Türkiye tiyatrosunun hızla çürütüldüğü zifirî süreçte, kötürüm de olsa, tiyatroyu kollamak ve korumak için hukuk mücadelesi vermek gerekir! Sivil toplum örgütlerinden bâzılarının, emperyalizmin beşinci kolu gibi çalıştığı bu süreçte, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için mütalâa hazırlayan sivil toplum örgütlerinin varlığına tanık olunca, hukuk mücadelesi verilmesi zorunluluğuna bir kez daha inanıyorum!...
Türkiye tiyatrosunun başta "Shakespeare Emperyalizmi" olmak üzere, emperyalizm tarafından sindirilmesi canıma, kanıma, nâmıma, şânıma dokunuyor. Damarlarımda emperyalizm karşıtı bir oluşum olduğu için, Türkiye tiyatrosundaki boklu, kirli, sümüklü çanakları yalamak yerine, ahlâklı, dürüst, namuslu, onurlu ve şerefli bir sanatçı olarak yaşamayı yeğliyorum. Ülkemizin kaynaklarını, emperyalizme peşkeş çekeceğime, sanat yapmam yada hattâ yaşamam bile. Ülkemin kaynaklarını faşizme, emperyalizme, kapitalizme peşkeş çekip, kendimi orospu pazarlayan bir pezevenk gibi göreceğime, yaşamayı bile külfet olarak görüp, ölebilirim!
Türkiye tiyatrosunun "kol kırılır yen içinde kalır" iğrençliğine batırılmış sanatsal şovenizmi beni çileden çıkarıp, boğulacak duruma sürüklüyor! Tiyatro esnafı, üçüncü sınıf orospulara konsomatrislik yaptıran en arka sokak pavyonlarında sakilik yapan insanların özetleri olarak soluk alıp verdikçe, insanların ölmesini beklemeden onların küçük kafataslarının içindeki kavrulmuş beyinleri gagalamak isteyen akbabalara benziyor!...
Türkiye tiyatrosunun köşebaşını tutmuş kaplumbağa yaşındaki puşt ve pezevenkler "Hangi ödül töreninde hangi körpe sineği en yakın, en ıssız örümcek ağına düşürürüm?" alçaklığı içerisinde kıvranırken, salyangoz zırhına güvenen bu sümüklü böceklerin üzerlerine rafineden geçmemiş tuz parçacıklarını serperek, kezzap kuyusuna düşürülmüş timsahların kavrulması gibi kavrulmalarını seyretmek istiyorum. Orospu çocukları!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Türkiye tiyatrosunun başta "Shakespeare Emperyalizmi" olmak üzere, emperyalizm tarafından sindirilmesi canıma, kanıma, nâmıma, şânıma dokunuyor. Damarlarımda emperyalizm karşıtı bir oluşum olduğu için, Türkiye tiyatrosundaki boklu, kirli, sümüklü çanakları yalamak yerine, ahlâklı, dürüst, namuslu, onurlu ve şerefli bir sanatçı olarak yaşamayı yeğliyorum. Ülkemizin kaynaklarını, emperyalizme peşkeş çekeceğime, sanat yapmam yada hattâ yaşamam bile. Ülkemin kaynaklarını faşizme, emperyalizme, kapitalizme peşkeş çekip, kendimi orospu pazarlayan bir pezevenk gibi göreceğime, yaşamayı bile külfet olarak görüp, ölebilirim!
Türkiye tiyatrosunun "kol kırılır yen içinde kalır" iğrençliğine batırılmış sanatsal şovenizmi beni çileden çıkarıp, boğulacak duruma sürüklüyor! Tiyatro esnafı, üçüncü sınıf orospulara konsomatrislik yaptıran en arka sokak pavyonlarında sakilik yapan insanların özetleri olarak soluk alıp verdikçe, insanların ölmesini beklemeden onların küçük kafataslarının içindeki kavrulmuş beyinleri gagalamak isteyen akbabalara benziyor!...
Türkiye tiyatrosunun köşebaşını tutmuş kaplumbağa yaşındaki puşt ve pezevenkler "Hangi ödül töreninde hangi körpe sineği en yakın, en ıssız örümcek ağına düşürürüm?" alçaklığı içerisinde kıvranırken, salyangoz zırhına güvenen bu sümüklü böceklerin üzerlerine rafineden geçmemiş tuz parçacıklarını serperek, kezzap kuyusuna düşürülmüş timsahların kavrulması gibi kavrulmalarını seyretmek istiyorum. Orospu çocukları!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz