21 Ağustos 2013 Çarşamba

Bulunmaz, "ASILSIZ İHBARCI" Demirkanlı'nın avukatı Kayışlı'ya karşı...

T.C.
İSTANBUL
29. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA

DEĞİŞİK İŞ NO: 2013/397


KONU: Haklarında şimdilik kaydıyla sekiz (8) dâvâ açtığım/açtırdığım Demirkanlı Ailesi'nin yönetiminde ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt'un reklâm (PARA) desteğinde yayınlanabilen Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin resmî avukatı Reyhan Kayışlı'nın (bence) gereksiz ve boş istemi üzerine, (bence) haksız yere "YAZI İÇERİKLERİNİN YAYINDAN ÇIKARILMASINA" kararına somut olarak itirazlarım...

1 - Benim yaptığım bu yayıncılık, herhangi bir magazin yayıncılığı yada benzer nitelikte gayet düzeysiz bir yayıncılık değildir... Benim yaptığım bu yayıncılık, estetik-etik boyutu bulunan ciddi felsefî bir yayıncılıktır. Yayıncılık anlayışım, herhangi bir kişinin kişilik hakları, karakter yapısı, meslekî durumu üzerine inşa edilmek yerine, eleştiri sınırları içerisinde kalınarak, hukukun üstünlüğü ilkesiyle tahkim edilmiş ciddi bir "eylem eleştirisi yayıncılığı" olarak hayatiyet bulmaktadır... Benim yaptığım bu yayıncılık, salt yasaların soğuk maddeleriyle tartılamaz. Benim yaptığım bu yayıncılık, özel, öznel, tekil düzeyde ele alınırsa, çok büyük yanılgıya düşülür. Benim yaptığım bu yayıncılık, sadece ceza anlayışıyla, yalnızca hukukî bağlamda ele alınırsa, düzeyi çok düşük bir karar verilmesi söz konusu olur. Benim yaptığım bu yayıncılık, genel, nesnel, tümel olarak ele alınmalıdır... Kupkuru yasalar ve yönetmeliklerle verilen kararların, yüreği olmayan bir iskeletin ötesine geçemeyeceği hukuk felsefecileri tarafından belirtilmiştir. İşte şimdi iskelete yürek yerleştirme zamanı...

2 - Reyhan Kayışlı, herhangi bir "yaralama", "hakaret", "görevi kötüye kullanma", "iftira", "karşılıksız çek kesme", "taciz etme", "uyuşturucu kullanma" vs. sıradan bir suç durumuyla hareket eden insanların değil, sıradan suçların yanı sıra, benim hakkımda, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu"na (301. MADDESİ'NDEN ve KENDİSİNİN ÖZNE OLMADIĞI BİR DURUMDAN ÖTÜRÜ) benim hakkımda "ASILSIZ İHBARDA" bulunabilecek kadar "gözü dönmüş" kişinin avukatlığını yaptığını duyumsamalı. Demirkanlı Ailesi, bana karşı, (bence) bağışlanması olanaksız ve ciddi suç ögeleri içeren saldırılarda bulunuyorlar. Bu nedenle, onları, şimdilik kaydıyla sekiz (8) dâvâdan yargılatıyorum. Bu yargılanmaların sayıları hızla artacaktır. Demirkanlı Ailesi, Reyhan Kayışlı gibi avukatlardan moral aldıkları için, şaşırtıcı derecede pervasız bir biçimde bana saldırmaktadırlar. Bunların da hesaba katılması gerekir... Bunun için, belirttiğim gibi tümel hukuk felsefesinin "diyalektik hukuk" biçemiyle düşünce geliştirilmelidir.

3 - Demirkanlı Ailesi (Gülhan Avşar Demirkanlı ile Mustafa Şükrü Demirkanlı), Şubat 1991'den bu yana, başta Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü olmak üzere, birçok resmî sanat kurumundan aldığı reklâm (PARA) sayesinde yayınlanabilen Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni yönetiyor... Adını andığım bu dergi, hiçbir zaman için yayınlanması gereken günlerde değil, çok sonraki günlerde yayınlanarak, reklâm (PARA) aldığı resmî sanat kurumlarının gösteri programlarını tam vaktinde yayınlamadığı için, bu sanat kurumlarının zarar görmesine neden olmaktadır. Ben, hem bir T.C. vatandaşı olarak ve hem de kırk bir yıldır tiyatro sanatıyla uğraşan Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'un kurucusu, sahibi ve genel sanat yönetmeni olarak içinde bulunduğum durumdan çok rahatsızım. Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin haksız ve usûlsüz bir biçimde aldığı reklâm (PARA) benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin vergileriyle denkleştirilen Maliye Bakanlığı'nın Kültür Bakanlığı'na sunduğu olanaklar sayesinde karşılanabiliyor. Ben, alışkanlığım, doğal yapım ve en önemlisi de vatandaşlık görevim gereği, bu haksız ve usûlsüz uygulamaya sürekli olarak hep karşı çıkıyorum!...

4 - Mustafa Şükrü Demirkanlı, "eski" Tiyatro... Tiyatro... Dergisi aldı yayının Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak "sınırsız yönetim" olanağı elde etmiştir. Bu durum, her ne kadar onun en doğal hakkı gibi görünebilse de, derginin kurulduğu günden bu yana, reklâm (PARA) vermeyen korkusuz Devlet Tiyatroları Genel Müdürü'ne nasıl bir yayın ve yıpratma politikası izlemiştir? Bu sorunun çok somut, gayet net yanıtını alabilmek için, öncelikle Devlet Tiyatroları Eski Genel Müdürü İ. Rahmi Dilligil'in neler çektiği, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin, kendisine reklâm (PARA) vermekte ikircikli davranan ve böylelikle Devlet Tiyatroları'nın çıkarını ve dolayısıyla benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin çıkarını düşünen Sayın İ. Rahmi Dilligil'e neler çektirdiği, o zamanın basın-yayın organlarından ve İ. Rahmi Dilligil'in yargılandığı dâvâ dosyalarından incelenebilir. Bunlar incelenmelidir!...

5 - Mustafa Şükrü Demirkanlı, "çok sınırsız yönetim" olanağı aldığı bu derginin sahibi Gülhan Avşar Demirkanlı sayesinde, Burak Caney adlı sanal İnternet teröristini desteklemiştir. Bu durum, son derecede doğal gibi görünmesine karşın, ben, bana ve benimle birlikte tiyatro oyun yazarı Coşkun Büktel'e karşı düzenlenen pek iğrenç "BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecini başlatan Burak Caney adlı sanal İnternet teröristinin Mustafa Şükrü Demirkanlı ve/ya Gülhan Avşar Demirkanlı yada bu şahısların olağanüstü yakınlarında bulunabilen biri yada birilerinin olduğu düşüncesinde ve kanısındayım. Burak Caney adlı İnternet teröristinin IP numarası saptanırsa, durum kendiliğinden ortaya çıkabilecektir... Ben, onlarca dâvâ dosyasında bu düşüncemi ve bu kanımı belirtmeme karşın, hiçbir savcı, hiçbir yargıç, benim bu önemli düşüncemi, bu kanımı ceza hukuku, hukuk felsefesi düzeyinde ve düzleminde ciddiye almamıştır. Oysa, bence, herhangi bir küçücük kuşku bile savcıları, yargıçları ceza hukuku anlamında, hukuk felsefesi bağlamında harekete geçirmelidir. Hukuk ve manevî tazminat dâvâlarına bakan yargıçlara ciddi inisiyatifler kullanma, öznel durumu nesnelleştirebilme ve yetkide bulunma serbestiyesi tanınmıştır. Benim nazarımda, "değişik iş" ve tazminat dâvâlarını yürütebilen yargıçlar, hukuk camiasının şair ruhlu insanlarıdır. Hukuk filozofu adamlardır!...

6 - Mustafa Şükrü Demirkanlı, Burak Caney'in önderlik ettiği "BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" mantığı içindeki 1000 kişilik imzanın incitici işlevi olamadığını duyumsayınca, bu kez de, kendi adıyla birlikte Gülhan Avşar Demirkanlı'nın adının da tiyatro piyasasındaki inandırıcılığını gündeme getirerek, tam tamına 1100 kişinin imzaladığı bir kampanya başlatmıştır... Benim, "İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" dediğim bu "CADI AVI" sürecini ilk başlatan kişilerin Mustafa Şükrü Demirkanlı, Gülhan Avşar Demirkanlı olması, kesinlikle rastlantı değildir. Çünkü, Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yönetimindeki Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, hiçbir zaman için asla "3.000 tiraj" yapmamasına karşın, "3.000 tiraj" yaptığı yalanına dayanarak ve hiçbir zaman için ayın tam birinde çıkmamasına, günler ve hattâ bâzen haftalar sonra yayınlanmasına karşın, T.C. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt'tan, İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin'den ve en önemlisi Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Veysel Sami Berikan'dan ve diğer resmî sanat kurumlarının yöneticilerinden haksız ve usûlsüz bir biçimde reklâm (PARA) alabilmektedir. Benim, kendimi, halkımı, tüyü bitmemiş yetimi düşünerek, verdiğimiz vergilerin çarçur edilmesinden duyduğum rahatsızlığı dile getirmek için yaptığım önemli eleştirilerden şaşırtıcı düzeyde rahatsız olan Mustafa Şükrü Demirkanlı, inandırıcı, ciddi, haklı nedene dayanmayan durumlar sonucu, beni sürekli olarak savcılıklara şikâyet etmekte ve benim hakkımda ADLİYEYE karşı suç işlemeyi göze alarak, yalan-yanlış dâvâlar açmaktadır... Öyle ki, sadece kendisi benim mahkûm olmam için uğraşmakla kalmayarak, birlikte hareket ettiği diğer kişileri de, bu konuda yüreklendirip, benim rahatça yaşama, seyahat etme, çalışma, ailemle ilgilenme, sağlıklı bir biçimde düşünme olanaklarımı kısıtlamaktadır. Gülhan Avşar Demirkanlı'nın da benim yargılanmam için uğraşmasına neden olan Mustafa Şükrü Demirkanlı, avukatları Burhan Gün ile Reyhan Kayışlı'nın bana karşı dayanaksız dâvâlar açmasını isteklendirmiş, sürekli dâvâlar açılmıştır!

7 - Mustafa Şükrü Demirkanlı, her zaman içerisinde yada yanında bulunduğu "BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI", "İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ile yetinmeyip, yetinilmemesi gerektiği kanısında olarak, kendisiyle birlikte birçok kişi tarafından yargılanmama neden olduğu için, yeni bir süreç başlatarak, kirli "ÜÇÜNCÜ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecini gündeme getirebilmiştir. Bu sürecin içeriği, hukuk yoluyla beni hizaya getirme eylemliliği olduğu için, ben de, bu sürecin adını "HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" olarak dile getiriyorum. Benim, "ADLİYEYİ MEŞGÛL ETMEMEK" düşüncesiyle, hemen hemen hiçbir kimseyi kesinlikle dâvâ etmediğimi bilen Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim bu ilkesel kararımdan yararlanarak, benim hakkımda, onlarca, elliyi aşkın soruşturma, kovuşturma başlanmasına yardım ve yataklık edebilmiştir. Ancak, beni uzun yıllardır onlarca dâvâ ile bunaltmak isteyen Mustafa Şükrü Demirkanlı ve 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" elemanlarına karşı dâvâlar açmaya başlayınca başta Mustafa Şükrü Demirkanlı ile Gülhan Avşar Demirkanlı olmak üzere, deyim yerindeyse "frene basmak" zorunda kalmışlardır. Özellikle İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 50.000,00 TL'lik, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 100.000,00 TL'lik ve İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yine 100.000,00 TL'lik süren manevî tazminat dâvâlarıyla birlikte, Mustafa Şükrü Demirkanlı, Gülhan Avşar Demirkanlı âdeta kıpırtısız bir sessizlikle beklemektedirler. Ancak ben, beni uzun yıllardır örseleyen, benim en doğal haklarımı bile kısıtlayan Mustafa Şükrü Demirkanlı ve Gülhan Avşar Demirkanlı ve diğerlerine karşı yasal haklarımı sonuna kadar kullanmaya kararlıyım... Benim bu kararlılığımın anlaşılması için, Demirkanlı'nın ve Demirkanlı Ailesi'nin ("ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" adlı sürece dâhil ederek) yönlendirdiği kişilere karşı açtığım şu dâvâlar var:

İSTANBUL 2. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/663
İSTANBUL 2. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/523
İSTANBUL 12. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/664
İSTANBUL 22. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/551
İSTANBUL 27. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/943
İSTANBUL 24. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2013/201
İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2012/481
İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/205
İSTANBUL 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/205

Demirkanlı'nın ve onların yönlendirdiklerinin açtığı dâvâlar:

İSTANBUL 1. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2010/8930 
İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2010/8
İSTANBUL 7. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/217
İSTANBUL 12. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/2492
İSTANBUL 15. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/899
İSTANBUL 22. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/518
İSTANBUL 27. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/166
İSTANBUL 28. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/469
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/3131 
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/3218
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/268
İSTANBUL 35. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2013/287
İSTANBUL 9. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ -2010/337 
İSTANBUL 9. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2010/445
İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -  2010/278
İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2012/650 
İSTANBUL 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/167 
İSTANBUL 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2013/78
KADIKÖY 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ - 2010/236
ANADOLU 40. SULH CEZA MAHKEMESİ -  2013/854
KARŞIYAKA 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/289
KARŞIYAKA 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2011/536 
KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ - 2012 / 597 
TRABZON 3. SULH CEZA MAHKEMESİ - 2012/256
MANİSA SOMA SULH CEZA MAHKEMESİ -  2011/578

Ayrıca karşılıklı olarak onlarca soruşturma (Bâzı örnekler):

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 
2013/53606
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/58063 
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/72343
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/88004
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/102971
ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI - 2013/75791

TANIKLAR:

Coşkun Büktel
Ali Baba Türbe Sokak No: 13/8-9 Çemberlitaş Fatih / Tel: 212 513 47 32
Mehmet Cemalettin Bulunmaz
Ali Baba Türbe Sokak No: 13/8-9 Çemberlitaş Fatih / Tel: 212 513 47 32

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda izah etmeye çalıştığım ciddi nedenlerle MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI ile patronu GÜLHAN AVŞAR DEMİRKANLI adlı şahısların Türkiye tiyatrosuna verdikleri çok kalıcı rahatsızlıkları bilmesine karşın, bu şahısları savunan Reyhan Kayışlı'ya yönelik olarak getirdiğim sıkı eleştiriler, Anayasal hakkımdır ve eleştiri sınırları içerisinde kalarak, hukukun üstünlüğünden asla ve kesinlikle ödün verilmeden yapılmış, kasıt içermeyen, eleştirinin özünde bulunan "incitici" kavramından güç alan doğal tepkilerdir. Benim doğal tepkimi, Anayasal, yasal, mevzuata uygun olarak değerlendirebilen her "filozof yargıç" tabiî ki, benim bu Anayasal, yasal ve mevzuata uygun çok doğal tepkimi anlayabilir. Ancak, yalnızca yasaların kuru yapraklarına, karşı tarafın avukat olmasının getirdiği "üstünlüğe" kapılan yargıçlar, benim imgesel olarak kullandığım ironik mantığı asla, kesinlikle anlayamazlar. Ben, her şeye karşın, bu sürecin "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"ne gitmeden, "ülke hukuku" içerisinde, Türkiye mevzuatı içerisinde, benim lehime sonuçlanacağına eminim. Hukuktan umudumu asla kesmem... Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim... 23/08/2013

HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ