Türkiye tiyatrosu hızla, hem de şimşek hızıyla ceset hâline gelip, büyük bir fırtınayla çürüyor. Ben, buna benzer tümceler kurduğumda, tiyatro esnafının bar ve meyhanelerde kıs kıs güldüklerini duyumsuyorum!... Onlar güldükçe, Türkiye tiyatrosunun alnındaki leke ve götündeki bok gizlenmiş olmuyor. Sadece ve yalnızca tiyatral kirlilik ertelenmiş oluyor. Türkiye tiyatrosu hızla çürürken, eleştiri kavramı, eleştiri kuramı ve de eleştiri kurumunun da bundan âzâde tutulması mümkün değil. Hiçbir yazarlık yeteneği asla bulunmamasına karşın, ahbap-çavuş ilişkileriyle kendisini eleştirmenlik koltuğuna çivileyen "mütalâacı" Üstün Akmen, tamamen bir husumet duygusuyla hareket edip, kin ve nefret kusarak, "DERNEKLER KANUNU'NA AYKIRI BİR BİÇİMDE" Tiyatro Eleştirmenleri Birliği kaşesini, bana karşı yazdığı iğrenç "MÜTALÂA" metninin kuyruk sokumuna "çat" diye vurmaktan asla çekinmiyor ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin bir tanesi bile; "Hooop Üstün, sen bizden daha mı üstünsün?... Sen kendini PADİŞAH mı sanıyorsun?" müdahalesinde bulunmuyor. Zamanı geldiğinde, yargıç karşısındaki "SANIK" sandalyesine geçtiklerinde, iş işten geçmiş olacak. "BİZİ KİMSE UYARMADI!" denilmesin diye...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz