tavuk olarak adlandırılır... O zaman durum netleşiyor: Yumurtadan tavuk değil, tavuktan yumurta çıkar!... Şöyle söylenebilir: Yumurtadan çıkan civciv, aslında civciv değil tavuktur. Görüldüğü gibi "tavuk - yumurta" ikilemi bile, insanın dünya görüşü doğrultusunda renk ve yön değiştiriyor. Eylemi görüş belirler!...
İmdi, içimdeki toplumsal fırtınanın tiyatro yansımasına gelelim... Ben, doğal yapım gereği, kalıtsal donanımım sonucu, toplumsal bakış açımın dayatması doğrultusunda yaklaşıyorum hayata ve sanata. Ben devletin, halkın, emekçinin, işçinin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen insana karşı incitici ve gayet sertim... "Mezardan babam çıksa", tiyatroya zarar verirse, ona bile acımam... Tüyü bitmemiş yetime asla yanlış yapılamaz!
Kültür Bakanı Ömer Çelik ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt ve İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Şakir Gürzumar ve İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusuna sahip çıkmadıkları için, halkımızın deyimiyle, iki dünyada da iki elim daima yakalarında olacak!
Ben, yalnızca İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusunu koruduğum için değil, aynı zamanda, "Theope" oyununun, TAKSAV'ın (Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'), Alain Decaux'un "Rosenbergler Ölmemeli" oyununun, Fakir Baykurt Sahnesi'nin, daha yüzlerce kılgı ve kuramın namusunu koruduğum için de sürekli olarak iğrenç "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" girdabında boğulmak isteniyorum... Bende sınıfsal kini var; yıkamazlar!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Yukarıdaki yakıcı soru; "Tavuk mu yumurtadan, yumurta mu tavuktan çıkar?" dayatmasını anımsatıyor! Oysa durum olağanüstü yalın... Yeter ki, başlayacağımız yeri netleştirelim; "tavuk - yumurta" dayatmasından rahatlıkla başlayabiliriz. Yumurtadan civciv çıkar; tavuk çıkmaz! Civciv, büyüyünce piliç olur. Piliç ergin hâle gelince, tavuk olarak adlandırılır... O zaman durum netleşiyor: Yumurtadan tavuk değil, tavuktan yumurta çıkar!... Şöyle söylenebilir: Yumurtadan çıkan civciv, aslında civciv değil tavuktur. Görüldüğü gibi "tavuk - yumurta" ikilemi bile, insanın dünya görüşü doğrultusunda renk ve yön değiştiriyor. Eylemi görüş belirler!...
İmdi, içimdeki toplumsal fırtınanın tiyatro yansımasına gelelim... Ben, doğal yapım gereği, kalıtsal donanımım sonucu, toplumsal bakış açımın dayatması doğrultusunda yaklaşıyorum hayata ve sanata. Ben devletin, halkın, emekçinin, işçinin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen insana karşı incitici ve gayet sertim... "Mezardan babam çıksa", tiyatroya zarar verirse, ona bile acımam... Tüyü bitmemiş yetime asla yanlış yapılamaz!
Kültür Bakanı Ömer Çelik ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt ve İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Şakir Gürzumar ve İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusuna sahip çıkmadıkları için, halkımızın deyimiyle, iki dünyada da iki elim daima yakalarında olacak!
Ben, yalnızca İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusunu koruduğum için değil, aynı zamanda, "Theope" oyununun, TAKSAV'ın (Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'), Alain Decaux'un "Rosenbergler Ölmemeli" oyununun, Fakir Baykurt Sahnesi'nin, daha yüzlerce kılgı ve kuramın namusunu koruduğum için de sürekli olarak iğrenç "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" girdabında boğulmak isteniyorum... Bende sınıfsal kini var; yıkamazlar!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz