foto için tıklayınız
bunca yoksul insan adalet beklerken senden
sen
sana çorba yapman için kemik verenleri savunuyorsun
oysa
bunca yoksul insan sana kemiği yakıştıramadığı için
yutkunup
ağır ağır boyunlarını büküyorlar seni gördüklerinde
ve
seni bir karafatmaya benzetiyorlar o kara cübbenin içinde
sen
çorbaya kemik katmaya alıştırılmış kara cübbeli bir fani
ben
yoksul insanların onurlu kavgasına omuz veren veliyim
ey avukat
senin eline kara yılan derisinden yapılmış bir çanta
sırtına amerikan bezinden dikilmiş kapkara bir cübbe
gözüne zifirî karanlık bir gözlük
vermişler diye
niye bu kadar tırmalıyorsun bunca yoksul insanın şah damarını
oysa
ne muhteşem süleyman
ne çar petro
ne kral lear
ne de şah rıza pehlevî
bir şey götürdü
içinde solucanların kavga ettiği kara toprağa
sen
üç günlük dünyada oynanan oyunlara figüran olmak zorundasın
işte sadece bu nedenle
sana çorba yapman için kemik verenleri mecburen savunuyorsun
ve iskeleti erimiş bir tavşan
süt dökmüş bir kedi gibi susup
mışıl mışıl oturuyorsun
senden adalet bekleyen yoksul insanların şah damarında
hilmi bulunmaz
on beş kasım iki bin on iki